5 Temmuz 1993 tarihinde 100'e yakın PKK mensubu, Kemaliye 'nin Başbağlar Köyü'nde sivilleri kurşuna dizip evleri ateşe verdi. 31 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Katliamı PKK üstlendi ve Öcalan Davası 'nda PKK'nın eylemlerine örnek olarak gösterildi.

PKK lideri Abdullah Öcalan olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı PKK'nın düzenlediğini kabul etti.

Bu katliam dışında binlerce masum insanın, kadınların, silahsız askerlerin şehit edilmesinin suçlusu bu eli kanlı örgüt ve bizzat başındaki apodur. Bilinmesi gereken büyük devletler kendilerine karşı işlenen suçları asla affetmezler.

Türk Milletide asla affetmemiş ve gününü beklemiştir.

            Suriye’den kovulan ve Lazarus Mavros adına düzenlenmiş Kıbrıs Cumhuriyeti sahte pasaportunu taşıyan Abdullah Öcalan, 2 Şubat 1999'da saat 11.33'te Yunan Ulusal İstihbarat Teşkilatı (EYP) mensubu Savvas Kalenteridis ile birlikte Kenya'nın başkenti Nairobi'ye gelmiş ve Yunanistan Büyükelçiliğine ait binaya yerleşmişti.

Dönemim EYP başkanı ve üst düzey Yunan devlet yetkilileri Kalenteridis'ten Öcalan'ı derhal büyükelçilikten çıkarması istemesine rağmen, Kalenteridis kendine verilen talimatlara uymamış ve Öcalan'ı büyükelçilikte tutmaya devam etmişti.

Öcalan'ın büyükelçilikte kaldığını öğrenen Kenya hükûmeti 15 Şubat'ta Öcalan'ın derhal sınır dışı edilmesini talep etmiş ve Öcalan da Hollanda'ya gitmek koşuluyla binayı terk etmeyi kabul etmişti.

Kenyalı yetkililerin gözetiminde büyükelçilikten ayrılan Öcalan, Nairobi Havalimanı'na götürülmüştü; Kalenteridis de gelmek istemiş fakat buna Kenyalılar izin vermemişti.

Öcalan'ın Kenya'da olduğu bilgisine sahip olan Türk güvenlik güçleri bir operasyon hazırlamıştı. 

Cavit Çağlar 'a ait TC-CAG kuyruk numaralı Falcon 900 B tipi uçağı ile, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Engin Alan 'ın komuta ettiği operasyon timi Kenya'ya gönderilmişti.

Havalimanına varan Öcalan; bu Özel Kuvvetler timi tarafından derdest edilerek yakalanmış ve Türkiye'ye getirilmişti.

Öcalan 16 Şubat 1999'da saat sabah 3.00'da Türkiye'ye getirilmiş ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit yaptığı açıklamada "Dünyanın neresinde olursa olsun devletimizin onu ele geçireceğini söylemiştik. Bu devlet sözünü yerine getirdi, şehit analarına verilen sözü yerine getirdi." ifadelerini kullanmıştı.

Bu alçak örgütün elebaşı Apo ve ikinci adamı Şemdin Sakık Türk Adaletinin karşısına çıkartıldı. Adil bir yargılama sonucunda ki, bu yargılamanın adaletine tüm dünya şahittir, bu çocuk katiline idam cezası verildi.

O dönemde Devlet Bahçeli ikna edilerek idam cezası uygulanmadı.

Yıllar içerisinde bu katili Türkiye’ye getiren Engin Alan ve Arkadaşları Ergenekon kumpası ile hapse atıldı.

Bu komutanların yargılanmasında Şemdin Sakık gizli tanık oldu. Apoyu ceza evinde sorgulayan, yarattığı insanlık dışı terör ile mücadele eden askerler çeşitli kumpaslar ile ordudan uzaklaştırıldı ve yargılandılar.

Dünyanın neresinde olursa olsun getirilen” bu alçak hain bugün tutuklu yani öyle biliyoruz, onunla Türk Milleti adına mücadele eden herkes Türk olmanın nasibini aldı.

Son zamanlarda bu katili çıkartmak için bir sürü oyun oynanıyor maalesef.

Başbağlar, Bingöl, Eruh saldırıları gibi yüzlerce vahşi eylemde bu aşağılık örgüt tarafından şehit edilen binlerce vatan evladı unutuldu.

Diyarbakır’da Sur’da 700'e yakın şehidimizde ve gözü yaşlı bir daha babalarını hiç göremeyecek çocukların göz yaşları da unutuldu.

Şehit anaları babaları, birçok uzvunu bu memlekete helal etmiş gazilerimiz de unutuldu. Bu unutkanlığın elbette bir gün hesabı sorulur. Unutulmayan tek şey hainlik ve isyandır.

Er geç bunu yapanlar mutlaka hesabını verir.

İşte Türk olmak işte böyle bir şeydir, Unutulursunuz ama asla unutmazsınız.