Biliyor musunuz Marmaray'ın koltukları turkuaz renginde.

Hepsi karşılıklı ve vagon bağ yerlerindeki üçlü koltukların dışında hepsi beşli koltuktur. Isıtıcılar koltuk altlarında olduğu için de kışın sanki ısıtmalı koltuğa oturuyorsunuz. 
Turkuaz beşli koltuğun ortasına oturmuştum.

Mesaiye yetişmeye çalışan insanlar yoktu. Gitmesi mecbur olanlar sabah gitmişti.

Sanki vakit kuşluk vaktinin öğleye yakın bölümü idi.
Çok bir gelip giden yoktu. Yanıma bir kişi oturdu, tren hareket etti.

Anons “Bu istasyon Darıca!” dedi, kapılar açıldı ama bir iki kişi bindi.

Karşımdaki turkuaz beşli koltuğa kimse oturmamıştı.

Tren hızlandı “Bu istasyon Osmangazi!” dedi anons, yine karşıma oturan olmamıştı.

Fatih istasyonunda nispeten daha çok kişi binmişti trene.

Ama karşımdaki koltuğu bir kişi tercih etmişti.

O da sağına soluna baka baka geldi, oturacak başka yer var mı, diye baktı.

Turkuaz beşli koltuk sanki dile gelmişti;
Ben varım ya!”
Şu üçlünün ortasına mı otursam?” diye düşündü, zayıf genç adam. “Ben bu zayıflık ile her yere sığarım.” düşüncesini de ekledi.
Turkuaz beşli koltuk pırıl pırıl parlayarak, adeta el sallıyordu;
Yahu burası bomboş! Buraya otursana. Hem de sımsıcak haydi gel!”
Zayıf adam daha dayanamadı. Turkuaz beşli koltuğun cazibesine takılıp kaldı.

En başa, direği tutarak oturdu. Artık turkuaz beşli koltuk, bu zayıf genç adamındı.

Çayırova durağından binen olmadığı için 3 dakika daha krallar gibi beş koltuğa yayılabilirdi.

O da öyle yaptı. Önce ortaya geçti, sonra bir bir kayarak diğer başa geçti. “Koltuklarda da ne güzel kayılıyormuş.” derken Tuzla’da binen biri diğer başa oturarak eğlenceyi böldü.

Sonra İçmeler’de  koltuk hepten doldu.  
Aydıntepe durağında zayıf adam inince, onun yerini hemen yanındaki kayarak aldı. Ne de olsa baş tarafa oturmak önemlidir.

Güzelyalı durağında yaşlı bir bayan koltuğu tekrar beşledi. Koltuk tam kapasite hizmet verdiği için mutlu idi.

Turkuaz beşli koltuk bomboş, serseri mayın gibi dolaşmıyordu artık insanlara hizmet ediyordu.

Mutluydu, gururluydu. 
Tersane ve Kaynarca duraklarını da tam kapasite geçmişti ki Pendik durağına geldik.

Karşımda sanki hüzünlenmişti turkuaz beşli koltuk.

Bugünkü yarım saatlik ama yılların dostluğu vardı. Ayrılacak mı sandı bilmem.

Gözlerimle “Akşama buradayım.” dedim. “Sen işine bak. Yine insanları, kavuşacağı güzel yerlere ulaştır.”