Bugün DİSK, TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ sendikaları ortak bir bildiriye imza attılar. Yaşadığımız bu krizin, önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizlerden daha kötü olduğunu deklare ettiler. “Son yıllarda giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal sorunlarımızın da temel nedenini oluşturmaktadır.

Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur.” Bu geç kalınmış, iş işten geçtikten sonra yapılan bir açıklamadır.

Sormak gerekir. “Beyler genel seçimler olduğunda aklınız neredeydi?”diye. DİSK haricindeki diğer sendikalar, özellikle HAK-İŞ yetkilileri seçim zamanda şuan yakındıkları iktidarla kol kola gezerken o kadar mı dar görüşlüydüler de bugünkü yaşanacakları göremediler. Sonra bu kriz yeni başlamadı ki. Kriz ta 2017 yılında baş göstermişti. Yani kriz, geleceğini ve canımızı yakacağının sinyalini 7 yıl önce vermişti.

Bununla ilgili olarak sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum. 2023 seçimlerinin yapılacağı dönemde yazdığım köşe yazılarımdan alıntılar sunacağım. Birinci alıntı.( 21 Mayıs 2023 tarihinde Hedef ve Kocaeli Bakış gazetelerinde yayınlanan NEREDEN NEREYE.. Başlıklı yazımdan alıntı) “Son 20 yıldır ülke AKP tarafından yönetilmektedir. AKP 2002 de iktidara geldi ama 2000-2004 yılları arasında Merkez Bankası tarafından enflasyon oranı açıklanmamıştır.

2005 yılından itibaren enflasyon rakamları yeniden açıklanmaya başlandı. 2005-2016 yılları arasında en düşük yüzde 6,16 (2012) ile en yüksek yüzde 10,45 (2016) arasında değişen yıllık enflasyonlarla yaşadık. 2017 den sonra enflasyon tırmanışa geçti. 2017 de %11,91-2018 de %20,30, 2019 da %11,84, 2020 de %14,60 oldu. 2021’de yüzde 36,08 olan enflasyon TÜİK verilerine göre (Temmuz 2022) de yüzde 79,60 olarak Türkiye’nin tanıştığı (şimdilik) en büyük dördüncü enflasyon oldu.”

TÜİK’E göre 2022 yılı yüzde 64,27 enflasyonla bitti ama bunun doğru olmadığını söyleyen Enflasyon Araştırma Grubu ENAG da yıllık enflasyonu yüzde 137,55 olarak açıklandı. Birde vatandaşın günlük yaşadığı yüzde 300’e varan enflasyon var.” İkinci alıntı ise,( 24 Mayıs 2023 tarihinde Hedef ve Kocaeli Bakış gazetelerinde yayınlanan KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ. Başlıklı yazımdan alıntı) “Emin olduğum bir şey var ki oda; Ülkemizde oylarını bilinçsizce kullanan seçmenlerin sayılarının çok olmasıdır.

Beni bu düşünceye iten sebeplerin birincisi; Türkiye genelinde 6 yaş üzerindeki nüfusun % 7,7'si okuma yazma bilmemekte, % 6,6'sının ise okuryazar durumu bilinmemektedir. Yani seçmenlerimizin en az yüzde ondan fazlası okuma yazma bilmiyor. Yüzde 22,5’u ilkokul mezunu, yüzde 25'i İlköğretim, ortaokul, lise veya dengi okul mezunu olurken, Yükseköğretim mezunlarının oranı ise yüzde 17,6 da kalmıştır.

Seçmenlerin bilinçli oy kullanmaları ile eğitim düzeyleri arasında doğru bir orantı bulunmaktadır. 28 Mayıs Pazar günü yapılacak olan seçimde iki adaydan birini tercih edeceğiz. Adaylardan biri 21 yıldır ülkeyi yöneten ve bizlere aynı köprüden bir daha geçmemizi isteyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, diğer aday ise köprüden önce son çıkışa girilmesini ve o köprüden bir daha geçilmemesini isteyen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ’dur.

Köprü geçildiğinde; 21 yıldır ülkeyi teslim aldığı ekonomik noktanın gerisine götüren, halkı ekonomik kriz içerisinde inim inim inleten. Sadece partili olanlara hayat hakkı tanıyan. Zengini daha zengin, çalışanı, emekliyi ise daha fakir yapan, Devlet kurumlarını siyasileştiren, tabelalarından T.C yi kaldıran ve denetimlerden uzak tutan.

Din, bayrak ve vatan gibi herkesin değer verdiği mukaddeslerimizi siyasete alet eden. Hak, hukuk ve adaleti dikkate almayan, Muhalefetine ayrımsız vatan haini ve terörist diyen. Milliyetçiliği ayaklar altına alan, Kadınları, erkeğin malı ve ikinci sınıf vatandaş gibi gören. Ülkenin değerli insanlarını domuz bağı ve işkencelerle öldürenlerle iş birliği yapan, TL’ yi en değersiz paralar durumuna düşüren ve her şeyi tek bir kişinin vereceği karara bağlayan Türk tipi Cumhurbaşkanlık sisteminin devam etmesini kabullenmek demektir.

Asıl önemli olan Yüce Türk Milleti 2023 seçiminde Türk usulü Cumhurbaşkanlığı sistemine evet deyip, tek adamlığının kalıcılığına mı oy verecek, Yoksa hayır deyip güçlendirilmiş parlamenter sisteme oy vererek çoğulcu demokrasiden yana mı olacak.” ​

Artık seçimler bitti ve çoğunluk Türk tipi Cumhurbaşkanlık sisteminin devam etmesini kabul etti ve doğuracağı olumsuz sonuçları peşinen kabullendiler. Bu sonucun oluşmasında en büyük payda şimdi öldük, bittik, mahvolduk diyen emeklilerindir. Bu kesim, Yerel seçimlerde muhalefete oy verdiler diye, her şeyi muhalefetten bekliyorlar.

Kimse kusura bakmasınlar. Muhalefete de boşuna yüklenmesinler. Muhalefeti genel seçimlerde desteklemeyip, akla hayale gelmeyecek asılsız suçlamalarda bulunanlara destek vererek tekrar iktidara taşırsanız olacağı budur.

Erken seçim kararını verecek tek kişi de Sayın Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı da diyor ki “Bize yetki verdiniz. Biraz daha sabredin, 2028 yılına kadar biz işbaşında olacağız. Erken seçim yoktur.”

Doğru söze ne denir ki. En geç 7 Mayıs 2028 de yapılacak seçimlere kadar sabredeceğiz. Seçimler geldiğinde de şöyle “ŞAPKAMIZI ÖNÜMÜZE KOYUP” bu sefer bir defa değil, iki defa değil, hatta daha fazla düşünmemiz gerekecek.