Genel manada Derneklere ve dernekçiliğe sıcak bakan birisi değiliz, İnsanoğlunun Mars gezegeninde hayat aradığı bir yüzyılda, “Falanca ilin filanca ilçenin falanca köy derneği” ifadesinin ne anlam ifade ettiğini anlayabilmiş değiliz ancak bize “özellikle Kocaeli genelinde dernekçiliği kim yapıyor, Dernekçiliği en fazla hangi bölgenin insanı yapıyor.? “diye sorulsa cevabımız kesinlikle “Erzurumlular” olacaktır.
İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı yada Anadolu insanının İstanbul’a girmeden konakladığı en son yerleşim merkezi olarak bilinen Kocaeli genelinde belki de memleket özleminden kaynaklanıyor olsa gerek yazımızın başında da belirttiğimiz gibi artık il ve ilçelerin kifayet etmediği dernekleşmenin köylere kadar indirildiği bir süreç yaşanıyor.
Kabul etmek gerekiyor ki diğer 81 vilayetten vatandaşımızın bulunduğu Kocaeli’de Dernekçiliği en ince detaylarına kadar yapan, bu işin gereğini yerine getiren bu yapısı dolayısı ile de işin hakkını veren Erzurumlu kardeşlerimizin il genelinde kurdukları tüm ilçe ve köy derneklerini bünyesinde barındıran KEDFE (Kocaeli Erzurum Dernekleri Federasyonu” Kocaeli’de 2018 verilerine göre yaşayan 86 bin 409 Erzurumluya da kol kanat oluyor.
Dernek ve dernekçilikle uzaktan yakından bir ilgimiz olmamasına rağmen çok sevdiğimiz Erzurumlu dostlarımız vesilesi ile başta ilçelerde olmak üzere KEDFE’nin genel kurullarının adeta bir siyasi partinin Ankara’daki genel kurulları gibi çekişmeli geçtiğine şahit oluyoruz.
Önümüzdeki ay yani 27 Ekim’de KEDFE’nin genel kurulu var, Yapılacak kongreye henüz bir ay olmasına rağmen şu sıra iki Erzurumlunun yan yana geldiği anda konuşulan tek mesele 27 Ekim tarihinde yapılacak olan Genel kurulda kimin başkan seçileceği ile ilgili.
Halen KEDFE’de başkanlık yapan Tekin Dursun ile uzun uzadıya oturup yemek yediğimiz, çay içmişliğimiz yada sohbet etmişliğimiz yoktur, Tekin Dursun ile geçtiğimiz yıl Annesini kaybeden 30 yıllık dostumuz Ömer Tosun’a taziye sırasında karşı karşıya geldik, bilemediniz 10 dakika süren taziye sonrası ayrıldık, sonrasında ise muhtemelen bir ay önce birkaç dakika süren bir telefon konuşması yaptık, hepsi bu.
Ancak özellikle son dönemlerde KEDFE’nin birbiri ardına yaptığı atılımlarda mevcut başkan Tekin Dursun’un hakkını da teslim etmek gerekiyor, STK’ların bize göre en önemli ihtiyaçlarının başında gelen “Kalıcı bina” sorununun çözümünde Tekin Dursun’un çabası bırakın Erzurumlu dostlarımızı Sivil toplum kuruluşlarına ilgi duyan hemen herkes tarafından kabul ediliyor.
Geçtiğimiz yıl bir akrabamızın rahatsızlanması üzerine günü birlik gidip geldiğimiz Erzurum’daki akrabamız “ Yüksel Can Türkiye’nin her tarafında Erzurum derneği var ama Allah’ı var Kocaeli’deki dernek başkanı Tekin Dursun’un durumu bir başka, Tekin başkanı bir araya geldiğimiz tüm dernek başkanlarına örnek gösteriyoruz “dediğinde işin doğrusu ilk anda ne anlatmak istediğini anlamakta zorluk çekmiştik.
KEDFE yada başka bir kuruluşa başkan adayı olmak herkesin hakkı, Bir STK’ya başkan adayı olmak isteyen kim varsa başlıca amacı kurumu var olan durumundan daha yukarılara taşımaktır, bu açıdan bakıldığında da adaylıklara saygı duyulması gerekmektedir.
Ancak bizim son birkaç gündür anladığımız mevcut başkan Tekin Dursun’un bir dönem daha yani “Ustalık Devri” denilecek bir süreci sürdürmesinin genel bir kabul gördüğü yolundadır, bir Karslı olarak Kocaeli’de yaşayan 90 bin civarındaki Erzurumlu dostumuzun içişlerine karışmak elbette ki haddimiz değil ancak 35 yıldır bu bölgede yaşayan birisi olarak bu kadarına da hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Böylesi durumlarda elbette ki bizimde sürecin nasıl yürüdüğü ile ilgili kaynaklara ihtiyacımız oluyor, 27 ekim tarihinde yapılacak olan KEDFE’nin genel kurulu öncesi kendisine çok güvendiğimiz İsmail Altay ile Güven Altay’a “ Kongre süreci nasıl gidiyor.?” diye sorduğumuzda “ Tekin Dursun’u seviyoruz” cevabını alınca hadisenin boyutu da aşağı yukarı belli oldu.
Hepimizin yıllar yılı dilimize pelesenk ettiğimiz “Birlik ve Beraberlik” süreci Erzurumlu dostlarımız içinde gerekli ise bu bütünlüğü sağlayacak ismin Tekin Dursun olacağı çok geniş kitleler tarafından da kabul edilen bir gerçek olarak orta yerde duruyor.
Ancak netice de kararı 27 Ekim tarihinde genel kurula gelip oy kullanacak delege verecek, dolayısı ile bütün Erzurumlu dostlarımız gibi bize de düşen sandıktan çıkan neticeyi kabul etmektir.
Zaten demokrasi dediğimizde bundan başka bir şey değildir.