Son yıllarda siyasi parti liderleri adettendir, her seçim dönemi yaklaştığında vatandaşa yapacaklarından ziyade karşısındaki rakibini karalamak, adeta yerin dibine batırmak için meydanlara inerler.

                Aslında olması gereken ise seçim meydanları milletle hesaplaşma, millete hesap verme yüzleşme ve helâlleşme yerleri olmalıdır.

                Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne Lâyık gördüğü, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz araştırmacı, yazar ve düşünür merhum Alev Alatlı bir salon konuşmasında(ki o salonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da vardı) Helalleşme konusunda bakın ne diyor:

Aslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır. Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz. Suriçi ile Kobani’nin arasına çizgi çekmek 1. Dünya Savaşı galiplerinin yasal hakkıdır belki. Ama helal değildir. Keza iflas eden kardeşinizin haraç meraç satışa çıkarılan evini satın almanız yasal hakkınız olabilir ama helal değildir. İmar ruhsatı olan bir müteahhit şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir. Yeni ve çok daha ucuz bir enerji türünün pazara girmesini önlemek üzere üretim haklarını satın alan ve dümen altı eden bir petrol şirketi yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir. Keza raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir. Ve son olarak bir kalem darbesiyle atar ergenleri, lümpenergenleri sokağa döken yazar; alevler afakı sardığında suç mahallinde değilse, olayları evinden seyrettiğini ispat edebiliyorsa yasal olarak suçsuzdur. Ama helal değildir yaptığı.”

                Merhum Alev Alatlı’nın yukarıda “Helalleşme” konusunda yaptığı konuşmaların birçoğu Erdoğan ve hükümeti tarafından resmen çiğnenmiştir.

                “Beşli Çete” diye adlandırılan müteahhitleretanınan imtiyazlar konusunda milletle helâlleşilmişmidir,

                 Kadıköy’de henüz sandıklar açılmadan, oy sayımı yapılmadan “Atı alan Üsküdar’ı geçti kardeşim” sözüyle Kadıköy seçmeniyle helâlleşip, yüzleşme,

                Birleşik Arap Emirlikleriyle yapılan 18 Milyar Dolarlık “Enerji ve Doğal Kaynaklar” ihalesi belki yasal ölçüler içerisinde yapılmıştır amaüzerinden 100 yıl geçmiş “Kapitülasyon”  gerçeğiyle milleti tekrar karşı karşıya getirirken milletle hesaplaşıp, helâlleşilmişmidir?

                “Nas var nas sana-bana ne” oluyor diyerek Türkiye’yi 2 yılda dünyanın en büyük enflasyonuyla tanıştırırken milletle hesaplaşılmışmıdır,

                Dolar milyarderlerine “Kur Korumalı Mevduat faizi” uygularken, kanını emdiğiniz Türk milletinden helâllik aldınız mı?

                Çözüm sürecini uygularken, adaleti FETÖ’cülere teslim ederken belki yasal kılıflar uydurdunuz ancak yaptıklarınızı vicdanınıza sorup, milletle helâlleştiniz mi?

               

                Eski Başbakanlarımızdan ve Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel’den şu veciz sözü birçok kez duymuşuzdur: “Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu, Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!”

                Bugün Hazreti Ömer’in “İlahi Adalet” timsali bu sözünü yadsıyacak, kabul etmeyecek hiçbir seçilmişe rastlayamazsınız. Rastlayamazsınız diyorum; eğero seçilmiş, bu sözün seçilmiş olanın omuzlarına nekadar ağır yük yüklediğinin idrakine varırsa.

                Peki, 22 yıldır ülkenin başında seçilerek ayakta duran Recep Tayyip Erdoğan’ın şu sözlerinde “Hz. Ömer adaleti’nin” bir kırıntısına rastlayabilir misini?  "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı"

                Seçim kazanmak maksadıyla imar affı getirdiğiniz binalar,6 Şubat depremiyle yerle bir olmuş, altında kalan ölüler ve diriler orta yerde duruyorken, helâllik istenip vicdan azabı çekileceğine, halkın karşısına geçip hâlâ oy için böyle sözlerle oy avcılığına çıkmak büyük cesaret doğrusu.