Bu yazımda terörle ilgili farklı bir konuya degineceğim.
Şimdiye kadar hiç bir üzmanın dikkate almadığı noktalardır.
Teröristler normal insanlar değildirler.
Ağır travma geçirmış kişilerdir.Hukuk mevzu'u olduğu kadar tıp mevzu'u durlar.
Bu travmalar; psikolojik travmalardır.Biyolojik olmadıkları için de deden-ataya veya evlada geçen hastalıklar da değildir.
Ancak, bu kişiler esaslı tedavi görmezlerse ,bu travmaların etkileri altında,DÖNÜŞÜME uğrayarak, öĺunceye kadar bu tavmaların dısa yönelik yıkıcı etkilerini taşırlar ve yaşarlar...Yani teröristlikleri devam eder.
FARKLI ÖRGÜTLERİN, DEĞİŞİK TRAVMA TÜRLERİ GÖRÜLMEKTEDİR.
Teröristlerin uğradıkları travmalar,örgütün sosyal ortamına, maske hedefine ve liderinin kişisel özelliğine göre değişebildiğini gözlemlemekteyız.Bu nedenle, her terör grubunun travması da farklı olmaktadır.
PKK Silahlı Terör Örgütü'nde kişiye silahla travma yaşatilmaktadır.PKK terör eylemleri sonucunda oluşan kanli,ölumĺü sonuçardan,tanık ifadelerinden ve yakalanan terör militanlarının ifedelerinden elde edilen bilgilere göre: örgüt egitimi uygulamasi adi altinda veya ilk birdysel eylem tanımı altında, yeni katılana dolu silah verilerek,uygun bir pusuya yatifilip; yoldan geçen veya köy içinde bir binanın kışinin,masum olsa da,ögretmeni veya akrabası da olsa bir masumu oldurmesi istenmektedir.
İsteyerek başarıyla yaptığı takdirde iyi bir gerilla olarak ,kabul edilmektedir,tereddüt etmesi veya istememesi halinde ise o'nu eğiten terörist kafasına silahi dayayarak, "acemiyi cesaretlendirerek bireysel eylemi tamamlatirmakta"dir.
Böylece "ilk bireysel eylem " adı altında masumiyet ve adalet duyguları yıkılıp,ağır travmayı yasamış , dönüşsüz yola girmis,örgütlü bir terörist olmaktadırlar.Bu travmanın FETÖ Terör Örgütü'nxe ise başka bir metodla yürütüldüğü ,örgüte katilanların beyan ve hallerinden,belli makam ve mevkiilere gelışlerinden anlaşılmaktadır.
MINETTARLIK VE GEBE BIRAKMA;
kişi bu yapıda hak etmediği bir makam ve mevki'e kolayca atanmakta,zorlu bir sınavda cevaplar kendisine önceden verilmekte,aranan kabul sartlarından en onemlisinden geçirilmekte veya hak et.ediği bir ödulü hak etmiş gibi sunulmaktadır.
Böylece örgüte veya imama manevi bir borç veya gebelikle bağlanmış ,emrine girmiş olmaktadır. Böylece örgütün içine girmiş, örgütün emirlerini uygular hale gelmistir.
HİZBULLAH VEYA BENZERI DINI ÖRGÜTLER' de ise; inandığı Kur'an hükümlerinden,çok açık ve kesin olarak bilinen hükümlerden biri veya bir kaçı birden cihat adina veya liddr adina veya örgütün varlıgı adına çinetilir.
Lidere veya örgüte tapindirilarak şirke sokulmak suretiyle,nikahsiz evlilik seklinde zinayi kabullendirilerek veya cihatla ilgisi olmayan veya baska bir müslümani katlettirerek,travma yaşatılmış, O'nun saygı ve bağlılık duyduğu inançlarda biri veya birkaçı yıkılmış yerine Örgütün veya Liderın emirleri geçmış olur.
Boylece örgüte girmıs, örgüte tapınır olmaktadır.
