Hafta içerisinde bir arkadaşımız ile yeni başlayacağımız projeyle ilgili sohbet etmek için orta büyüklükteki bir AVM’de buluştuk. Sınırlı zaman içerisinde yapılabilecek çalışmaları konuşurken görevli arkadaşımıza "Bize iki çay verebilir misiniz?" ricasında bulunduk.

Sohbet bitti, kalktık kasaya doğru yöneldik. Kasadaki görevliye aramızda şöyle bir diyalog yaşandı;

-Borcumuz ne kadar?

 -Borcunuz 58 lira.

-Yanımızdaki masanın içtiklerini bize yazmış olabilir misiniz sadece iki çay içtik.

-Beyefendi yanlışlık yok burada çay 29 lira.

 -29  liraya çay olduğu nerede görülmüş?

-İşte burada görüldü artık bu rakamlara çay içmeye alışacaksınız.

 Birkaç gün önce simit almak için fırının kapısından içeriye girdik

-Hocam 2 simit alacağım al sana 25 lira.

 -Abi sen gazete okumuyor musun, televizyon seyretmiyor musun?

 -Yahu şurada 2 simit istedik televizyon, gazete ne alaka?

 -Gazete okusanız, televizyon seyretseniz simit fiyatının 12,5  liradan, 15 liraya çıktığından haberiniz olurdu.

 -15 liraya simit olur mu hiç?

 -Olur sayın abim olur alışacaksınız.

Yukarıda verdiğimiz ve bizi şaşkınlık içerisinde bırakan zam haberleri ile ilgili onlarca, yüzlerce örnek vermek mümkün.

Ancak ortaya çıkan zamlar kadar bizim canımızı acıtan asıl ifade "-Bunlara alışacaksınız."

Günlük olarak almak zorunda kaldığımız temel tüketim ihtiyaçları ile ilgili nerede ise saat başı gelen zamlar, kabul edileceği gibi artık şaşkınlıkla karşılanmıyor bir noktadan sonra kanıksanmak durumunda kalınıyor.

Biz yıllar yılı Türkiye’de yaşayan 84 milyon insanımızın tek ve değişmeyen gündeminin ekonomi olduğunu, vatandaşın başta temel tüketim maddeleri olmak üzere hayatını devam ettirecek ihtiyaçlarının minimumda tutulması gerekirken, ortaya çıkan kontrolsüzlük hepimizi rahatsız ediyor.

Bu memlekette çalışanların ve uzun yıllar bir kurum ya da kuruluşta çalıştıktan sonra emekli olmaya hak kazananlarının aldıkları ücret hepimizin malumu.

Söz konusu ücretler ile yaşamın artık mümkün olmadığı sayısı milyonlarla ifade edilen bu kitlenin tek amacının hayata tutunmaktan ibaret olduğu artık çok net bir şekilde ortaya çıkmış durumda.

İktidarlar ülkede yaşayan vatandaşların yaşam standartlarını en üst noktaya çıkarmak, o ülkenin insanlarını yokluktan, yoksulluktan kurtarmak üzere konumlanırlar.

Ancak ne yazık ki aradan yıllar geçmesine rağmen bırakın yokluktan, yoksulluktan kurtulmayı, gelinen noktada alışacaksınız muamelesine maruz kalmak çok acı bir sonuç olsa gerek.

-Daha iyi bir hayata alışalım.

-Yüksek teknolojiye alışalım.

 -Daha insanca bir düzene alışalım.

 -Dünyada üst ligde bulunan ülkelerin bulunduğu şampiyonlar liginde olmaya alışalım.

Aksi takdirde yoksullukta, başarısızlıkta buluşmak ve bu olumsuzluklara alışmak gibi garabetler ile bu zamana kadar olduğu gibi yaşamaya devam edeceğiz.

Yazık bize..