24 Kasım öğretmenler günü vesilesiyle şahsıma gönderilen ya da sosyal medyada yayınlanan mesajlarda;
Öğretmenlere övgü dolu sözler söylenir, vaatlerde bulunulur, baş tacı edilirler ve mesleğin öneminden, kutsallığından söz edilir. Sonrası her şey sadece lafta kalır.
Lafta kalmayan ve geçmişten günümüze kadar olduğu gibi bundan sonrada devam edecek tek şey; öğretmenlik mesleğinin yüce ve kutsal bir meslek olmaya devam edeceğidir.
Bu kutsal görevi yapanlar sadece öğretmenler değildir. Aslında kutsal olarak nitelendiren pek çok meslek kolu görmekteyiz. Doktorluk, öğretmenlik, din adamlığı, akademisyenlik, emniyet ya da güvenlik ile ilgili görevlilik ilk akla gelebilecekler kutsal meslek olarak addedilir.
Bence ilk öğretmen annedir ve en kutsal görevde anneliktir.
Anne, hayatımız boyunca bizi biz yapan konuşmayı, yürümeyi, bizi diğer toplumlardan farklı kılan, geçmişten beri değişerek devam eden, kendimize özgü, inançları, örf ve adetleri, anlayış ve davranışlar ile kimliğimizi oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzımızı öğretendir.
Yine aile içindeki her bir birey ve çevremizdeki bireyler de bir öğretmendir.
Bir kutsal mesleği yerine getirmek demek görevi ya da kişiyi kutsallaştırır mı?
Tabi ki hayır.
Ancak mesleğini diğer mesleklere göre kutsal olarak gören herkes yaptığı işin çok önemli olduğunu ve bu yüzden kendisinin diğer meslek erbaplarına göre daha saygın, daha fazla hürmet görmesi gereken insan olduğunu belirtmek için bu Kutsal Meslek tamlamasını kullanır.
Önemli olan mesleğin kutsal olması değildir.
Asıl önemli olan herkesin mesleği ile ilgili iyi bir eğitim alması, yaptığı işin önemine göre hareket etmesi, mesleğinin bir uzmanı ve uygulayıcısı durumuna gelmesi, yetki ve yeterliliğini elde etmesidir.
Bununla birlikte bir meslek vasıtasıyla ortaya çıkarılan her işin, ürünün ve hizmetin karşılığında ödenecek bir ücret vardır. O zaman mesleki görevi vasıtasıyla alınan ücret neticesinde kişinin hakkı verilmiş oluyorsa ortada bahsedilecek birkutsiyette kalmıyor!
Yapılan bir işin önemine bir kutsiyet eklenmesi için; Yapılan iş karşılığında alınan ücrete göre hareket etmeden, ne kadar maaş o kadar iş demeden her türlü zorlu koşullarda dahi görevini layıkıyla yerine getirmektir.
Bir anne çocuğuna öğretmenlik yaparken, onu büyütüp, beslerken hiçbir karşılık beklemeden her türlü fedakârlığı nasıl yapıyorsa, özellikle toplum hizmeti yürüten ve mesleğinin kutsallığına inanan insanlarında buna benzer bir davranışta bulunması gerekir. Bu yapıldığı takdirde yapılan görev bir kutsiyetlik kazanacaktır.
Dünyanın en eski ve kutsal mesleklerinden biri sayılan öğretmenlik mesleğine yıllarını adamış emekli öğretmenlerimizin ve görevini icra eden fedakâröğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlarım. Ebediyeteintikal etmiş tüm öğretmenlerimizi de saygı ve rahmetle anıyorum.