Hangi örgütün nasıl miltan kazandığı nasıl büyüdüğünü anlamak için,çalısmalarıni yakinen izlemek hakkında bilgiler toplamak lazimdir.
TRAVMA GEÇİREN , GENÇ İNSAN DÖNÜŞÜME UĞRAR VE TEŔÖRİST OLUR.
Terörist,geçirdiği bu travma ile karekter değişimine uğramaktadır.Artık O'nun için, örgütün dışında bir kutsal yoktur.Yaşamak için, iki şartı takip eder.BİRİNCİSİ; örgütü silahlı eylem örgütü ise, silahı daima yaninda ve elinde olacaktır.
Bu örvüt .itita larınin silahları ellerinden alınirsa, zavallı bir solucana dönüşürler.Silahlı iken bir timsah gibi,acimasız ve gattardırlar...
İKINCİSİ ;Örgütün ve liderin talimatlarına itaat etmektir.
Bunlara uymadığı takdirde, ölümü hak ettiğini düşünür.
Bu halde, kendisini yaratan örgütüne ihanet ettiğini bilir.Öldürülmeyi bekler veya intihar bombacısi ödülüyle ödüllendirilmeyi ister.Bu onun için büyük ve son ödüldür.
Bu nedenld Silahlı terör örgütlerinde,teslim olma nadiren olur.
Fetö Terör Örgutü'nde ise,elebaşı ölmüştür.Yakin kırılma yaşanacaktır. Pışmanlık veya ülkeye dön̈üş ol.ayacak, yabancı ülkelerde asimilasyona uğramayı tercih eddceklerdir.Çünkü onlari orada Þurk olarak yasamayı saglayacak.ruhsal potansiyel içlerinde bulunmamaktadır.
Ülkelerine ve degerlerine kin duymaktadirlar.
Bütun terör orgutlerinde ve ulkemizde eylemleriyle karşılastığımız,terör örğutlrinin eleman devşirme ve eleman kazanma bıçimlerini analiz ettiğimizde karşımiza,ağır ruhsal travma gecirmiş,katekter dönüşümüne ugramış klinik vakıalarla da karşi karşiya olduğumuzu gormekteyiz.
Bunlar örgüt liderinin ve silah arkadaşlarının haricinde herkesi kendilerine düşman olarak görmektedirler.
Beyinleri ,öldürme,yıkıcılık ve tahrip konularında çalışırken, bir tıp eğitimi alanında,tarım, mühendislik ve kitap yazma - roman,hikaye,şiir- konularında çalışmaz ve bu tür çalışmalardan işin aslı,zevk almazlar...
Teröristin eğitimi; terörist karekterini sürdürmek, insani katekterleri terk etmek temel özellikleridir. Duygusal nitelikte svgili edinmek,anne,baba ,kardeş özlemi çekmek, zavallıya merhamet göstermek gibi duyguları köreltmişlerdir.
Açığa çıkaranları da,"zayıf katekter" ilan ederler...Bir diğer özellikleri de;bilgi toplama ve kullanma, pusu kurma, sabotaj ve toplu katliam planları yapma,bu yonlerde zekalarını kullanma kaabiliyetleri hala devam etmektedir. Bu yeteneklerini iki alanda kullanırlar; BİRİNCİSİ: tahrip,yıkmak,yakmak ,öldürmek...
İKİNCİSİ: yakanmış ve kapana kısılmış ise,canını kurtarabilmek içindir.Bir operasyonda etrafları askerlerce kuşatılan bir terörist ,teslim olmak yerine, alandan geçen sazlıklarla,dikenli bitkilerle kaplı ,sulu bir toprak kanala girerek saatlerce bu kanal içinden kaçmaya çalışmış...
Askerlerin anlatımına göre o kanala normal insanin ,bir askerin evitimli bir komandonun bile girmesi mumkun değilmış,her türlü zehirli yılan ,akrep,tilki, kurt, ayı benzeri hayvan ve girdaların olma ihtimali olan bir ölümcül kanaldı, demişlerdir.
