Evde biriktirdiğim dönüşüm çöplerini atmam için hanım beni tehdit etti.

Ben de çoğunluğu kâğıt ve plastik olan çöpleri aldım ve dönüşüm çöp kutusuna doğru gittim.

Çöpleri attım, döndüm arkamı gidiyordum ki bir ses duydum.
"Hişt!  Nereye?"
Döndüm baktım, kimse yoktu. Tam yoluma devam edecektim ki yine aynı ses.
"Gel otur hele, iki sohbet edelim."
Çöpün yanındaki kırmızı koltuk, beni sohbete davet ediyordu. 
"Deli miyim ne?" dedim kendi kendime.
"Otur hele, dinle hikâyemi." deyince dayanamadım.

Çok da yanına yaklaşmadan kaldırım taşına oturdum. Kırmızı koltuk hayat hikâyesini anlatmaya başlamıştı. 
"Seksenli yılların sonuydu. Ülkemizde TRT dışında özel televizyon kanalları da çoğalmıştı. Birinde kırmızı koltuk diye bir program yapmaya başladılar. Sunucu, konuğunu karşısındaki kırmızı koltuğa oturtuyor ve ona her soruyu soruyordu. Kırmızı Koltuk çok beğenilen bir program oldu. Memlekette de bir kırmızı koltuk sevdası başladı. Beni de böyle ürettiler. Rahatça televizyon izlenebilecek kırmızı koltuk olmuştum. Mobilyacıda, gelip beni alacak kişiyi bekliyordum. Bir gün bir adam eşi ve iki yetişkin kızı ile içeri girdi. Kadın sehpa bakıyordu. Adam ise geldi, üzerime oturdu. Sağa dönüyor, sola dönüyor, kalkıyor, oturuyor, ayaklarını uzatıyor. Neredeyse bana sevdalanmıştı."
Hikâye, beni iyice heyecanlandırmıştı. Bir an önce devamını anlatmasını istedim.
"Eee, ne oldu sonra?"
"Kadın kızları ile sehpaları beğendi ve kocasına seslendi, 'Nuri, ödemeyi yap gidelim.' dedi. Nuri yerinden kalkamıyordu. Nerede ise üzerimde uyuya kalacaktı. Kadın uyarıyı arttırdı. Nuri üzerimden fırladı ve kadının yanına gitti. Kadına koltuğu gösterebilmek için bir sürü dil döktü. Sonunda kadın ve kızlarını koltuğun yanına getirebilmişti. 'Aşkım, akşamları bir keyfim var. Onu da bu kırmızı koltuk ile rahatça yapayım.' dedikçe kadın adeta çıldırıyordu.  'Nuri, bizim salon takımı krem, bu kırmızı, olur mu hiç?'

Kadın baktı ki adam ikna olmayacak 'Ne yaparsan yap.’ dedi ve oradan uzaklaştı. Adam çok tereddüt etti. Sonunda mobilyacı iyi bir indirim yapınca daha da dayanamadı. Akşama paketler eve geldi. Kadın ve kızlar benim yüzüme hiç bakmadılar. Âdeta eve öksüz girmiştim ve hep öksüz kaldım. Evin hanımı, gün boyunca temizlik yapıyorum diye beni, elini bile değmeden ayağı ile itip kakıyordu. Ama adam her akşam adeta benimle aşk yaşıyordu. Televizyonun karşısına çekiyor beni, siliyor, temizliyor sonra da ayaklarının altına aldığı tabure ile ayaklarını da uzatarak rahatlıyor, hele çayı ve meyvesi de ayağına gelince değme keyfine, mutluluğu zirve yapıyordu."
Kırmızı koltuk soluk almaksızın hikâyesini bana anlatıyordu.
"Yıllar böyle gelip geçiyordu. Adam emekli oldu. Bir iki hasar gördüm, kadın beni hemen atmaya kalkınca, adam tamirimi yaptırarak bana sadakatini gösterdi. Evlenmiş kızlar torunlar ile eve geldikçe, o küçük yaramazlar benim üzerimde hoplayıp zıplıyordu.  Öylesine hoşuma gidiyordu ki çocukların sevinç çığlıkları, ben de o çığlıklara ortak olmak istiyordum.” 


Kırmızı koltuğun sesi biraz hüzünlendi. Artık gür değil, donuk bir ses tonuyla anlatmaya devam etti.
“Bir gün iç odada bir telaş oldu. Göremiyordum ne olduğunu. Ama iyi bir şey olmadığı anlaşılıyordu. Sonra eve gelenler ve uzun günler, aylar süren sessizlik oldu. Arada evin hanımını görüyordum. Odalara giriyor ve sonra tekrar çıkıyordu.  Aylar sonra salonun kapısından içeri adam girdi. Öylesine mutlu oldum ki ayaklarım olsaydı, koşacaktım ve kollarım olsaydı, boynuna sarsılacaktım.

Dudaklarım olsaydı, ellerinden, yanaklarından öpecektim. Ama o yavaş yavaş yürüyordu. Tutunarak ancak bana oturdu. Sonra eli ile beni sevmeye başladı. Televizyona bakarken hemen uyuya kaldı. Uzun bir zaman da böyle gelip geçti. Sonra o da bir daha gelmedi. İlk defa evin hanımı bir akşamüstü salona girdi ve üzerime gelip oturdu. Sonra, sonra eliyle sırtımı sıvazladı. Bana bir şeyler demek istiyordu. Ama kelimeler boğazına düğümleniyordu. Yıllarca o da üzerimde oturdu. Artık her gün beni özenle temizliyor, sanki bir emanet gibi beni koruyup kolluyordu.”
Hikâyenin sonunu merak ediyordum.

Burada çöp kenarında durduğuna göre sonu biliyordum ama bu sonu kim gerçekleştirdi onu merak ediyordum ki çekçek arabası ile bir çöp toplayıcı geldi.

Genç bir adamdı.

Bir bana baktı, bir koltuğa. Sahibi olmadığını anlayınca hemen üzerine oturdu.

Sağlam olduğunu test edince, özenle arabasının bir kenarına yerleştirdi ve uzaklaşarak gitti.