Son zamanlarda gündemi en çok meşgul eden konulardan birisidir dolandırıcılık. Geçmişine baktığınızda ta Osmanlı ve belki daha öncelerinde de dayandığını görebiliriz. Kısa yoldan para kazanma gözümüzü öyle kör etmiş ki dün gördüğümüz kötü örneğe bile aldırış etmeden yenisine kapılıyoruz.
İnsanlar yasal olan yollardan kolay para kazanamadıkları için zaman zaman yasal olmayan çeşitli teşekküllere ya da kişilere yakalarını kaptırırlar. Önce tatlı gelsin diye ağızlara bir miktar bal çalarlar sonrasında gelsin sirkeler. Alıştırılınca kimse bir yere kaçamaz.
Kaçma şansı da kalmaz. Hani bir atasözü vardır ya; “Alışmış, kudurmuştan beterdir.” diye… Tam da o misal! Azla yetinmesini bilmeyenler, bir anda çoğa tenezzül edip, sonra da kafayı duvara toslarlar. Hâlbuki devletin resmi izinleriyle kurulmuş bankalar, şirketler ve yatırım araçları var. Kazanmak istiyorsan git oralarda yasal yollardan kazan.
Yok, efendim olur mu?
Bak tosuncuk bire beş veriyor. Gider oradan kazanırım. Sonra da bir bakmışsın ortada tosuncuk mosuncuk yok. Ver elini Uruguay ya da Tiran. Sen de elinde işe yaramaz kâğıt parçacıklarıyla adliye kapılarında dövün dur. Olmadı, intihar et vs. Hal böyle olunca bir bakayım bu dolandırıcılık olayları ne zaman, nerede ve nasıl olmuş?
Şöyle Google defterini karıştırırken karşıma ilginç hikâyeler çıktı ve bunlardan bazılarını anlatarak belki bundan sonra olacaklara engel olurum diye düşündüm.
Şimdi gelin hep birlikte inceleyelim:
1)Eyüplü Halit: Türk tarihinin ün yapmış ilk dolandırıcısıymış. İstanbul’un işgali sırasında kargaşadan yararlanarak kendi polis karakolunu kuruyor ve Rumları çağırtarak ispiyoncuymuşsun vs yalanlarla rüşvet almaya başlıyor. Hatta hapisteyken bile İtalyan Mussolini’ yi bile mektupla dolandırdığı anlatılıyor.
2)Sülün Osman: İstanbul’ a Anadolu’dan gelen tüccarlara Galata Kulesi’ni, Beyazıt Meydanı’nı satıyor. Hatta sokakta dolaşan vatandaşlardan şehrin meydanlarında bulunan saat kulesine baktığını söyleyerek saate bakma parası alıyor.
3) Güney Zobu (Raki): 1980’li yıllarda genellikle yasadışı işler yapanları dolandırıyor. Onlara sahte dolar vs satıyor.
4) Banker Bako: Papatyalı Banker olarak anılıyor. 1980’li yıllarda bankalardan kredi çekerek evraklara papatya resmi çizerek adeta devletle dalga geçiyor. Birçok insanı da dolandırıyor.
5) Ayşe Benli: Kumar çeteleriyle işbirliği içine giriyor. Las Vegas’ta bir casinoya iki milyon dolarlık kazık atıyor ve bununla ABD karışıyor. FBI bile bunun sırrını çözemiyor.
6) Banker Kastelli: O dönemde yıllık banka faizleri yüzde otuz iken o vatandaşa aylık yüzde on iki faiz vereceğim diye milletin parasını topluyor. Sonra sırra kadem basarak yurt dışına kaçıyor.
7) Selçuk Parsadan: 1995 yılında dönemin başbakanı Tansu Çiller zamanında Emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un adını kullanarak o zamanın parası beş buçuk milyar dolandırmış. Titan zinciri ile binlerce insan dolandırılmış.
9) Zeynel isimli bir dolandırıcı otuz bin kişiden otuz yedi milyon lira dolandırmış.
10) Almanya’da bir dolandırıcı üç yüz bin kişiyi-vatandaşımızı dolandırmış.
11) Jet Fadıl isimli dolandırıcı: Konut, devre mülk, araba gibi vaatlerle birçok insanı dolandırmış.
12) Yine Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız Yimpaş, Kombassan vb başka birçok şirket tarafından dolandırılmış.
13) Yakın zamanda Mehmet Aydın Çiftlikbank isimli bir şirket kurarak adeta vatandaşa koyun/mal muamelesi yaparak ve dalga geçerek yetmiş yedi bin kişiyi dolandırarak Uruguay’a kaçmış.
14) Faruk Fatih Özer Thodex isimli bir kripto para şirketi kurarak ve asrın yolsuzluğu denebilecek bir boyutta iki milyar doları toplayarak Tiran’a uçmuş.
15) Vebitcoin diye bir şirketin de benzer durumlarının olduğu anlatılmaktadır. 16)GoldExCoin diye başka bir şirketin de ne yazık ki aynı şekilde olduğu anlatılıyor.
Biraz daha araştırsam neler çıkar neler. Hele o telefon dolandırıcılarını vs de saymıyorum.
Yani bu kadar olaya rağmen, bu kadar örneğe rağmen, hatta daha çok yakın bir zamanda gerçekleşmiş olaya rağmen insanlarımız hala bu türden dolandırıcılara eğilim gösteriyorlarsa pes demekten başka bir şey gelmiyor aklıma.
Değerli vatandaşlarımız yasal yollardan para kazanmak varken neden kendinizi dolandırıcıların kucağına atarsınız? Para kazanmanın en iyi yolu emek sarf ederek kazanılan paradır.
Yasal yollardan elde edilen gelirlerdir. Yoksa kısa yoldan, hiç emek sarf etmeden para kazanayım derseniz sonunuz yukarıdaki örnekler gibi olur.
Ben buna da inanıyorum ki yarın bir başka dolandırıcı çıksın yasal olmayan bir yolla kazandıracağım desin, yine de birçok insan koşarak gidecektir.
Etmeyin eylemeyin paranızı, malınızı, emeğinizi başkalarına yedirmeyin, kendiniz yiyin. Kısa yoldan para kazanma hırsımıza yenik düşmeyelim.
Emek en kutsal değerdir.