Hedef saydıkları düsmanlarını yok edebilmek, kendileri adlarına hayatta kalabilmek için,her türlü lüksü reddddebilirler,baska deyişle; lüks ,konfor istemezler...Yeme, içme ; buldukları zaman yerler, bulamadıklarında günlerce ,açlığa katlanmayı tercih ederler... Hijyen ve sağlık yönünden isteksizdirler...
Bir operasyonda ; bayan militan calılık kücuk bir alana gizlenmis,askerler etrafı çevirip sabaha kadar kusatmada tutmuslar. Soguk katlanilmaz derecede yuksekti, buna karşın ,vün ağardıgında dipdiri canlı bir sekilde ,calıların arasından bayan militanı aldir üstünde hafif,ince bir giyim vardı,donmadan nasil durduğuna saşirdik ,demıslerdir.
Bu yönüyle de ağır tabiat şartlaŕina uyum sağlayacak his körelmesine de düşmüş oldukları anlaşılıyordu.
Barınmada en iptidai şartlara tabi olabiliyorlar, magara ve derin inler,ve kaya ağaç kovuklari onlar ıçin geçici konaklama yerleri olmaktadır,
Kendilerinin kötü yasam koşullarına tabı tutulduklarına dair liderlerine hic bir eleştiri ve talepleri olmaz.
Aksine bu tür yaşamın gerillanın normal yaşamı olduğu ve gerillanın direncini artırdığını söylerler...
KONU BİLİM İNSANLARI VE KURUMLARI TARAFINDAN GÖRMEZDEN GELİNMEKTEDİR:
Bu gün, bilimlerin ve özel olarak Psikoloji Biliminin bu travmaları dikkate almak, bu travma geçirmiş dönüşmüş varlıkları incelemek, problemi çözmek ve toplumlara, devletlere ve ailelere rehberlik etmek görevi açikça karşımızda durmaktadır.
Bazı ajan Partilerin hiç bir bilimselliği olmayan etnik konulari ileri surerek toplumun bir kesiminin çocularını gerilla adı altinda bu hastalıklı dönüşüme yonlendirmeleri,tesvik etmeleri ,bu insanlik vahşetini gormezlikten gelmeleri ,asıl ıçinde ciktıkları topluma kibar bir ihanettir.T
eröristten gerilla olmaz, gerilla da terörist olmaz, gerilla herhalde legal hukukun ve askeri unsurun bir parçasıdır.
Neredeyse,yarım asirdır, dünyamızı saran bu terör kişiliği ve terör örgütleri ve terörizm Bilim insanları ve Bilim Kurumları tarafindan bir baskalaşım şekli ve klinik vakıa ve hastalık olarak görülmemekte,siyasetin karanlık yüzü ve hukukun kör noktası, olarak algılanmamtadır.
Bilim insanları ve Bilim Kurumları bunun bir insan hastalığı ve dönnüşmüş insanın diğer insanları da ðnüstürebildiği bulaşıci,kuduz,cüzzam benzerı psikolojik,ruhsal bir klinik vakıa olarak gündemlerıne almaları gerekir...
Bu yönden baktığımızda; terörizm ve terörist salt bir suç ve kriminoloji olayı değildir.
TERÖRİST'İ NORMAL KİŞİ OLARAK GÖRMEK ÖNEMLİ BİR YANILGIDIR...
Bizim bu ilk ve kısa tesbitimizin haricinde, Bilim,tıp ve hukuk insanları tarafından terör ve terörist hakkinda gerçekçi bir gözlem, ciddi bir biyografik inceleme ve bilimsel tesbitlerin yapılmadığı da bir vakıadır.
Tüm bu boşluklar, Birleşmiş Milletlerin Terörle Mücadele Mevzuatında da ortaya koyduğu belirsizlikler ve mutabskatsızliklardan da anlaşılmaktadır.
Dünyamız üzerinde, terörün azaldığı yerlerde ve zamanlarda, refah ve üretim artarken,bazı ülkelerin vekalet savaşı şeklinde terör örgütlerini kullandıkları yerlerde ise toplumlar verimsiz ve açlik ve yoksulluk içerisine düsmektedirler...
