Bir kitapçı dükanında oturanlar.Kitapçı,vergi mükellefi olmuş,ikinci el kitap alıp-satıyor,emeklilikten sonra ek gelir olsun istemiş...

Yanındaki, taburede oturan da emekli öğretmen akadaşı; derneklerde,fabrikada ,ne yaptığı pek belli değil,ek geliri olup olmadıgi, da belli değil.

Diğer uzun bıyıklı sağlık sorunları yaşayan ,tarihi bir kişilik adeta,bir çok önemli olay yaşamış, önemli kişi ve gruplarda da yer almış,anlatmaya başladı mı, belgesel video gibi dinliyorlardı,


Etrafındakiler...Ama o,  " - geçti bizden artık, ne desek nafile,herkes bildiğini okuyor..." deyip, kısa kesmek istiyordu, her anlatışta ....Halbuki bir saat sonra,  bekledikleri iki arkadaşları daha gelince,   bir görüşmeye gidip," aman bu yıl da oyuna gelmeyelim !!!,sessiz kamayalım !!! ,emeklilik maaşlarımız asgari ücrete benzemesin, !!!artık,yüzde 20'nin altı kabullenilemez !!!." çıkışı yapacaklardı.

Tam bu sırada aslında beklemedikleri,ancak tanıdıkları,  emekli eski muhtar kapıdan içeri gidi.Demirel dönemlerinin,ve Demirel hayranı ve Demirel ile oturup kaltıkları anılarını. anlatan, kısa boylu, tombulca biriydi.

Gülerek espriyle; "--sormayın başıma geleni,  bankaya maaşımı almaya gittim.Kasadaki memur ,buyur gel, dilenci!!!, gel !!!,maaşım dediğin paranı verelim, demezmi !!! Bu maaş miktarlariyla,piyasa fiyatlarıyla dilenci durumuna da düştük.Yüzüme "dilenci gel dediler..." oturanları güldürmeye ,ortama neşe katmaya çalıştı..
    DERTLİ VE NEŞELİ GRUP.!!!


Guruba katılma sıram benim de gelmişti,  koşa ,koşa olmasa da ; aceleyle   kapıdan  içeri  girip,  iki dakika bu manzarayı seyretim...

Sonra: içimden geçenleri , gördüklerimi ve düşüncelerimi kısaca anlatayım istedim."Müsadeniz varsa ben de kısaca gördüklerimi,yüreğimi yakan acı feryatları anlatıvereceğim ..."  dedim. " Uzun olmasın haaa !!! sıkılıyoruz zaten " dediler .. .Ben de; "tamam, deyip, bahse girdim.

"... Buraya gelirken, bir parkın yanından geçtim, geniş ,büyük verimli bir vadi parktı. Etrafı da yüksek tel örgülerle çevrilmişti..Zaten vadi ,tabi sınırlarla çevrili, idi... Uçurumlar,hendekler yalçın kayalar, vb...Tel örgülerin içinde, binlece, milyonlaca da koyun vardı.Kuzu dense de olurdu,  hepsi ,küçük ve cılız...

Kıvrım kıvrım boynuzları olduğundan, koyun oldukları kesindi ...Ama kuzusu koyunu çok zayıftılar,  neredeyse bir deri bir kemiktiler...

Yanlarındaki  yoldan geçerken, hepsi de dönüp bana baktılar...Sonra da hep bir ağızdan ;"Açız,  perişan olduk.Bizde artık sütte yok !!! Et' te, yok  yok,  yoķkk !!!!" diyor,meleşip bağırdılaŕ..

Bağırışıp durdular..Dönüp baktım, park denilen yerin zeminin de ne ot, ne çöp ,ne su, ne ıslaklık vardı. --" Dedim ne oldu ,burası "verimli vadi "de bir park değil mi? " Koyunlar; ağlaştılar ,sızlaştılar..."--Evet öyleydi , "vadi"ydi ,verimliydi, ama filler.. filler filler..

