"Taşı, toprağı altın" denilerek göç edilen İstanbul'un yıllar önce gelip önce varoşlarında, sonra ağırdan da olsa çarşı merkezlerine yerleşen insanların bu gurbet ellerinde kaybolmamak adına, gelenek ve kültürlerini unutmamak için birbirlerine kenetlenip sarılarak kurdukları zorunlu komşuluk ilişkileri ile geldikleri yerlerde kuramadıkları birlikteliği de adeta mecburiyetten sağlamış gibi göründüler.
Önce gecekondularının pencere, kapısını ve tuğlasını sağlamak, ardından başlarını koyabildikleri derme çatma bu gecekondularından sonra da cenaze ve düğünlerde bir araya gelip, başlattıkları selamlaşmayı siyasallaştırarak güç aramaya başladılar.
Ve bu güç sonucu önce dernekler kurdular, ardından bu derneklerden oluşan federasyonlar kurarak birlikteliklerini resmileştirip, sık, sık bir araya geldikleri toplantılarla kendilerini hissettirmeye başladılar.
Ve en son başta benim de başkanlığını yaptığım STK’lardan olan ARDAFED, yani Ardahan Dernekler Federasyonunun çalışmalarının hissedildiği bir süreç başlamış ve o süre içinde “Güçlü Bir Ardahan Lobisi” parolası ile yol alanlar 16 milyonluk nüfuslu, ülkenin en büyük metropolü olan İstanbul'un 39 ilçesinden, 3 ilçesinde Ardahanlı olanların belediye başkanı olmasına katkı sunmuş, bu yetmemiş yine bir çok Ardahanlının yaşadığı Kocaeli iline bağlı Dilovası'nda da yine bir Ardahanlının belediye başkanı olmasına büyük katkı sunmuşlardır.
Bunların öncesinde Kocaeli'nin Darıca ilçesinde, Bursa'nın Gemlik ilçelerinde de yerel yöneticiler, meclis üyeleri muhtarların seçilmesinin yanında, batı kentlerinde, üçü kadın olmak üzere, İstanbul ve İzmir'de toplam 5 Ardahanlı milletvekilinin seçilmesine katkı sunan Ardahanlı komşuların oluşturduğu bu büyük sermayenin bugünlerde adeta hızla ve hunharca tüketilmesinin üzüntüsünü yaşamaktayız.
Çünkü ARDAFED'in başını çektiği ve KAI; KAISİAD ve diğer irili, ufaklı diasporaları ellerinin tersi ile iten ve Karslıların gölgesinden kurtardıkları Ardahanlıların tarihlerinde ilk kez belediye başkanı, milletvekili , meclis üyeleri, muhtarlar seçilmesine katkı sunan Ardahanlılar seçtiklerinden beklediklerini alamadıkları gibi seçilen Ardahanlıların seçildikten sonra Ardahan'ın adı gibi Ardahanlıları unutmuş, koltuk sevdası ile kendi çevreleri dışında kimseye hayrı olmayanlar kervanına katılmış, seçimler öncesi kapılarını eşeledikleri Ardahanlılara yarın ellerinden alınacak makamların kapılarını kapatmışlardır...
Yani yarın bir Ardahanlı “Bende adayım, hemşerilerimi temsil edeceğim” derse birilerinin “Haydi oradan, dün seçilenler ne yaptı ki şimdiki ne yapacak?” diyecek ve Ardahanlıların oluşturdukları hemşeri komşuluğu sermeyesinin bittiğini ve en az 50 yıl geriye atıldığını anlamak için önce muhtarların olduğu mahallelere Şişli'ye, ardından Bakırköy'e, sonra Esenyurt'a, belediye meclislerinin yanında, Ankara meclise gitmeniz yeterli olacak.
Çünkü buralarda göreceğiniz tek şeyin Ardahan ve Ardahanlıların her geçen gün umutlarını kaybedip, zayıflarken birilerinin hemşeri sermayesi yemekten oturdukları koltuklara sığamadıklarını görerek, çok ama çok üzüleceksiniz...