Terör ve teröristin gerçek mahiyetinden nihaber olanlar, hala onların normal insan vasıflarını taşıdığını sanan devlet yetkilileri ve hukuk adamları,onlar hakkında, normal insanlara yapılan işlemlerin aynısını yaparak,onlarla normal iletişim kurmayaçalısmaları da büyük bir yanılgı bos bir çaba olmaktan öteye geçemez.
Sonuç basarisizliga mahkum olur.20 yıldir ceza evinde tutulan terorisbaşinda hicbir mesafe alinamamasi ,hala kanlı örğütün lideri olmayı ve bundan onur duyuyor olduğunu göstermesi, tesbitlerimizin açik kanıtıdır.
Ayni dirumda adi mahkumlarin coğu eylemlerinden pişmanlık duyarak,topljma daha iyi bir kişilikle donmek için çaba göstermıslerdir.
Türkiye'de bir dönem," Açılım Politikaları" diye bu yanlışlıklar yaşanmıştır. Terörle mücadelede, tarihe " Hendek Çatışmaları" adıyla iz bırakan Güneydoğu Bolgemizdeki bazi kasaba ve kentlerimizde; kent içi olağanüstü çatışmalar yaşanmıştı.
Ak Parti Iktidarı da ciddi oy düşüşüne uğrarken, ayrık otu gibi saplanan terörü sökme ve atma mücadelesinde çok sayıda şehit de verilmişti....
Akıl sağlığı yerinde olmayan,suç faillerine ; poztif hukukta farklı bakış ve farklı yargılama usulleri uygulanırken,teröristin durumunda bilimsel gerçeklerin dikkate alinmaması , iki yönden olumsuzluklara neden olmaktadır.
Birincisi mücadelede kesin sonuca ulaşılamaz, ikincisi ; tedavi edilebilir insan hastalığı iken,kişiyi tedavi hakkindan mahrum birakmak da insan haklari uygulamasinda görülemez bir zaafiyet oluşturacaktır.
Ayrıca terör orgütlerinin ileri sürdüklerı iddiaları paylaşip destekleyenler de ,vekalet savaşlarinda bu örgütlerden yayarlanma tutmunda bulunanlar da nasil bir özürlü gruptan faydalanma zaafiyetine düştüklerini goremiyeceklerdir.
Geçen paragraflarda açıkladığımiz gerçeklerden haberi olmayan, veya tesbitleri.izi ciddiye almadan ,terörist ve terör orgütleriyle iletişim saglamaya andlaşma yapmaya kalkışan, O'nun mekanına tedbirsiz giren onun feci tuzağına düser.
Çünkü kapana kısılmış bir terörist,normal i san gibi konuşur, normal insan vibi kendini murtarabilmek ugruna en ikna edici vaadlerde bulunabilir...
İNSAN GERÇEĞİNDE , "İYİ" VE " KÖTÜ" TERCİHİ VARDIR.!!!
İnsanın yaratılış gerçeğinde; " iyi" yi ve " kötü" yü tercih etme gerçeği ve hakkı vardır. Sadece insanlar bu yönüyle iki gruba ayrılabilirlerse de arızalı insanlar üçüncü grubu oluşturduğunu bilmekteyiz.
Yani beyinsel ve bedensel hastalar anlaşılabilirlerse de, ruhsal dönüşüme ugramış, üstelik de örgütlenmiş olanlar anlaşılamaz durum göstermektedir.
Silahlı durumlarını ,mafya,cikar örgutlenmeleri,savaş gerilları ile karıßtırmaktayız.
Ancak intihar bombacıları sadece terör örgütlerinin içinden çıkıyor olması sebebiyle, terörün özel metodlarıyla örgüt içinden devşirildiği için ,anlamamızi kolaylaştirabilecektir.
