Bu dünyadan ne anladık?
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir ömrün peşine düşüp, kalıcı sandığımız geçici heveslerle mi avunduk? Yoksa her vedada biraz daha eksilerek, geride bıraktıklarımızla mı büyüdük?

Hayat; kimine göre bir sınav, kimine göre bir oyun, kimine göre ise sadece gelip geçici bir yolculuk… Ama hangisinden bakarsak bakalım, şu kesindir ki: Hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor. Ne dert baki ne sevinç. Ne bahar hep taze kalıyor ne de kış ebedi sürüyor. İnsan ise tüm bu iniş çıkışların ortasında hem bir yolcu hem de yolun ta kendisi.

Bu dünyadan ne anladık?
Belki de en çok şunu:
Sevmek kolaydı, güvenmek zordu.
Affetmek güzeldi ama unutmamak da insanca.
Bir gülüşle başlayan nice dostluklar, bir yanlış bakışla darmadağın oldu.
Bir zamanlar onsuz olmaz dediğimiz nice kişi, şimdi hatıralarımızda sessizce uyuyor.

Zenginlik sandığımız şeyin aslında biriktirdiğimiz değil, paylaştıklarımız olduğunu anladık.
Mutluluğun; kalabalıklarda değil, samimi bir bakışta, içten bir "nasılsın?" sorusunda gizli olduğunu fark ettik.

Ve öğrendik ki…
İnsanı insan yapan, acısıyla baş edebilmesi, hayal kırıklıklarına rağmen yine de umut edebilmesiydi.
Kırılınca dağılmamak, düşse de kalkmak, yıkılsa da yeniden kurabilmekti maharet.

Ama yine de sorduk kendimize:
Gerçekten yaşadık mı bu hayatı, yoksa sadece başımıza gelenleri mi kabullendik?
Bazen sustuk, çünkü kelimeler ağır geldi.
Bazen konuştuk, ama karşımızda duyan kimse olmadı.
Kimi zaman güldük kalabalıkların içinde,
Ama en çok yalnızken ağladık.

Meğer mutluluk, çok uzaklarda aradığımız bir vaha değilmiş;
Bir annenin duasında, bir dostun omzunda,
Bir çocuğun masum kahkahasında saklıymış.
Kırıldık, ezildik, yandık...
Ama yine de insan kalmaya çalıştık.

Bir gün her şeyin anlamı kalmadığında,
Bir tebessüm hatırlattı bize niçin yaşadığımızı.
Çünkü insan, anlam arayan bir varlıktı.
Ve bu dünya...
Bize hep eksik anlatılan, ama yaşadıkça tamamlanan bir hikâyeydi.

Bu dünyadan ne anladık?
Kimi zaman hiçbir şey...
Kimi zaman her şey…
Ama en çok da şunu:
Kalpten geçen ne varsa, iz bırakır bu hayatta.
Geriye dönüp baktığımızda, sahip olduklarımız değil,
Dokunduğumuz yürekler konuşur sessizce.