Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla...
1. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da.
2. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
3. O, alevli bir ateşte yanacak.
4. Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek).
5. Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde.
Mealini verdiğim ve Kuran-ı Kerim'in 11'inci süresi olan Tebbet Süresinde, Hz. Peygamber’in amcası olduğu halde Peygamberimize karşı düşmanca davranışlar sergileyen ve karısıyla beraber Ona türlü eziyetler eden Ebû Leheb eleştirilmekte, ateşi son derece şiddetli olan Cehenneme gireceği haber verilmekte ve Onun gibi servet ve gücüne güvenenlerin acı sonu bildirilmektedir.
Tebbet Suresi başlı başına Ebü Leheb için indirilmiş gibi görünse de, aslında O'nun şahsında O'nun sahip olduğu zihniyete de hitap ettiğinin bilinmesi herekir.
Hiç şüphesiz ki Ebü Leheb ölmüş olsa da, Onun şahsiyetinin örnekleri, karakterinin temsilcileri ve zihniyetinin versiyonları, tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de yaşamaktadırlar...
Ne yazık ki çağdaş Ebü Leheb'lerden biri, geçen hafta İsveç'de ortaya çıktı.
İslam düşmanı Danimarka'lı aşırı sağcı ve ırkçı politikacı Rasmus Paludan, tüm uyarılara rağmen, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde provokatif bir eylemle Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerimin bir nüshasını yaktı ve bir de Peygamberimize yönelik hakaret içeren karikatür açtı.
Ellerin kurusun!
Öte yandan, Paludan’ın alçak ve saldırgan eylemi sırasında İsveç polisinin Paludan lehine güvenlik önlemleri aldığı, Onu koruduğu ve söz konusu eyleme yönelik hiçbir müdahalede bulunmadığı da gözlerden kaçmadı.
Pek tabi ki Paludan'ın malum alçak eyleminden çıkarılması gereken bazı sonuçlar bulunmakta;
Öncelikle söylemem gerekir ki, bu eylem küfrün tek bir millet olduğunun bir kez daha tescilinden başka birşey değildir.
Aksi taktirde, Danimarkalı bir müptezelin İsveç topraklarında ve İsveç Polisinin koruması altında Kuran-ı Kerim yakması nasıl mümkün olabilir?
Böyle bir eylemi herhangi bir Türk vatandaşı gerçekleştirmiş olsa, başına neler gelebileceğini hiç düşündünüz mü?
Hal böyleyken, fail kendi dinlerinden ve cibilliyetlerinden olunca hiç ses çıkarmıyorlar ve hatta koruma altına alıyorlar. İşte bu nedenle, biz de Peygamberimiz gibi haykırıyoruz;
"Küfür tek millettir!"
İnanıyoruz ki, Yüce Allahın Kuran'da belirttiği üzere;
“Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar, size karşı savaşa devam ederler” (Bakara: 217)
Öte yandan, İslamın Kutsal Kitabına karşı gerçekleştirilen bu eylem Suudi Arabistan, Malezya, Endonezya, Afganistan ya da İran gibi başka bir Müslüman ülkenin büyükelçiliği önünde gerçekleştirilmedi de, neden Türk Büyükelçiliğinin önünde gerçekleltirildi diye hiç düşündünüz mü?
Kafaları karıştırabilecek bir başka soru ise, Türkiye'ye karşı gerçekleştirilen bir eylemde Türk Bayrağı yerine neden Kuran-ı Kerim'in yakılmasının tercih edildiğidir. Eğer amaç yalnızca Türkiye'ye hakaret etmek olsaydı, bu eylemi Kuran-ı Kerim yerine Türk Bayrağı yakmak suretiyle gerçekleştirmeleri beklenmez miydi?
Bütün bu soruların cevapları üzerinde birazcık kafa yorulduğunda, sözkonusu alçak eylemle verilmek istenen mesajın ne olduğuna kolaylıkla ulaşılabilecektir;
İslam'a ve Kuran'a hakaret, Türkiye'ye hakarettir...
Zira onlar da biliyorlar ki, uluslararası camiada yükselen bir değer olan Türkiye, Tayyip Erdoğan liderliğinde İslamın en güçlü savunucusu, mazlumların hamisi ve zalimlerin korkulu rüyasıdır. Yine çok iyi biliyorlar ki, İslamın son kalesi olan Türkiye düşerse mazlumlar düşer, Filistin düşer, Arakan düşer, Afrika düşer, Ortadoğu düşer...
Neymiş efendim, ifade özgürlüğüymüş. Bu nasıl bir özgürlüktür ki, kendilerine ve dinlerine en ufak bir saldırıda sözkonusu bile olmuyor da, Türkiye'ye ve İslama saldırılınca sözkonusu oluyor?
Hani kitap yakmak barbarlıktı? Ancak, yakılan kitap Kur’an ise fikir ve düşünce özgürlüğü oluyor, öyle mi?
Hiçbir dinin kutsallarına saldırılamaz; fakat bu din İslam ise, hakaret etmek özgürlük meselesi oluyor, öyle mi?
Size göre antisemitizm (Yahudi düşmanlığı) suç, İslamofobi ise haktır, öyle mi?
Bırakın bu soytarılıkları da, biraz olsun adam olun. Hiçbir terörist eylem, düşünce özgürlüğü üzerinden meşrulaştırılamaz. Bu böyle biline...
Hiç şüpheniz olmasın ki, özgürlük kılıfı altında müsamaha gösterdiğiniz her bir terörist, gün gelecek kendi başınıza bela olacaktır.
Bizim topraklarımızda gözlerini açamayan teröristler neden sizin ülkenizi seçiyorlar, hiç düşünmez misiniz?
Burada kendilerine rahat ortam bulamayan terör seviciler, sizin topraklarınızda nasıl cirit atabiliyorlar?
Yoksa onlarla bir ortaklığınız ya da onlardan korkunuz mu var?
O halde bir defa olsun mert olun da, "Biz teröristlere teslim olmuş bir ülkeyiz" itirafında bulunun...
Son sözleri, alçak Paludan'ın yakmaya çalıştığı Yüce Kuran söylesin;
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Ama kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff-8)
Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hristiyanlar senden asla memnun kalmayacaklardır. (Bakara-120)
Deki: Ey kafirler, yenileceksiniz ve toplanıp Cehenneme sürüleceksiniz" (Ali İmran -12)
Esen Kalın...