Hemen hemen her yıl olduğu gibi 2025-2026 Eğitim öğretim yılına da maalesef bir sorunlar yumağı ile başlıyoruz.
Bu sorunlar;
Öğrenci ihtiyaçlarının karşılanması;
Okulların fiziki durumları,
Öğretmen ve yardımcı personel yetersizliği,
Eğitim Sisteminde yaşanılan sorunlar,
Özel okul ücretlerinin yüksek olması şeklinde sıralanabilir.
Yaşanılan ve yaşanılacak olan bu sorunları teker teker irdeleyecek olursak;
Öğrenci ihtiyaçlarının karşılanması; Sorunların en başında, toplumun yaşadığı derin yoksullaşma nedeniyle öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanılan sıkıntılar yer almaktadır.
Son yıllarda yaşanılan yüksek enflasyon sonucu ülke kalkınması sekteye uğradı, gelir dağılımı bozuldu ve işsizlik oranı arttı. Bir yandan hükümet diğer taraftan özel sektör tarafından vatandaşın üzerine adeta zamlar yağdırıldı.
Bütün bu zamlara rağmen çalışanın ve emeklinin maaşlarına kabul edilebilir bir zam yapılmadı.
Bir yanda sürekli yükselen enflasyon ve buna bağlı olarak mal ve hizmet alımlarındaki yüksek orandaki zamlar, diğer yanda alınan düşük maaşlar insanları iyice bunalttı.
Üstüne üstlük birde 2025-2026 eğitim öğretim yılının başladığı bu günlerde yüksek fiyatlı okulmasrafları velileri kara kara, düşündürüyor.
Yapılan piyasa araştırmalarına göre ilkokul düzeyinde bir öğrencinin temel kırtasiye ihtiyaçları 2.800-4.000 TL; ortaokul ve lise düzeyinde bir öğrenci için ise bu masraf 4.000-6.000 TL arasında değiştiği ifade edilmektedir.
Öyle ki “zorunlu bağış” adı altında toplanan kayıt parası, okul servis ücretleri, öğlen yemeği, kıyafet ve kırtasiye giderleri dar gelirliler için bir kabusa dönüşmüş ve yine en büyük yük velilerin sırtına yüklenmiştir.
Okulların fiziki durumları; Ülkemizde her yıl okullaşma oranı artarken, mevcut okul ve derslik sayısı aynı oranda artırılmadığı için birçok bölgede öğrenciler hâlâ ikili eğitim görüyor. Özellikle büyükşehirlerde sınıf mevcutlarının 40-50 öğrenciyi aşıyor ve bu durum da öğrencilerin başarılarını olumsuz olarak etkilemekle kalmıyor, sosyal etkinliklere yeterince zaman ayrılmamasına, eğitim ortamının hijyen bakımından yetersiz olmasına da sebep olmaktadır.
Öğretmen ve yardımcı personel yetersizliği; Her yıl öğrenci sayısının artması beraberinde öğretmen ve yardımcı personele olan ihtiyacı da arttırmaktadır.
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin 2025-2026 eğitim öğretim yılının başlangıcı dolayısıyla yayınladığımesajında” Bu yıl Türkiye genelinde 18 milyon öğrencimizle ders başı yapıyoruz, 1,2 milyon öğretmenimiz ve eğitim çalışanımız, 70 bini yeni olmak üzere toplam 123 bin temizlik personelimiz yeni dönem için hazır.” Diyor ama bu sayı kesinlikle yeterli olmayacaktır.
Okullarımızdaki İhtiyaç kadar personel görevlendirilmemesi nedeniyle yine pek çok okulda ciddi temizlik sorunlarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Sınıflar ya öğretmenler ve öğrenciler tarafından temizlenecek ya da temizlik personeli çalıştırılması için velilerden parasal destek istenilecektir.
Eğitim Sisteminde yaşanılan sorunlar; Cumhuriyetin ilk yıllarından 2000’li yıllara kadar 1926, 1936, 1948 ve 1968’te olmak üzere belli başlı dört program uygulamaya konmuştur.
Malumunuz, hemen hemen her gün farklı farklı konularla ilgili yasalar değişiyor.
Ancak, ülkemizde son yıllarda en hızlı ve en çok değişiklik eğitim sistemimizde yapılıyor ve eğitim alanında son yıllarda ciddi bir hareketlilik yaşanıyor
Bu konuda çok sayıda düzenlemeye ve değişikliğe gidilmiştir.
Özellikle son 23 yılda eğitimin içeriğinden, sınav sistemine kadar çok sayıda temel değişiklik yapılmış ve bu süreçte 11’de Milli Eğitim Bakanı değişmiştir.
Milli Eğitim Bakanlarının değiştirilmesi kadar normal bir şey yoktur.
Ancak 23 yıldır aynı partinin iktidarda olmasına rağmen Hükümetin uygulamış olduğu eğitim politikalarına bakıldığında eğitim sistemimizle ilgili çok sayıda değişiklikler yapılmasına rağmen, eğitim sistemimizdeki sorunlar tam anlamıyla çözülememiştir.
Milli Eğitimin başına geçen her bakan aynı partiden olmasına karşın kendinden önce yapılanları yok sayarak, kendinden önceki bakanların yaptıklarını çöpe atarak, kendi kadrosunu ve kendi sistemini oturtmaya çalışmıştır. Bu değişikliklerde eğitim sorununa çare olmamıştır.
Özel okul ücretlerinin yüksek olması; Doğal olarak her anne-baba, çocuğunun en iyi şekilde eğitim almasını ister. Son yıllarda çocuklarına daha iyi bir eğitim imkânı sağlama adına ebeveynlerde çok ciddi bir istek te görülmektedir. Bunun sonucu olarakta ebeveynler daha kaliteli eğitim sunan okul arayışına yönelmişlerdir. Bu arayışlarını bir özel okula çocuğunun kaydını yaptırarak sonlandırmak isteyen veliler tekrar devlet okuluna yönelmiştir. (Şunu da belirtmek isterim ki çok kaliteli eğitim sunan devlet okullarımızın sayısı da her geçen yıl katlanarak artmaktadır.)
Özel okul fiyatları ise ilden ile, ilçeden ilçeye hatta semtten semte göre farklılık gösteriyor.
Eğitim ile ilgili ücretlerde yaşanılan bu fiyat artışları gösteriyor ki enflasyon eğitimi de aşırı şekilde olumsuz olarak etkilemektedir.
Devlet en azından yerel yönetimler aracılığıyla dar gelirli ailelere kırtasiye yardımı, tüm okullarda öğlen yemeği vererek insanlarımızın omuzlarındaki yükün hafifletilmesini sağlayabilir.
Velilerimize kolaylıklar, öğretmen ve öğrencilerimize başarılı bir yıl geçirme dileğinde bulunmaktan, sorunları kaleme almaktan başka elimizden gelen bir şey yok.
2025-2026 eğitim ve öğretim yılının başta sevgili öğrencilerimiz olmak üzere, değerli öğretmenlere ve velilere hayırlar getirmesini, başarılı bir yıl olmasını temenni ederim.