Ormanda bütün otlar kurumuş, bir damla su bile kalmamıştı.
Su isteyen 3 küçük yavrusunu ormanın derinliklerinde bırakarak köyün yakınlarına kadar inmişti, beyaz kurt. Yavrular ise yuvada birbirleri ile alt üst olarak oynaşıyordu.
Beyaz kurt, köyün etrafında sinsice yiyecek bir şeyler ve su arıyordu. Köyün en son evinin önünde bir çeşmenin damlayarak yere su birikintisi oluştuğunu fark etti.
Etrafı kollayarak çeşmeye yaklaştı. Çok tedirgindi, ondan su bekleyen yavrularına ağız dolusu su taşımak tek amacıydı.
Kendini yere siper yaparak suya yavaş yavaş yanaştı. Su birikintisinden ağızını su ile doldurdu ve bir an önce köyden uzaklaşmak için geri döndü.
Beyaz kurt kendine doğrultulmuş bir tüfek ile burun buruna geldi.
Ağızını açmıyordu. Yalvarır gözlerle genç adama bakıyordu.
Adam elindeki tüfek ile kenara çekildi ve beyaz kurt tüfekten çıkmış mermi gibi ormanın içine daldı gitti.
Beyaz kurdun yuvaya girmesiyle küçük kurtlar ağızlarını açarak beklediler. Beyaz kurt hepsine az az su verdi. Küçük kurtlar yeniden oynaşmaya başladılar. Beyaz kurt ise biraz dinlendikten sonra yiyecek aramak için yeniden yuvadan çıktı.
Yuvadan biraz uzaklaşınca, tepenin arkasından korkunç sesler duydu. O tarafa doğru gidince, büyük alevlerin koca koca ağaçları sardığını gördü.
Beyaz kurt endişe ile sağa sola gidip geliyordu. Ateş ise hızla ona yaklaşıyordu. Yanına kadar el bombası gibi düşen kozalakları ayakları ile söndürmeye çalışıyordu.
Baktı ki artık ateş kendini yakacak, geri doğru çekilmeye başladı. Koşarak yuvasına ulaştı.
Bir an önce yavrularını güvenli bir yere taşımalıydı.
Ağızına aldığı ilk yavruyu olanca hızla ormanın alt tarafında bulunan derenin kenarında büyük bir kayanın altına bıraktığı gibi geri yuvaya döndü. İkinci yavruyu aldığı gibi yuvadan çıkması bir oldu.
Ama ateşin de sıcaklığı iyice hissediliyordu. Onu da aynı yere bırakıp yuvaya yaklaşınca, yuvanın ateşle çevrili olduğunu gördü.
İçerideki yavrusunun bağrışmaları yürek dağılıyordu.
Bir an bile durmadı. Ateşin içine atıldı. Yavrusunu ağızı ile kavradığı gibi kendini dışarı attı.
Ama artık dört bir yanı alevler sarmıştı. Bastığı yerler kor idi. Ayakları yanıyor, gücü azalıyordu.
Bir yamacın kenarından var gücü ile aşağıya doğru yuvarlandı. Güvenli bir yer bulmuştu.
Orada soluklandı. Ama daha da bekleyemezdi. Ateş hızlı biçimde yaklaşıyordu.
Dereye mutlaka ulaşmalıydı.
Çevreyi iyice kontrol ettikten sonra yavrusunu kavradığı gibi rüzgârın estiği yöne doğru koşmaya başladı.
Kendini son nefes dere kenarına attı.
Ama diğer yavruları neredeydi?
Yeniden ağızı ile yavrusunu kavradığı gibi dere boyunca diğer yavruları aramaya başladı.
Sonunda onları bıraktığı yerde oynaşırken buldu.
Diğer kardeşini de gören yavrular üçü birlikte oynaşmaya başladılar.
Beyaz kurt da hemen yanlarına uzanarak dinlenmeye başladı.
Akşam oluyordu. Beyaz kurt iyice dinlenmişti.
Ormandaki yangını düşünüyordu. Ayağa kalktı, adeta yavrularını azarlar gibi bu kayanın altından uzaklaşmamaları gerektiğini onlara anlattı.
Sonra yüksek bir yere çıkmak için derenin karşı yakasına geçti ve yamaca tırmanmaya başladı.
Çıktığı tepeden orman ve en yakın köy rahatlıkla görülüyordu. Yangının köye yaklaştığını fark etti.
Yamaçtan inerek ters yönden sinsice köye yaklaştı.
Saatler önce biraz su alırken tüfeği kendine doğrultan, sonra da gitmesine izin veren genç adamın, yangın evine yaklaşmasın diye yaptığı mücadeleyi uzaktan gözlüyordu.
Bir anda evin önüne ve içine düşen kozalaklar yanmaya ve diğer eşyaları da tutuşmaya başladı.
Genç adam 7 yaşındaki oğlunu da alarak uzaklaşmak istedi. O sırada bir ağacın üzerine düşmesi ile genç adam dalların altında sıkıştı.
Çocuk can havli ile babasını oradan çekip kurtarmaya çalışıyordu. Ama gücü yetmiyordu.
Beyaz kurt olanca hızı ile genç adamın yanına gitti. Çocuk korktu, geri çekildi. Genç adam yalvarır gözlerle kurda baktı. Kurt bütün vücudu ile ağacın altına girdi.
Ağaç biraz havalanınca, çocuk babasını kenara çekti. Adam sürüklenerek uzaklaşmaya çalıştı.
Ama dumandan nereye de gideceğini bilemiyordu. Kurt adeta adama yol göstermeye başladı.
Onu, rüzgârın estiği yöne, güvenli bölgeye doğru yönlendirmişti.
Oradan da neredeyse sürünerek dere kenarına gelmişlerdi. Kurt sakince adama yanaştı. Genç adam biraz çekinse de elini kaldırarak yanına yaklaşan kurdun başını okşadı.
İki yetişkin dere kenarında baş başa vermiş, ormana düşen afatı düşünürken, çocuk yere uzanmış, kurt yavruları ise üzerinde yuvarlanıp duruyorlardı.
Yuvaları yansa da, ikisi de canlarını kurtarmıştı.
Zor şartlar ne dostluklar doğurmuştu?
Ama yangın ayrım yapmamış, önüne geleni yakmıştı.