Takip ettiğimiz sokak söylemleri ve günlük izlediğimiz basın ve TV haberlerinden edindiğimiz izlenim ve günlük hayatta yaşadıklarımızdan deneyimlediğimiz kadarıyla
Vallahi ne yalan söyleyeyim, bu şartlarda ben de kolaylıkla yönetirdim bu ülkeyi.
Çünkü, devletin yönetimi hükümet eliyle yapılıyor. Hükümet te bakanlıklardan oluşuyor.
Şimdi bazı bakanlıklara bir göz atalım, diğerlerini de daha sonra yazarım. Bakalım bu ülkeyi nasıl yönetiyorlar.
1-Millî Eğitim Bakanlığı, hani literatüre girmiş bir söz var ya; “şu okullar olmasa, maarifi çok güzel yönetirdim.”
Şimdi, milli eğitim köylerde okulları kapatıyor. Yurtlara sınır koyuyor. Taşımalı eğitimi kaldırıyor. İhtiyaç olan kadro kadar öğretmen almıyor. Okullara çalışacak personel ve memur almıyor. Temizlik malzemesi vermiyor. Bir bardak su ve bir tas çorba veremiyor. Vatandaşı özel okullara yönlendirmeye çalışıyor. Oysa vatandaşın zorunlu ve parasız eğitim alma hakkı var.
2-İçişleri Bakanlığı, sokakları Allah’a emanet etmiş. Kendi polisi ve Jandarmasının can güvenliğini koruyamıyor. Tacizciyi, tecavüzcüyü, şiddet uygulayan o, kara para aklayanı uyuşturucu mafyasını engelleyemiyor. Bırakın vatandaşı korumayı polis kendisini bile korumakta aciz ve çaresiz kalıyor. Oysa vatandaşın mal ve can güvenliği hakkı var.
3-Adalet Bakanlığı, adaletin tecellisini yerine getiremiyor. Bir basit dava bile on yıllar sürüyor. Hâkimin, savcının adil karar vermesini sağlayamıyor. Halk kendi adaletini kendi sağlamak durumuna düşüyor. Caydırıcı bir ceza mekanizması için ilgili yasaların çıkmasını sağlayamıyor. Aynı türden bir davada farklı kararlar verilmesini engelleyemiyor. Hâkim ve savcının görevde yükselme ve beğenilmeyen bir kararda yer değişikliğine uğramasını durduramıyor. Neredeyse adaleti insanların kendisi adaletini sağlamaya çalışıyor. Oysa adil hizmet alma hakkı var.
4-Maliye, Hazine ve Ekonomi Bakanlıkları, devletin gelir kaynaklarını sadece işçi, emekçi ve emeklilerin sırtına vurmaktan geri kalmıyor. Ekonominin tüm yükünü dar gelirli vatandaştan çıkarmayı, üreticiden fedakârlık etmesini, kırsala, çiftçiye, hayvancılıkla, ziraatla uğraşanlara destek olamıyor.
Emeklilere maaş zammı yapmadan, hakkı olanı dahi vermeden yürütülen ekonomiyi yönetiyor. Oysa vatandaşın rahat yaşama hakkı var.
5-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, çevrenin ç-siyle uğraşmıyor. Doğayı özel şirketlere terk etmiş, yer altı yer üstü ne kadar kaynak var özel sektör eliyle işletiliyor. Ormanlar, denizler, ırmaklar, araziler Allaha emanet. Neredeyse tarım arazisi kalmadı, her yer beton yığını ile kaplanmış durumda. Bakanlık öylece seyrediyor. Oysa vatandaşın temiz ve sağlıksız bir çevrede yaşama hakkı var.
6-Millî Savunma Bakanlığı, asli görevi olan sınırların korunması, ülkenin güvenliği konusunda var mı yok mu bilen yok. Daha geçtiğimiz gün Yunan botları Datça kıyılarına çıktı. Birilerini aldı gitti. Müdahale olmadı. Ülkenin her köşesinden ülkemize sayısız kaçak göçmen girişleri oluyor, engellenemiyor. Hava sahalarımız ihlal ediliyor, müdahale edilemiyor. Adalarımız işgal ediliyor, korunamıyor. Yani sınırlarda Allah’a emanet. Oysa vatandaşın ülkesinde korkusuzca yaşama hakkı var.
7-Sağlık Bakanlığı, ülkede sağlık sorunlarını vatandaşın kendisine bırakmış. Özel sektöre havale etmiş. Parası olan yaşıyor, olmayan yollarda ölüp gidiyor. Mesela kanser hastaları tedavi olamıyor. SMA hastaları tedavi edilemiyor. Basit hastalıklar bile tedavi edilmek için sıra bulamıyorlar. Özellikle diş ve göz hastalıklarında çok önemli sorunlar yaşanıyor. Hastalık türlerine göre tedavi sınırlaması yapılıyor. Aynı hastalıktan iki ya da üçüncü kez gittiğinde tedavi yapılmıyor. Paralı tedaviye giriyorsunuz. Oysa vatandaşın sağlık hizmetlerinden adil yararlanma ve sağlıklı yaşam hakkı var. Hatta ve hatta özel sağlık kurumları eliyle vatandaşlar sömürülüyor, bebekler gereksiz bir şekilde yoğun bakım ünitelerinde öldürülüyor. Oysa geleceğin teminatları olan bu bebeklerdir.
8-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, en önemli saydığımız bakanlıklardan birisidir. Aile ve çocuğun korunması bu bakanlığın görevleri arasındadır. Ancak ne çocukları koruyabiliyoruz ne aileleri ne de özellikle kadınları. Cani insanlar tarafından çocuklar ve özellikle kadınlar katlediliyor, mağdur ediliyor fakat koruyamıyor. Ülkede neredeyse sosyal patlamalar yaşanıyor. İnsanlar psikopat olmuş durumda fakat ıslahı yapılamıyor. Oysa vatandaşın sağlık bir sosyal ortamda yaşama hakkı var.
9-Diyanet İşleri Başkanlığı, kendi iç işlerini bırakmış Milli Eğitimin görevini üstlenmiş durumda. Asgari üniversite mezunu olan eğitimcileri dahi camilerde kendilerinden daha az eğitim almış, pedagojik formasyonu olmayan imamlar aracılığıyla eğitime alıyor. Oysa son zamanlarda cami cemaatinin bile ne kadar azaldığının farkında değiller.
E bu koşullarda bu ülkeyi ben de çok rahat yönetirim diye düşünüyorum. Hatta herkes daha iyi yönetebilir. Oysa vatandaş dinini, İslam inancını vicdanında yaşama ve uygulama hakkı var.