Dün bu sütunlarda son dönemlerde canımızı yakan bizi derin acılar içerisinde bırakan orman yangınları ile ilgili “Ateşten günler” başlıklı bir yazı yazdık ve itfaiye teşkilatının içerisinde bulunduğu zorlukları dillimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Yangınla mücadele konusunda vatandaşımız son derece duyarlı
Aynı konuda yani yangınla mücadelede ateş ile karşı karşıya kalan görevlilerimizin iyi niyetinden de asla şüphemiz yok.
Ancak karşımızdaki de unutmayalım ki ateş.
Bir anda 7-8 şehir merkezinde birden başlayan ve rüzgarın yönüne-kuvvetine göre etkisini gösteren bir yangına karşı iyi niyetin ne derece etki edeceği de tartışma konusu.
Bizim “Ateşten günler” başlıklı yazımız üzerine Türkiye’nin dört bir tarafından arayan İtfaiye daire başkanları, İtfaiye müdürleri, itfaiyelerde çalışan çok sayıda görevliyi dinleyince yangına karşı alınacak tedbirler konusunda daha almamız gereken çok önemli mesafeler olduğu kanaatine vardık.
Biz bu yazıyı yazmaya hazırlanırken bakanlar kurulu toplantısını tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan “İtfaiye teşkilatlarının var olan 31 büyükşehir bünyesinde konuşlanmasını büyükşehir olmayan il merkezlerinde ise sürecin AFAD ile sürdürülmesi gerektiği” konusunda konuşma yapıyordu.
Biz öteden beri Türkiye’de kurumlar arası bir organizasyon eksikliği olduğunu yazar dururuz.
Orman dahil meydan gelen tüm yangınlarda ve bizi perişan eden felaketlerde
-AFAD
-Büyükşehir İtfaiye daire başkanlığı
-Orman genel müdürlüğü
Ellerinden geldiği kadar var olan sorunlara çare bulmaya çalışıyorlar.
Bu üç kurumun iyi niyetinden asla şüphemiz yok.
Ancak çok başlılığın yada yetki paylaşımsızlığının hiçbir derde derman olmadığını çıkan yangınlarda bire bir çok net bir şekilde anlayabiliyoruz.
Bolu/Kartalkaya’da 78 vatandaşımızın yanarak hayatını kaybettiği bir felaket sonrası aradan aylar geçtiği halde herhangi bir sorumlunun toplumun karşısına çıkartılmayışı durumun vehametini de gözler önüne sermeye yetiyor.
Konu ile ilgili olarak bizimle görüşen bir İtfaiye daire başkanı “-Yüksel Bey şu aşamada Yangınla mücadele bakanlığı biraz ütopik olabilir ancak başta yangın olmak üzere karşı karşıya kaldığımız felaketlere karşı anında müdahale için Diyanet İşleri başkanlığı, MİT daire başkanlığı gibi bir Yangınla mücadele başkanlığı ihdas edilse kurum bünyesine de siyasetten uzak sadece ve sadece uzmanlık isteyen personel bulundurulsa göreceksiniz bu tür felaketler ile daha kolay ve etkili mücadele edilecektir” şeklinde görüş belirtmişti.
Değişen iklim şartları ile mevsimlerde de değişim olmuş vaziyette.
Önceden bilindiği gibi yaz mevsimi denildiğine aklımıza Temmuz ve Ağustos ayları gelirdi.
Son bir kaç yıldır artık yaz mevsimi Haziran ayında başlıyor ve Ekim ayının sonlarına kadar devam ediyor.
Üstelik daha birkaç yıl önce 30 derece civarında bulunan hava sıcaklıkları şu sıralar 38-39 dereceye kadar çıkabiliyor.
Böylesi havalarda yangın tehlikesi eskiye göre çok daha fazlalaşıyor.
Artık eski anlayışlar ile karşı karşıya kaldığımız felaketlerden kurtulma imkanı yok.
İyi niyetli olmak
Cesur olmak
Yetmez.
Tek merkezden idare edilen, işiniz uzmanı, yangını daha başladığı andan itibaren kontrol altına alabilecek uzman personelin olduğu kurumlara ihtiyaç bulunuyor.
Bu kurumlara
Biz “Yangınla mücadele bakanlığı” diyelim
Siz “Yangınla mücadele başkanlığı” ismini verin.
Ancak daha fazla beklemeyin.
Geçen her saat bir sürü can kaybına
Maddi manevi kayıplara yol açıyor.
Gece yarısı imzalanacak bir sahife kararnameye bakar.