Bedensel olarak insanlar tek tiptir.Akıl ve bedensel engellilik "iyilik" veya " kötülük" tercihinde engellilik oluşturmamaktadır.Yani terörist "iyilik" veya " kötülük" gruplarından birine girmememte,üçüncü grup olan beden ve akıl engelli gruba da girmemekte,bizim tezimize gore ruhsal dönüşume ugratılmış ,dördüncü bir grubu oluşturmaktadır.
Teröristte; insanı duygular insani duygular köreltilmiştir.Filiz verme dönemindeki agaç dalindaki filiz gözü gibi olan bu "İnsani Vasif Duygu" lar henüz çok küçük ve gelişme asamasinda iken, ya göz kırilmıs ya da bir ev penceresi benzeri olan bu duygu unsurları ,pencere camı veya kapağı kırilmak suretiyle gelisemez hale dön̈üßtürulmektedir.
Teŕöristler insani duygularını, insani vasıflarını, kaybetmiş olmakla birliklte; bilgi,zeka ve ifadekaabiliyetlerini muhafaza edebilmektedirler...
Çünkü bu insan yeteneklerinin "İyi" yi veya " kötü" yü tercihte müdahilleri yoktur.
Bu yetenekler her insanda "iyi" nin de ," kötü" nün de kazanilmasinda zaten araç niteği gösterirler.
Teröristler,normal kişilerde de bulunan bilgi,zeka kullanımı ve ifade kaabiliyetlerini henüz taşıdıkları için, asgari düzeyde örgüt oluşturabilmekte, eylem icra edebilmekte ve beyanatlar verebilmekte, kendi pratik veorik kitaplarını yazabilmektedirler...
Kendi konu ve alanları olan ,terör eylemleri konjlarında,normal insanlar gibi verimlilik gösterebilmektedirler.
Normal insanlar, teröristlerin bu yönlerine bakarak,onları saglıklı insanlar sanarak, yanılmaktadırlar. Onlar terör alanları,örgütlerinin alanları dışında bir kitap,makale, tez, doktora yazmazlar.Bilimsel tartışmalara da girmezler...
Nazım Hikmet gibi şiir ve aşk mektupları yazmazlar....
Mahzuni Şerif gibi enstruman çalıp ,besteler yapmazlar.
Bu özeĺlikleri gösterenler terörist değildir...
Ruh zenginliği,insan ve sanat sevgisi olan nitelikli kişilerdir.
Bu kişilerle konuşulabilir,tartışilabilir,topluma faydaları saglanabilir,ruhsal bir tedavi söz konusu olamaz...
Terör grupları icerisinde rastlanirsa bunların henüz insani duyguları körelmemış demektir...
SONUÇ VE ÖZET:
Terörle mücadelede, devletlerin, silahlı guvenlik mücadeleleri beraberinde, gerçekte terörü alt edecek anladıgı temel dil budur,ilk iletısim de nu olmalıdır, ama elegeçenlerin tedavisinde ve dönüşüm evriminin bilinmesinde ve anlaşılmaşında büyük fayda vardır.
Terörün oluştuğu, sosyal ,ekonomik,kultürel şartları iyileştirmek yaninda ele geçen teröristlerin topluma geri kazanimlarımlarının sağlanmasında ve toplumda olumlu rol model olarak kullanılmasında onları sosyo psikolojik eğitim ve kişisel rehabilitasyonla da tedavi etmek mucadeleyi her halukarda kolaylaştıracaktır.
Insanı boyutta içinden çıktıkları toplumda da bu calısmalar takdir ve memnuniyet uyandiracaktır.
Bu alan da uzun bir sureç, yepyeni tekniklerin geliştirilmesi , daha çok bilimsel calışmalar dememtir.Bu tedavilerle körelmiş olan insani duygular ,kişınin ruhunda güçlendirilmiş olacaktir.
Mesela eş sevgi ve sadakati, anne,baba, evlat sevgisi vb gibi...
Aksi halde normal bir kişi konumlanak, barış amaçlı iletisimi gecmek,anlasma imzalatmam ,fikir ve düşüncelerini anlamak için iltişim beklemek ancak bir felaketle sonuçlanır.