Bu yoldan gidip, gelmişliğim çok olmuştu. Bir önceki yolculuğumu 2023'ün Ağustos ayında en son yolculuğumu ise 2024''ün Mart ayında yaptım. Kocaeli'den Erzurum'a gidip dönmüştüm.
Yollarda gördüklerim 2023'ün öncesine göre araç sayısından tutunda dinlenme tesislerinde mola veren otobüs ve yolcu sayısında lokanta ve marketlerde alışveriş yapanların, yemek yiyenlerin sayılarındaki azlık gözden kaçmıyordu.
Aynı zamanda yolculuk yapanlara hizmet sunan, yöresel ürünlerin satışını yapan çok sayıda yerler neredeyse yok gibiydiler.
Özellikle 2018 öncesi yolculuk yapan herkes çok iyi bilir ki yollarda hususi araçlardan geçilmezdi, yol kenarına tezgan açmış yöresel ürün satan tezgahların önünde en az 3-5 araç durup alışveriş yapardı. Zaten dinlenme tesisleri cıvıl cıvıldı. Araçlara park yeri bulunamazdı.
Marketlerden çok sayıda kişi alışveriş yapardı, lokantalarda yemek almak için kuyruklar oluşurdu. Lokanta tezgahlarında çeşit çeşit et ve sebze yemekleri olurdu.
Üstelik bu lokantaların haricinde çok sayıda özellikle et mangal, çeşit çeşit ızgara köfte gibi yemek hizmeti sunan yerlerin önünde hususi otomobillerden geçilmezdi. Ya şimdi. Evet ya şimdi. Durum insanın içini acıtıyordu.
Gördüklerim ülkemizde yaşanılan ekonomik krizin bir aynasıydı adeta.
Dinlenme tesislerinde otobüs her mola verdiğinde görülen manzara yine aynıydı.
Yemek ve ihtiyaç molası olarak verilen mola sırasında tesislerde ki otobüs sayıları 1 ile 3'ten fazla değildi. Insanlar iki binli yılların başında olduğu gibi evlerinden getirdikleri yiyecekleri bir masa etrafında toplanıp aldıkları birer bardak çayla birlikte yiyorlardı.
Ikinci çayı isteyen pek nadirdi. Çünkü bir bardak çay 15 liraydı. Lokantada yemek yiyenin sayısında birkaç kişi geçmiyordu. Onlar da ağırlıklı olarak benim gibi çorba içiyorlardı. Zaten lokantalarda kırmızı etle yapılan yemek çeşidi yok gibiydi. Bir iki çeşit kıymalı yemek vardı.
Diğer yemekler ise tavuk etinden ve sebzeden yapılan yemeklerdi. Köfte yemekleri bile tavuk etindendi. Ha bir de bazlama çeşitleri vardı ama onlar da patatesli ve peynirliydi. Kıymalı bazlama bile yoktu. tanesi 70 ile 90 TL arasında satıldığı için ona da pek rağbet yoktu.
Yol kenarlarında ise önünde onlarca aracın bulunduğu, çevreye mis gibi kokular yayan et, mangal tesisleri, yöresel ürünlerin satıldığı yerlerin hiçbiri açık değildi.
Diyebilirsiniz ki mevsim kış. Doğrudur mevsim kış ama 2018 öncesinde manzara bu değildi. Yollarda, mola verilen tesislerde araç ve insan sayısından geçilmiyordu. Her taraf cıvıl cıvıldı. Oysa bugünkü yolculuğunda gördüklerim içimi ürpertmişti.
Yol kenarında satış yapan küçücük işyerleri,yöresel ürünlerin, hediyelik eşyaların satıldı tezgahlar artık yoktu.
Dinlenme tesisleri haricindeki diğer işletmeler sanki bir harebeye dönüşmüşlerdi. Çok şükür otobüslerin mola verdiği tesisler kapılarına kilit vurmamışlardı.
Belli ki bu tesislerde seyahat hizmetinin devamlılığı açısından hizmet sunmaya ve ayakta durmaya çalışıyorlardı.
Yollarda görülenler ülkemizdeki ekonomik krizin ne kadar derin olduğunu, insanların sadece mecburiyetten kaynaklı yolculuk yaptığı, artık yollarda alışveriş yapmayı bıraktıkları, yiyecek dahi almak istemedikleri enflasyonun sebep olduğu ekonomik krizin o acı yüzünü gösteriyordu.