Dünya geçen yüzyılda iki dünya savaşı yaşadı. Birinci dünya savaşına girilirken dünyada 78 ülke vardı. Birinci dünya savaşı aslında birçok imparatorluğun yıkılmasına ve birçok sömürge devletin bağımsızlığına kavuşmasına neden oldu.

İkinci dünya savaşının bitimi ile neredeyse sembolik olanları saymazsanız imparatorluklar yıkılırken, sosyalizm fikri ve rusya’nın SSCB merkezli bir kutup yaratması nedeniyle dünya iki kutuplu ancak çok ülkeli hale geldi.

Günümüzde 208 devlet var dünyamızda.

Küçük beylikler, şehir devletleri, büyük imparatorluklar, ulus devletler neredeyse bin yıl içerisinde dünya yönetiminin evrimi böyle. Klan yaşamından ve göçebe topluluklardan yerleşik yaşama geçti insanoğlu.

Birlikte yaşamanın kurallarını keşfettikçe küçük beyliklerden neredeyse dünyanın dörtte birine hükmeden imparatorluklara kadar büyüyen birlikte yaşama modellerini inşaa etti.

Bu modellerin hepsinde amaç üreteni kontrol eden bir güç halini gerçekleştirmek vardı.

Geçtiğimiz yüz yılda elli yıl içerisinde yaşanılan iki dünya savaşı sonuçta bu büyük imparatorlukları tarihten sildi, ulus devletler ve siyaseten iki kutupta toparlanmış siyasal yönetimler ortaya çıktı.

1991 yılında Gorbaçov yönetimindeki Sovyetler Birliği içerisinden Belarus Ukrayna ve Rusya başkanları birliği feshettiklerini açıkladılar ve doğu bloku ülkeleri hızla bu birlikten ayrıldı.

Sovyetler Birliğinin yerini çok da uzun sürmeyecek Rusya Federasyonu aldı.

Bu aslında iki kutuplu dünyanın da sonu demekti.

Stabilizasyon ve iki kutuplu sistemin karşılıklı korku ve dengesi üzerine kurulu sistemin yıkılması Amerika ve sömürgeci Avrupa’nın dünyayı yeniden şekillendirme hevesini arttırdı.

Afrika kıtası neredeyse on yıl içerisinde kabile savaşları ve ülkelerin birbirleri ile mücadelesi sonucunda küçük devletler haline geldi ve bu kara kıtanın tüm kaynaklarının yönetimi belkide sömürge olmaktan daha acımasızca avrupa ve amerikanın şirketlerinin eline geçti.

Bu neosömürge sisteminden kurtulmaya çalışan ülkeler ise bunu bedelini sefalet ve açlık ile ödedi.

Balkanlarda din ve etnik farklılıkları olan ama uzun yıllardır birlikte yaşayabilen halklar bu yeni dünya düzeninin sarsıcı etkisine dayanamadılar Avrupa’nın göbeğinde bir soykırım ve sonrasında yeni devletler kuruldu.

Yugoslavya bu soykırımın yaşandığı Bosna Hersek’ de dahil 5 ülkeye bölündü.

Göstermelik mahkemeler ile bu soykırım unutturuldu.

Çünkü bu yeni dünya serseriliğin daha yapacakları vardı.

Orta asya asıl yeni dünya düzenini en büyük acılarını yaşadı. Arap Baharı saçmalığı ile aslında Avrupa Rusya veya Amerika tarafından kurulan Libya, Irak, Cezayir gibi dikta ile yönetilen ülkeler bir bir yerlerine demokrasi geleceği yalanları ile yıkıldı.

Yerlerine selefi, radikal ve önceki diktatörlerin bile yapmaya cesaret edemedikleri insanlık suçlarını işleyen grupların kontrolünde devletçikler oluşturuldu.

Neden Orta Asya ve Arap coğrafyası önemliydi.

Çünkü:

İsrail bu coğrafyada kuruldu.

Filistin’in ortasına bir hançer gibi sokuldu. Uzun yıllar boyunca Arap ülkeleri göstermelik bile olsa israil’e düşman olduklarını söylediler ve mücadele etmeye çalıştılar. 

İşte tam bu sebeple yeni dünya düzeni kendisini düşünürken İsrail içinde önlem almaktan vazgeçmedi. İsrail nüfusu on milyona yakın.

Bu nüfus ile bulunduğu coğrafyada ayakta kalması silah gücü olsa bile çok zor. Elindeki silah gücü ile etrafında insanlık suçu işlemeye devam ediyor.

Ama sayısal olarak cinayetlerine nüfusu yetişemiyor.

Ne yapmak lazım o zaman?

Etraf ülkeleri ki çoğunun nüfusu İsrail’den en az iki kat fazla, nüfusunu azaltmak.

Bunun için ne yapmak lazım?

Komşu ülkeleri parçalayıp her bir ülkeden çok sayıda küçük ülkeler yaratmak.

Sadece bu mu?

Hayır aynı zamanda bu parçalanmış küçültülmüş yeni ülkeciklerin bir kısmını İsrail mandasına sokmak. Önce Libya bakın kaç parça?

Sonra Irak şimdi de Suriye.

Görünen o ki Suriye dört beş ülkecik haline gelecek ve bunlardan en az iki ya da üçü İsrail’in mandası olacak.

Sırada İran ve ardından bana göre Mısır var. Mısır çünkü yahudiler asla unutmazlar.

Belkide sıra sonra bize gelecek. Bu yeni dünya kepazeliğinin sonunda beşyüzü aşan devletçilikle karşılaşacağız.

Büyük ve güçlü az sayıda bu sayı bana göre yirmibeş civarında olacak yöneten devlet ve yüzlerce küçük yönetilen devletçik.

Hepsi bölebilmek parçalayıp, sömürebilmek için. Hepsi büyüklerin ve korunmuşların daha çok kazanması ve daha güvende olmalarını sağlamak için.

Hepsi İsrail gibi yaramaz oğlanların insanlığa karşı suç işlemelerini, bu suçları cezalandırmak için milletlerin bir araya gelmesini önleyebilmek için.

Yapabilecekler mi?

Zaman gösterecek, ama unutmayın bu dünya Roma imparatorluğuna bile kalmadı.

Dünyaya tabiat dışında kimse tümüyle hâkim olamadı.

İsrail hiçbir zaman büyük İsrail olamadı.