31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçim öncesi AK Parti ile genel olarak Cumhur ittifakına mensup partilerin oy kaybedeceği ve ellerinde bulunan belediyelerin en azından bir kısmını kaybedeceği düşüncesi hakimdi.
O tarihte CHP ile birlikte yerel seçime 2019 yılında birlikte giren İYİ Partinin de biraz daha fazla belediye kazanacağı düşünülüyorsa da 14 mayıs ve 29 mayıs 2023 tarihindeki milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi “Masadan kalktı-masaya oturdu” süreci dolayısı ile seçmenin “Yerel seçime özü başımıza katılacağız” diyen İYİ Partiye de bir ceza keseceği daha etkin bir şekilde seslendiriliyordu.
31 Mart 2024 Pazar akşamı sandıklar açıldığında tüm Türkiye’yi şok eden sonuçlar ile karşı karşıya kaldık.
Seçimden CHP çok uzun yıllar sonra birinci parti olarak çıkmış çıkarken de “Burayı asla kazanamaz” denilen tüm şehirlerin yönetimini kazanmıştı.
Seçime “Özü başımıza katılacağız” diyen İYİ Parti ise işin doğrusu tam bir hayal kırıklığı yaşadığı gibi yurt genelindeki oy oranı da tahminlerin çok ama çok altında çıkmıştı.
2004 yılından itibaren başta büyükşehirler olmak üzere yerel iktidarın nerede ise tamamını kazanan AK parti ise başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye genelinde elinde bulundurduğu tüm kentleri ve ilçe merkezlerini kaybetmişti.
31 Mart 2024 tarihindeki seçim rüzgarı MHP’yi de es geçmemiş MHP’de yerel seçimden başarısız çıkan partiler arasındaki yerini almıştı.
Bu sonuçlar sonrası 01 nisan 2024 tarihinde kameralar karşına geçen siyasi parti genel başkanlarının verecekleri mesaj şu şekilde olacaktı.
Seçimden son derece başarısız bir şekilde çıkan AK Parti ve MHP yetkilileri “-Bu zamana kadar girdiğimiz seçimleri hep bizim adaylar kazanıyordu, Belediye başkanları seçim merkezlerinde yaşayan vatandaşlarımızın taleplerini karşılayamamış olacaklar ki seçimi kaybettiler, Seçimi kazanan başkanlara başarılar diliyoruz, gelecek seçimde kaybettiğimiz belediyeleri tekrar kazanmak içinde şimdiden çalışmaya başlıyoruz” şeklinde açıklama yaparlardı.
Seçimi kazanan CHP yetkilileri de “-2024 yılından itibaren katıldığımız yerel seçimleri biz çok büyük oranda kaybederken AK parti ve MHP kazanıyordu, bizde her seçim sonra ortaya çıkan neticeleri seçmenin tercihi olarak kabul ediyor bir dönem sonra ki seçimlere hazırlanıyorduk, Seçmen bu kez bizi tercih etti, seçilen belediye başkanları artık CHP’nin değil yerleşim merkezlerinde yaşayan herkesin belediye başkanlarıdır, kazandığımız belediye sayısını kazanmak için arkadaşlarımızın daha çok çalışması gerekiyor” diyerek seçim sürecini sonlandırırdı.
Bunlar normal olanlar.
Ancak bilindiği gibi Türkiye’de özellikle siyasi arenada hiçbir süreç normal şekilde yürümüyor, bu seferde yürümedi.
31 mart 2024 tarihindeki yerel seçim sonrası önce DEM partisine mensup belediye başkanları görevlerinden alınarak yerlerine kayyum atandı.
Sonrasında “Acaba bu görevden alma süreci CHP’ye de gelirmi?” sorusuna “-Yok canım olur mu böyle şey” cevabı verilirken CHP’nin önce İstanbul’da kazandığı ilçe belediye başkanlarına sabah baskınları yapılıp görevden alınmalar başladı.
Bir belediye
İki belediye
Üç belediye
Derken bir gün İBB belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 30 yıl önce aldığı diplomasının iptal edildiğini arkasından da tutuklanarak Silivri cezaevine gönderildiğini gördük.
Sonrası çorap söküğü gibi geldi.
Antalya büyükşehir belediye başkanı
Adana Büyükşehir belediye başkanı
Adıyaman Belediye başkanı
Ve şu an sayısını bile unuttuğumuz İstanbul’daki ilçe belediye başkanı, Türkiye’nin pek çok bölgesindeki ilçe belediye başkanları görevlerinden alınmaya cezaevlerine atılmaya ve yerlerine kayyumlar atanmaya başladı.
Bu baskınllar devam ederken bir taraftan da belediyelerdeki CHP’li meclis üyeleri bir şekilde ikna edilip sayısal üstünlüğün AK partiye geçmesini sağlayıp kaybedilen belediyeler yeniden kazanılmaya çalışılıyor.
“Çözüm süreci” ismi altında başlayan noktada DEM’li belediye başkanları şimdilik rahat.
Zira CHP’li belediyelere yapılan baskınlardan DEM’li belediyelere sıra gelmiyor.
Tabi işin aslı “Bir taraftan çözüm süreci devam ederken bir taraftan DEM’li belediyeler neden görevden alınıyor?” sorusuna muhatap olmamak adına şimdilik DEM’li başkanlara dokunulmuyor.
Şimdilik….
İçerisinde bulunduğumuz günlerde
Her gece yatağa girerken zihnimiz “-Acaba sabah hangi CHP’li belediyeye operasyon yapılacak?” sorusu ile meşgul.
Böylesi “Korku tüneli” ile sarıp sarmalanmış bir süreçte CHP’den seçilmiş olan belediye başkanları meclis üyeleri kendi partilerinde nasıl kalıp siyaset yapacaklar.
Neticede hepsi insan.
Korkuları var
Endişeleri var
Kendilerine “Ya partinden istifa yada görevden alınma ve cezaevi” şeklinde iki seçenek sunuluyor.
Peki bu kadar baskı uygulanacaksa o zaman seçime ne gerek var?
Seçimi kazanıp belediye başkanı belediye meclis üyesi olmak neye yarıyor?
Doğrusu çok yazık.
Siyaseti seven ülkeye hizmetin aracının siyaset olduğunu düşünen kim varsa yukarıda yazdığımız gibi “aman sabah olmasın bizde hiç durmadan devam eden bu baskınları görmeyelim” dua ediyor.
Bizde dua ediyoruz.