Gerek fiziksel gerek duygusal bakımdan tek başına olma haline yalnızlık denir...

"Yalnızlık sadece Allah'a mahsustur" denilse de, sosyal bir varlık olan insanın kendi tercihlerinin ya da yaşadığı çevrenin etkisiyle zaman zaman yalnızlık duygusunu tattığı da bir gerçektir...
...
Yalnız kalmak kapalı veya açık bir alanda etrafta sizden başka kimsenin olmaması durumunu ifade ederken, yalnız olmak etrafınızdaki insanlara rağmen kendinizi tek başınaymış gibi hissetmenizdir...

Yalnız olmak maruz kalınan bir dışlanmışlığı, yalnız kalmak ise kişinin kendi seçimi sonucunda yaşadığı bir inziva halini ifade eder.
...
İnsanlar bazen toplumun ve diğer insanların kötülüklerinden kaçmak, kendilerine zaman ayırmak, rahat çalışmak, dinlenmek, zihinsel olarak arınmak veya kendi ayakları üzerinde durmak için yalnız kalmak isteyebilirler. Böylesi durumlarda bir dışlanmışlık hali değil, kişisel tercih söz konusudur. Öte yandan bir de düşünce, tavır, inanç, milliyet, siyasi görüş ve sair sebeplerle dışlanmaktan kaynaklanan bir yalnızlık hali vardır ki, bu halin muhatapları kalabalıklar içinde bile olsalar yapayalnızdırlar...

Dışlanmışlık yüzünden maruz kalınan yalnızlıklar acı verse de, yüce değerler uğruna sergilenen onurlu duruşların getirdiği yalnızlıklar şereflidir ve muhataplarına huzur verir. Bu nedenle, dışlanmanın ve yalnız bırakılmanın kimin elinden ve hangi sebeple olduğu oldukça önem arzeder. Unutulmasın ki "Körler ülkesinde görmek, suçtur"...

Sosyal bir varlık olan insan, mutlak surette başkalarına muhtaçtır. Bir an düşünelim; dünyanın bütün nimetleri önümüze serilmiş, köşklerimiz, uçaklarımız, gemilerimiz, bağlarımız, bahçelerimiz, hülasa herşeyimiz var, fakat dünyada tek başımızayız. Tabiri caizse yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Fakat eksik olan birşey var; derdimizi ya da sevincimizi paylaşacak, beraber vakit geçirecek ne bir dostumuz, ne bir arkadaşımız ne de akrabalarımız var. İnanın böylesi bir durumda aklımızı yitirir, yok olup gideriz. Zira insan fıtratı paylaşmak üzerine inşa edilmiştir. Bu nedenle, kral bile olsak kendi başımıza bir hiçiz...

İnsan asla 'başka hiçbir kimseye ihtiyacım yok, ben bana yeterim' deyip kibirlenmemeli, başkalarını küçümsememeli ve dışlamamalı. Zira insan yeri gelir en sevmediği, en nefret ettiği ve hatta düşman olduğu insana bile muhtaç olur. Asla bir araya gelmem diyenler, bir bakmışsınız aynı hastane odasında yanyana yatmaktalar...

Zengin ve varlıklı birinin vakti zamanında aşağıladığı bir fakirden alınan organla hayata tutunduğuna; eşcinsellerden nefret eden homofobik bir hastanın eşcinsel bir doktor tarafından kurtarıldığına; kaza yapmış bir hakimin yardımına ilk koşanın yıllar önce aynı hakim tarafından hapse atılan mahkum olduğuna ve daha bir sürü olmaz denilenin olduğuna şahit olursunuz...

O halde, Allah'ım beni kimseye muhtaç eyleme demek çok da doğru bir dua değildir. Bir gün Hz. Ali "Beni kimseye muhtaç eyleme" diye dua eden birini işitince, ona "İnsan insana muhtaçtır, beni kimseye yük eyleme diye dua et" nasihatinde bulunmuştur...

Ben de bu duaya bir ilavede bulunarak, "Ya Rab! Ben aciz bir kulum, elbette ki kendime yetemem, beni illaki başkalarına muhtaç edeceksen, hiç olmazsa merde muhtaç et, namerde değil" diyorum...

Bütün bu anlattıklarımdan sonra şimdi sizlere can alıcı bir soru sormak istiyorum;

Asıl yalnızlık nedir?

Bu sorunun cevabı olarak "anne-babasını kaybedenlerin, hiç arkadaş ya da dostları olmayanların, tek başına yaşayanların, sevdikleri tarafından terkedilenlerin çektiği yalnızlık" diyenleriniz olacaktır.

Fakat ve yazık ki doğru cevap bunların hiçbirisi değil...

Asıl yalnızlık, sana senden daha yakın olanı, sana herşeyi vereni ve gene sana ait herşeyi geri alacak olanı, herkesten ve herşeyden önce var olanı; kısacası Allah'ı ve O'nun bizimle olduğunu unutmaktır...

İşte bu yalnızlık, dünyadaki diğer bütün yalnızlıklardan daha acı ve daha talihsiz olandır...

Konu ile ilgili olarak Yüce Kitabımız Kuran-ı Kerimde şöyle buyurulmaktadır:

“Allah’ı unutan, bu yüzden Allah’ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar gerçekten yoldan çıkmış kimselerdir.” (Haşr 59/19)

Allah hiçbir kimseyi Yaratıcısını unutup yapayalnız kalan bahtsızlardan eylemesin...

Son söz Amerikalı yazar ve şair Charles Bukowski'den gelsin;

Yalnız olmak yanlış bir kalpte olmaktan iyidir...