AKP, kurulduğundan buyana neredeyse çeyrek yüzyılı devirmek üzere. Yani parti kurulduğunda yeni doğan bebekler bugün 24-25 yaşında delikanlı veya genç birer bayan. O günlerden bu günlere geçmiş yönetimler sürekli karalandı, AKP kendi tarihini yazmaya başladı ama ne tarih! Bu gençlerin birçoğu bu söylenen yalanlara inandı ama bazıları da tarihi gerçekleri kaynağından öğrenerek doğru yolunu buldu.
Mesela karaladıkları ve parantez arası dedikleri Türkiye; AKP iktidarı gelinceye kadar hiç toprak kaybetmedi, aksine Kıbrıs Çıkarması ile hem toprak kazanıldı hem de yıllardır Rum – Yunan mezalimi altında zulme uğrayan Kuzey Kıbrıs Türk Halkı bir devlete kavuştu.
Ya AKP dönemi öyle mi…? 2004 yılından bugüne kadar Ege Denizinde 21 Türk adası ve 1 kayalığımız Yunanistan tarafından işgal edilmiş durumda. Ayrıca bir gecede Suriye’den alıp kaçırdığımız Süleyman Şah Türbesinin arazisinin üzerinde şimdi PKK’nın uzantıları PYD – YPG konuşlanmış vaziyette.
İlk önce kendilerine en büyük baskı unsuru gördükleri Türk Ordusuna FETÖ Terör örgütüyle tuzaklar kurdular ve orduyu itibarsızlaştırdılar. Sonra 15 Temmuz FETÖ darbesiyle terör örgütünün beli kırıldı. Yani FETÖ terör örgütü bir bakıma “Haşere yiyen haşere” olarak kullanıldı ve sonunda onunda beli kırıldı. Sürekli 1982 Anayasasından şikâyet edildi yüzün üzerinde madde değiştirilmesine rağmen yetmedi. Ekonomide, eğitimde sağlıkta ne kadar başarısızlıklar varsa hepsinin suçunu anayasaya yüklediler.
Bu başarısızlıkların üzerini örtmek, başkanlık sistemine geçmek için Erdoğan milletin önüne pembe hayaller koyuyordu. 2017 Referandumunda: “Bu döviz kuru filan, bunların hiçbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” dedi ve Türk milletinden her seferinde olduğu gibi bu defa da yetkiyi aldı.
Federasyon Çağrışımı yapan Konuşmalar
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, 25 Ağustos 2025 tarihinde Malazgirt Zaferi için gittiği Ahlat’ta vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada: “Türk, Kürt, Arap Zaza, Laz, Çerkez hepimiz bu topraklarda biriz, beraberiz, kardeşiz. Biz hep birlikte Türkiye’yiz. Saflarımızı sıklaştıracağız. Hasımlarımızı rahatsız eden “Terörsüz Türkiye”ye doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz. Son düzlüğe varmış bulunuyoruz. Rabbim birliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin.” Sözleriyle araya bir de Arapları sıkıştırdı.
Bu sözler durup dururken rast gele söylenmiş sözler değildi tabii ki. Aynı zamanda ABD’nin Suriye özel temsilcisi olan ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Türkiye’ye geldiğinden bu yana dolaylı olarak Türkiye’nin üniter yapısından rahatsızlığını dile getiriyor, alternatif yönetim şekillerinden bahsediyordu. Mesela: “İsrail, bölgede ulus devlet istemiyor“ ve “Sizin için en iyisi Osmanlı millet sistemi” önerisinde bulunuyordu.
Bir başka konuşmasında: “Sadece düşünün, Abraham Anlaşmalarını, bölgenin güçlü oyuncularından Türkiye’yi; ki Türkiye her geçen gün bölgedeki önemini artırıyor; birleştirdiğinizi... Ama sadece Türkiye değil; Arap olmayan nüfusu Müslüman ağırlıklı bir ülke olarak Türkiye, İsrail, Körfez, Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, kuzeye çıkın Azerbaycan, Ermenistan... Bunları birleştirdiğinizde dünyanın en güçlü bölgesi ortaya çıkar. Neden olmasın?”
İki ayrı kişinin farklı yer ve zamanda konuşmalarının aynı menzilde buluşmaları size de tuhaf gelmiyor mu?
Ortadoğu liderlerinin çabuk gaza gelmeleri bu bölgenin kaderi midir bilmiyorum ama ne yazık ki tarih hep öyle yazıyor.
Zordur bu coğrafyada lider olmak. Düşünsenize; tarih ve devlet bilgisinden yoksunsunuz, askerlik tecrübeniz yok, etrafınız dalkavuklarla çevrili, devletin bütün kurumları felce uğramış ve önünüze altın tepside Ortadoğu ve Kafkasların liderliği sunuluyor.
Irak lideri Saddam Hüseyin’i el altından pohpohlayıp, Kuveyt’in üzerine salan George Bush Irak devletinin bugün bu hale gelmesinin sebebidir.
Başbakan Turgut Özal’da 1. Körfez Savaşında: “Bir Koyup Üç Alacağız” hevesine kapılmıştı. George Bush tarafından federe devlete geçme koşuluyla Kerkük ve Musul Türk topraklarına katılacaktı. Devletin tecrübeli adamları ve kurumları buna engel oldular. Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay, o söylem üzerine görevinden istifa etti.
Ortadoğu’da önümüzdeki günler çok şeyin değişeceğine gebe, Devlet Bahçeli’nin deyimiyle inşallah Türkiye değişmez.