Bir yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin uzun uzun tartıştığı meselelerden biri de hiç şüphesiz ki, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınıp alınmaması olmuştur.

        

                Öncelikle NATO ne zaman kuruldu ve kuruluş gerekçesi ne idi kısaca tarihe göz atalım isterseniz:

NATO, Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika'daki bazı ülkeler tarafından oluşturulmuş bir savunma ittifakıdır.

                NATO 1949 yılında Washington anlaşmasının imzalanmasıyla kurulmuştur. Bu antlaşma, Avrupa ülkeleri, Kanada ve ABD arasında bir savunma işbirliği anlaşmasıdır. Bu anlaşmanın amacı, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı ülkelerinin potansiyel yayılmacı saldırılarına karşı kurulan bir ittifaktır.

                Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü, kısa adıyla NATO, 1949 yılında Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İngiltere, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz ve ABD’den oluşan 12 kurucu üye tarafından hayata geçirildi. 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın üyeliğinin onaylanmasından sonra örgüt genişlemeye devam etti.

                Sovyetler Birliğinin potansiyel yayılmacı ve istilacı caydırıcılığına karşı kurulan NATO İttifakı; 25 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği'ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla 26 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen dağılmıştır. O halde bugün NATO neden halâ genişleme sürecine devam etmektedir diye sorulacak olursa; bunun en basit gerekçesi, ABD, İsrail ve Avrupa’nın güçlü devletlerinin dünya üzerindeki çıkarlarını korumak içindir.

                Şimdi yazımızın başlığına tekrar dönecek olursak:

                 ABD’nin NATO’ya almak istediği bu iki ülke hakkında NATO’ya alınmaması konusunda söylemediğini bırakmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Finlandiya’nın NATO’ya girişine razı olmuş, geçen hafta da İsveç’in NATO’ya girmesine Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayından geçirerek izin verilmiştir.

                Cumhurbaşkanının yurtiçinde adeta dışarıya karşı meydan okurcasına İsveç ve Finlandiya için: "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin başında olduğum müddetçe NATO'ya giremezler."

                “Bunlar bize silah noktasında yaptırım da uyguladılar. Biz bir sokulduğumuz delikten bir daha sokulmayı düşünmüyoruz. Yunanistan'da biz bunu yaşadık. Biliyoruz ki İsveç'te Finlandiya'da bize aynı numarayı çekecekler” Sözlerinin yenmesine acaba İsveç ve Finlandiya’dan ne gibi tedbir ve garanti alınmıştır da bu iki devletin NATO’ya girişine onay verilmiştir?

            - Bu üyeliğe biz "evet" dediğimizden sonraİsveç, Stockholm sokaklarında yarın yine bebek katili terörist Öcalan'ın posterlerinin sallanmayacağının garantisini vermiş midir?

                - Önümüzdeki Ramazan ayında her yıl olduğu gibi bu yılda Kutsal Kitabımız Kur-anı Kerime saldırıldığında bu saldırganın İsveç polisince korunmayacağının garantisi alınmış mıdır?

               

                İsveç’in NATO’ya girmesinin TBMM’de oylanmasından sonra gözler parlamentoya çevrilmiş ve hangi partilerin evet, hangilerinin hayır oyu verdiği gözler önüne serilmiştir.

                MHP Lideri Devlet Bahçeli, Gurup toplantısında İsveç için: “Kandil ne ise Stockholm de odur” demesine rağmen sırf ittifak ortağı ile ters düşmemek için İsveç’in NATO’ya girmesine evet diyeceklerini açıklamış ve oylamada MHP Gurubu olarak “EVET” oyu vermişlerdir.

                AKP ve MHP ile birlikte CHP’de İsveç’in NATO üyeliğine evet oyu vermiştir. İYİ Parti ise; “özübaşına” kendi hür iradesiyle hayır oyu vererek, ittifakların memleket yararına yanlış kararlarda alınacak olsa ne kadar bağlayıcı olduğunu gözler önüne sermiştir.

                Liderlik yurt içinde kendi yandaşlarınızın karşısına geçip atıp tutmakla olmuyor. Almanya’ya casusluk yapan PKK yandaşı Deniz Yücel için esip gürlediniz, sıkışınca bir gece içinde salıverip Almanya’ya uçurdunuz.

                Rahip Brunsonhakkında yine öyle bir sürü hamasi nutuklardan sonra Donald Trump’un: “Malvarlığını açıklarız” sözünün neticesinde Rahip te salıverilip ABD’ye teslim edildi.

                Yunanistan’a sürekli “Bir gece ansızın gelebiliriz” nağralarından sonra ki(Yunan Başbakanı Miçotakis: “gece değil, gündüz gelin cevabıyla alay etmişti.) son Yunanistan ziyaretinde Yunanlı bir gazetecinin bu sözü sorduğunda: O sözü Yunanistan için değil, teröristler için söylediğini beyan etmiştir.

                İsrail’in Gazze saldırısı için yurt içinde yeri-göğü inleten, dünya devletlerini İsrail’e yaptırım uygulamasıiçin çağrıda bulunan Erdoğan, CHP Ordu milletvekili Mustafa Adıgüzel’in açıklamalarına göre:  Türkiye İsrail’e 20 Milyon dolarlık silah ihracatı yapmış ve halâ da demir, çimento Uçak Benzini gibi ürünler ihraç ediliyor.

                Diyeceğim odur ki, gelişen her olaydan sonra ortalığı ayağa kaldırıp, asarım-keserimden sonra bir sonuç elde edemiyorsanız, kendi kişisel onur ve gururunuzun yanısıra milletimizin de gururunu aşındırıyorsunuz.

                Liderlik o dur ki!

                Sen öldükten sonra dahi göğüs göğüse çarpışarak üç defa yendiğin düşman askerinin seni saygıyla selamlamasıdır. Çanakkale savaşlarında Avustralya ve Yeni Zelanda “Anzak” ordularına Kolordu Komutanlığı yapmış ama Atatürk’e yenilmiş İngiliz Mareşali William RidellBidwood, Atatürk öldüğünde doktorlarının her türlüengellemelerini reddederek,(çünkü çok hasta) Ankara da bir balkondan şişmiş bacağını sandalyenin üzerine koyup, mareşallik asasına yaslanarak Atatürk’ün cenaze merasimini ayakta selamlamıştır.