Otopark, kelime anlamıyla insanların otomobillerini vb. her türlü araçlarını kullanmadıkları zaman koydukları güvenli alanlardır. Park yerleridir. Bu güvenli alanlar, kimi yerlerde kişiler, kimi yerlerde ise kamu kurumları ve kuruluşları tarafından yapılır ve işletilir. Yıllar öncesinde bu park alanları çeşitli gayri resmi güç odakları aracılığıyla işletilirdi.
Çok da sorunlar ve olaylar yaşanırdı. Yer işgali yüzünden çıkan olaylarda birçok insan yaşamını da kaybetmişti.
Gerçi şimdide otoparkların ne kadar güvenli oldukları da ayrıca bir tartışma konusudur. Örneğin, herhangi bir AVM’nin otoparkına aracınızı koyarsınız. Karşıda bir tabela; meydana gelebilecek olaydan dolayı sorumlu değiliz. Hemen her yerde neredeyse sokaklar, caddeler ya da yıkılmış metruk binaların yerleri otopark olmuş.
Aracınızı koyduktan bir süre sonra almaya gelirsiniz, birde bakarsınız ki, ya bir tarafı çizilmiş, ya cam kırılmış hırsızlık olmuş, ya da bir başka kaza meydana gelmiş.
Ancak, otopark yapılan her alanın üstünde ‘’meydana gelebilecek her hangi bir durumdan sorumlu değiliz’’ uyarı yazıları. Peki, siz bu alanları otopark diye ayırmışsınız, saatine asgari yedi lira ücret alıyorsunuz. Madem burası sizin kazanç kapınız, o halde neden aracımız güvende olmuyor?
Asıl sorun da bence şu; özellikle cadde ve sokaklarda oluşturulan otopark alanları. Bildiğim kadarıyla, cadde ve sokaklar oluşturulurken, yani imar planlarına yollar yerleştirilirken, o bölgenin yoğunluğuna göre cadde ya da sokak genişlikleri planlanır ve ona göre de yerleşim yerleri konumlandırılır.
Yani, yollar otopark olsun diye değil, araçların rahat ve düzenli hareket edebilsinler diye yapılır. Bu sorumlulukta yasal olarak belediyelere verilmiştir. Buraya kadar anlatılanlar normal olması gereken süreçlerdir.
Ancak, gel gör ki; caddeler ve sokaklar hele hele hastane, okul ya da herhangi bir kurum ve kuruluşun bulunduğu bölge ise, vay halinize! Kesin o caddenin ya da sokağın bir şeridi kapatılmış ve otoparka dönüştürülmüştür.
Ne yazık ki belediyeler işin kolayını bulmuş, özel yer altı veya yer üstü kat vb. otopark alanları oluşturma yerine hazır cadde ve sokakları her hangi bir masraf ta yapmadan otoparka dönüştürmüşlerdir.
Caddede hafifçe duraksarsınız, park etmek için bir alan bakınırken hemen cadde park ya da sokak park (otopark )görevlisi yanında bitiverir. Ver yedi lirayı git. Araç, Allah’a emanet! Hiçbir güvence yok.
Geldiğinde yerinde bulabilirsen şükret. Bu otoparklar (sokak parklar, cadde parklar) yüzünden bir şeridi çalınmış yol üzerinde seyretmekte olan araçlar sıkışmaya başlarlar. Trafik keşmekeşi had safhaya çıkar. On dakikaya gideceğin yere saatler sonra varırsın.
Yani bir başka bakış açısıyla düşündüğün zaman; özellikle nüfus ve araç yoğunluğu yaşanan yerlerde otoparklar kaçınılmaz ve gerçek ihtiyaç duyulan alanlardır. Kentlerin olmazsa olmazlarıdır. Özellikle kent merkezlerinde mutlaka otoparklar olmalıdır. Ancak trafiği aksatmayacak özel alanlar seçilmelidir.
Hatta bu otoparklar sayesinde geçmişte değnekçi dediğimiz gayri resmi kişiler ve oluşumlar saf dışı edildi. Bu otoparklar sayesinde binlerce insan iş sahibi oldular. Kayıt altına alındılar. Bu da muazzam bir gelişmedir. Ancak, cadde ve sokaklarda oluşturulan otoparkların hiçbir mantığı yoktur.
Kent yaşamına ve kent insanına yarar yerine zarar verdiğini düşünüyorum. İnsanların ödedikleri vergileriyle yapılan yolların, cadde ve sokakların otoparka dönüştürülerek tekrardan maddi kazanç sağlanmaya çalışılmasının hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hele hele hastane yakınları, devlet kurumlarının yakınları, insanların evlerinin ya da iş yerlerinin önleri otoparka dönüştürülmemelidir.
Bu gibi yerlerden ücret alınmamalıdır. Millet bahçesi veya millet parkı yapıp, sonra da içeri girenden otopark ücreti alınmamalıdır. Bunlar haklı bir kazanç sayılamaz.
Özel olarak otopark olarak inşa edilen alanlardan alınacak ücrete de kimsenin itirazı olamaz.
Yukarıda saydıklarımın belli bir hedefi yoktur. Bu herhangi bir belediye için de değildir.
Zaten bu otopark soygununa dâhil olmayan herhangi bir belediye de yok değildir. Halkın cebi, kolay çekilen bir yer olarak görülmemelidir. Bunun adı, bana göre bir soygundur. Otopark soygunudur.
Belediyeler kent imar planlarını oluştururlarken genel otopark ve özel otopark yapma yerlerini de planlarında göstermelidirler. Özellikle de merkezlerde yapılan okulların, camilerin meydanların altları otopark alanları olarak düşünülebilir.
Hem de bu otoparkların gelirleriyle, o kurumların giderleri karşılanabilir.
Kentler için en özel park alanları, yer altı katlı otoparkalar ile zemin üstü katlı otoparklar olmalıdır.