Hayatının merkezine siyaseti koyan koyduktan sonrada başarılı olan ,başarısız olan milyonlarca insan bugünlerde siyasetin büyük bir hızla halkın arasından çekilip çok dara bir alanda yapılmaya çalışıldığına şahit oluyorlar.

Artık her akşam her konuda ahkam kesen taraflı yorumcuları bir kenara bıraktığımızda şehir merkezlerinde bir araya gelen kalabalıkların birinci gündeminin siyaset olmadığı bunun yerine insanların daha fazla geçim şartlarından yada bir türlü durdurulamayan pahalılıktan söz ettiklerine şahit olacaksınız.

Türkiye’de bugün bölgelerinden seçilip giden 600 milletvekili bulunuyor, Normal şartlarda bin bir güçlükle seçilip TBMM’ye giden milletvekillerinin yasama yılı başlaması ile birlikte eğer partileri tek başına yada koalisyon ile iktidara gelmişlerse ikinci adım olarak isimlerinin partilerinin genel başkanları tarafında bakan olarak  açıklanmasını beklemek gibi bir gelenek vardı.

Ancak Türkiye ne zaman ki 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçti, ne zamanki bakanlar kurulu il ve ilçelerden seçilip gelmiş milletvekilleri yerine dışarıdan atamdı işte o zaman bizim bildiğimiz siyaset te yerelden çıkıp bir anda Ankara’nın kapalı odalarına doğru gitmiş oldu.

Bugün 14 mayıs 2023 tarihinde seçilip TBMM’ye giden milletvekillerinin en ufak bir fonksiyonu yok hele hele iktidar partisi dışındaki milletvekilleri için ise siyasetin rahmetten çok zahmet olduğunu kendileri de biliyor onları Ankara’ya gönderen seçmen de biliyor.

İşte böyle bir süreçte kendisinden çok şey beklediğimiz siyaset her geçen gün biraz daha siyasetsizleşiyor, her geçen gün seçmen siyaset ile arasına biraz daha fazla mesafe koyuyor.

O günleri yani 02 Kasım 2002 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimi öncesi şu an iktidarda bulunun AK Partinin “Biz iktidar olursak Türkiye bürokrasi hükümeti olmayacak” söylemler çok iyi hatırlanacaktır.

Ancak nerede ise 25 yıl sonra geldiğimiz noktada daha çok Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyarınca ülke kelimenin tem anlamı ile “bürokrat Cumhuriyeti” haline gelmiş TBMM’deki 600 milletvekili ise “dostlar bizi alışverişte görsün” mantığı ile tamamen işlevsizleştirilmiştir.

Bu sistemde asıl kazanılması gereken makam Cumhurbaşkanlığı olunca aslında siyasi partiler de ihtiyaç kalmamıştır, Toplumda biraz öne çıkış ağzı biraz laf yapan birisi yüz bin imza bulduğu yada TBMM bünyesinde 20 milletvekilinin imzasını gördüğü anda herhangi bir parti teşkilatına gerek kalmadan adaylık sürecini tamamlayabiliyor.

Böyle bir noktada hiçbir işlevi kalmayan milletvekilleri de il-ilçe ve belde teşkilatlarının yaptıkları dar kapsamlı programlar çerçevesinde eş dost ziyaretlerini “sen ben bizim oğlan” çerçevesinde tamamlayıp buna da “Saha çalışması ”ismini veriyorlar.

Bunun adı “siyasetsizleştirilen siyaset” değil se nedir.?