Çağrı cihazları patladı ve çok sayıda kişi yaralandı. Ne kadar garip bir haber öyle değil mi? Ama ne yazık ki günümüzün gerçekliği bu. İddia o ki bu örnekte sayılı cihazda piller patlayıcıyla değiştirilmiş ve bu patlamalar böylelikle gerçekleştirilmişti.

Ne fark eder ki…

Artık bir çoğumuzun evinde, temizlik işlerini yapan robot süpürgeler ya da cam silme robotları var. Neredeyse internete bağlanmayan televizyon kalmadı. Evlerimizdeki ampulleri cep telefonumuzdan yakıp söndürebilir hale geldik. Bazılarımızın evlerinde bazılarımızın dükkanlarında uzaktan yönetilebilen akıllı kameralar var. Bebeklerimizi akıllı cihazlarla gözetliyoruz. Hatta bazılarımız ileri gidip sensörler yerleştirip ateşlenmeye başladığını önceden haber alıyor. Isınma sistemlerimizde yer alan kombileri uzaktan açıp evi ısıtabiliyor ya da klimalar vesilesiyle evimize henüz ulaşmadan, evin serinlemesini sağlayabiliyoruz.

Şimdi çağrı cihazı patladı. Ve bu her ne kadar örtülmeye çalışılırsa çalışılsın zihinlerdeki pandoranın kutusunu araladı.

Yeni bir Dünya inşa olunuyor. Artık sadece çağrı cihazları değil, bütün akıllı cihazlarla bunları yapmak mümkün. 

Üstelik bu iş sadece akıllı cihazlarla da kalmayacak, frekans saldırıları ve bio genetik saldırılara da pek yakında tanık olacağız. Şimdi ufuk açıcı olması açısından yeni teknolojilerle ne tür saldırılar yapılabileceği konusuna değinelim.

Öncelikle akıllı kombilerimizin alevlenmeden gaz akışına izin vermesi ve ortam yeterli seviyede gazla dolduğunda çakmağı çakıp binayı alev içerinde bırakması sisteme sızacak birinin yapabileceği işlere örnek gösterilebilir. Bu örnekte pili, patlayıcılı pille değiştirmeye de gerek bulunmamaktadır.

Yine akıllı süpürge, akıllı ampul gibi cihazlar yardımıyla  eviniçerisinde küçük çaplı yangınlar çıkartmak mümkündür. Bu yangınları ise binanın doğalgaz sistemini denetleyen cihazları hackleyip basınçları arttırarak tetiklemekte olası senaryolardandır. Böylelikle küçük bir mahallede etkili olan saldırılar yapılabilir.

Yarı otonom elektrikli araçlarında dijital saldırılarda kullanılabilmesi olasıdır. Birden bire kontrolden çıkıp uygun hedefe çarpıp hem otonom aracın bataryalarının patlamasını hem de saldırı düzenlenen ortamın patlatılmasını sağlayıp bir ilçenin elektriklerini uzun saatler kesebilmek mümkündür. 

Günümüzün önemli gerçeklerinden biri de frekans saldırılarıdır. Almanya’da 2.dünya savaşında askerler geçtikten sonra salınımının durmaması, giderek artmasıyla köprü yıkılmıştı. İşte mimarlık fakültelerinde uzun yıllar anlatılan bu örnek elektronik alanında büyük bir ilham verdi.

Mimarlıkta bir maddenin rezonansını yakalarsanız, o maddeyi yıkabilirsiniz olarak adlandırılan bu olay, eğer bir maddeyi yakalayacak frekans üretirsek o maddeyi yıkabiliriz olarak algılandı. Böylelikle yapay deprem çalışmaları başlatıldı. Ülkemizde Kâğıthane özelinde gerçekleşen ve Kâğıthanedepremi olarak adlandırılan depremin bu şekilde yapıldığı düşünülmektedir.

Yakın gelecekte ise sadece cihazları hacklemekten söz edilmeyecektir. Elon Mask geçtiğimiz günlerde neurolinkdeneylerinin geldiği noktaya değinerek artık doğuştan görme engelli kişilerin kulaklarının yanına yerleştirilecek kameralarla görebileceğini belirtti.

Yani artık insanın analog olarak gördüğünde beyninde nöronlar arasında kurulan sinaps ilişkileri çözümlenmiş, yapay ve cebri olarak  bu ilişkileri kurdurarak insanın zihninde görüntüler yaratmam mümkün seviyeye gelinmiştir.

Bu noktada eğer insana kamerayla dijital görüntü sağlanabiliyorsa kamera olmaksızın dışarıdan görüntüler yollamakta mümkün olacaktır. İşte dışarıdan olmayan görüntülerin gönderilmesiyle beynin artık haclenebileceğinisöyleyebiliriz.

Hatta şimdilik görüntü aşamasında olan bu deneylerin yakın bir gelecekte eylemleri de yaptıramayacağını kim söyleyebilir ki. Pek yakın gelecekte milyarlarca insan evlerinin camlarını açar ve atlarlarsa şimdide söyleyeyim eğer siz atlamayanlardansanız hiç şaşırmayın. Çünkü artık insanın da hacklenebildiği günlere yaklaşıyoruz.