Aramızda parkta filler de var.. Aynı parktayız,onlar da aynı otu,yeşili yiyorlar ,Girişimizin ilk altı(6) Ayinda hepsini yiyip bitiriverdiler.Bizi de parkın bi kenarına sürdüler... Şimdi onların yanina yaklaşamiyoruz. Yanlarina yaklaşsak huysuzlanıp, tepişiyorlar, "beş, onumuz", birden eziliyor,Vallahi !!! derdimizi anlatacak yetkili bulamiyoruz.

Bir de işin en kötüsü dışkılarını da bizim alana, üstümüze, nereye denk gelirse bırakıyorlar.Fil bunlar, yavrularına bile gücümüz yetmiyor !!! Birde yetkililer iki cins de "Otcul" bir birinizi ısıracak değilsiniz ya!.." dediler..

EŞİT BİR ŞEKİLDE , KARDEŞCE,  OTLAYIN,  NANKÖRLÜK ETMEYİN, BU YÉŞİL VADİYE" dediler ...Koyunlarin hali bu idi.Vallahi Abiler... içim yandi, yalanım yok..Uzaktan filleri de gördüm.sırtları dönüktü.Tabi onlarla konuşmamız olmadı. Gelirken ben de biraz düşündüm ; Yetkililer haklı gibiydi

.İKİ GRUP DA OTCULDU. Muhtar hemen atıldı...  

Sen ne diyosun ya!!! ne eşiti ya !!!!.."--.Şimdi ben bankadaki zavallılığımı hissediyorum." " Ben o koyunlardan biriyim ya !!!!!..Hikayenin bu noktaya varmasından mahcup oldum.Muhtar ,esprili adam güleceği yerde mahzunlaşmıştı.

Diğer dinleyenlere baktım.başlarını yere eğmiş lerdi. Senin niyetin bizi güldürmek değil , evet anladik dedi , en yaşlı  eski sporcu olan. Sivil toplum kuruluşlarinda koşturan.

ĤİÇ KOYUNLARLA FILLER EŞIT OLURLAR MU GARDAŞ ??? KIMSE KABUL ETMEZ. diye inlemişti...

Kitapcı kısık bir sesle ; " --yanlış ama kabulleniyoruz..." diye mırildandı.


       Topluca ziyatete gidildi.Yalnız muhtar katılmadı.Dinleyen kişiye"-- emekli maaşları önceki sene gibi düşük olmaşın % 20 nin altında kabullenilemez Pazardaki, marketteki, kırtasiyedeki fiyalar şimdiden fırladı.Lokantalara zaten giremiyoruz. Memura artış neyse bize de o yapilsın.!!!


Hikayemden zevk almadıklarını anlamıştım. Çünkü ortada ciddi bir dert,sorun var,herkes kendi üslubuna göre,havasına göre anlatıyordu.

Gerçek hayatta,koyun fil degildi. Olanlar yaşananlar...

ULUSLARARASI BÜYÜK SERMAYE ULKE EKONOMISINE ÇÖKMÜŞ VE YAĞMALAMİSTI,  BİR SİSTEM KURMUŞTU,VAHŞİ KAPİTALİZM. BURADAKI ULUSLARARASI ŞIRKETLER FILLERIN DE BÜYÜĞÜYDÜ.

Ülkenin filleri de koyunları da "Serbest Piyasa" adıyla sistemi kabullenmiş , benimsemişlerdi...

Ülkenin ciddi bir ekonomik reforma ihtiyacı vardı.

Bu ekonomi Biliminin meselesiydi. Üniversitelerdeki aklı yatan BİLİM İNSANLARI'nin yatmayip uyumayip, yapmalari gereken bir işti...

Bir reform paketi haźirlayip ülke yöneticilerine sunmaları lazimdı ..

Biran önce: SIFIR ENFLASYONLU,ÜRETIME DAYALI  " BİR MİLLİ  EKONOMİ REFORMU " ,yapılmalıydı... Gerçekleşmesi çok az ihtimal , ama, yine de yazıyorum....

Hiç aklımıza gelmemişti,  demesinler,diye....