İstanbul’da meydana gelen ancak Ankara dahil tüm ülkede büyük korku ve endişeye sebep olan deprem son dönemlerde siyaset ile yatıp siyaset ile kalkan vatandaşlarımızın dikkatini yeniden depreme çevirdi.
Depremde herhangi bir can kaybının meydana gelmemesi en azından moralimizin bir miktar düzgün kalmasına vesile oldu.
Can ve mal kaybının olmadığı depremlerin sona ermesinden saniyeler sonra Edirne’den Kars’a tüm vatandaşlarımız depremin meydana geldiği bölgelerdeki yakınlarının durumlarını öğrenebilmek adına ceplerinde ama daha çok ellerinde bulunan telefonlara sarılırlar.
Teknolojinin bu kadar ileriye gittiği bir dönemde GSM operatörlerinin deprem sırasında iyi bir sınav verememesi her seferinde GSM operatörlerinin işlerini ne kadar yapıp yapamadıklarına çevriliyor.
Türkiye’de var olan ve 86 milyonun haberleşmesini sağlayan GSM operatörlerini artık hepimiz ezberlemiş durumdayız.
Söz konusu GSM operatörlerinin artık hayatımıza bir daha çıkmamak üzere girmesi ile bambaşka bir dünyaya “merhaba” demiş durumdayız.
Türkiye’de hemen her sektörde birbiri ardına gelen insafsız fiyat artışlarından GSM hizmetlerinin de etkilenmemesi de zaten mümkün değil.
Bundan çok değil 2 yıl önce gazetede kullandığımız internet için 79 lira aylık ücret ödüyorduk.
Bugün ödediğimiz rakam en az 500 lira
İnternet bedelinin 2 yıl içerisinde 79 liradan 500 liraya neden çıktığını soran da yok “-Yahu Allah’tan korkun hiç bu kadar fazla fiyat artışı olur mu?” diye işin peşine düşen de yok.
Fiyatlandırma ile ilgili bu olumsuzlukları geçtik.
Başta deprem olmak üzere hayatımızı etkileyen herhangi bir olumsuzluk sonrası hepimiz mecburen en yakınımızdakilerin durumunu sormak yada içerisinde bulunduğumuz zorlukları anlatabilmek adına telefonlara sarılıyoruz.
Ancak karşı tarafa ulaşabilene aşk olsun.
O an itibarı ile ne kadar GSM operatörü varsa tamamı çevrimdışı.
17 Ağustos 1999 da hayatı bize zehir eden ve şu ana kadar devam eden depremlerin hemen sonrasında GSM operatörleri sınıfta kalıyor.
Haftanın yedi günü 24 saat hiç durmadan reklam yapan GSM şirketleri maalesef tam lazım olacakları zamanlarda araziye uyuyorlar.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi GSM operatörleri konusunda vatandaş sahipsiz.
Yarın çıkıp söz konusu GSM operatörlerinin birisini yada tamamını mahkemeye versek verirken de “-Sizin kazandığınız paralar ile günün teknolojisine uygun gerekli ve yeterli altyapı hizmetlerini hayata geçirmediği için biz çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz” desek inanıyoruz ki ya mahkeme yıllar sürecek yada mahkemenin sonucunda suçlu yine vatandaş olacak.
Bizim ülkemizde insana verilen değeri anlayabilmek adına GSM operatörlerinin deprem sırasındaki faaliyetlerine bakmanız yeterli.
Deprem sırasında kimse muhatabına ulaşamıyor.
İş biraz sakinleştikten sonra GSM opertörleri “hatırınız kalmasın” diye karınca yazısı harfler ile yazılmış özür beyan ediyorlar.
Sonra bir dahaki depreme kadar herkes olup biteni unutuyor.
Ve GSM operatörleri bu toz duman arasında hepimizin ihtiyacı olan altyapı hizmetlerine gerekli yatırımı yapmadıkları için servetlerine servet katmaya devam ediyorlar.
İnsan hayatı mı…
Haberleşme mi..
Ara ki bulasın…