Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatından sonra uzun yılların yorgunluğundaki çınar Türk Milliyetçiliğinin dallarını kurutmaya o kadar çok hevesli çıktı ki anlatamam.Kimi milliyetçi, kimi sonradan milliyetçi kimibaşka mecralardan üşüştüler bu kadim fikrin üzerine. 1980 lerden başlayan Türkiyeyi yeni bir dünya düzenine doğru sürükleyen güç ya da güçler için birkaç engel vardı önlerinde.

Birinci sırada ordu sonra yargı sonra basın ama hepsinden önemlisi Türk Milliyetçileri.

Başbuğun kurduğu ve doktrini, felsefesi ile bu ülkenin ayakta durma sebebi olan MHP önce bir kararsızlık ortamına itildi.

Türkiye üzerine oynanan oyunlara müdahale edemesin diye iç dünyasında problemler yaratarak meşgul edildi.

Yetmedi parti içerisinde oluşan fikir ayrılıkları bahane edilerek partiden ayrılan ya da ayrılmak zorunda kalanlar partiler kurdular.

Tek bir parti ile çünkü aslında tek bir fikirdir bu partiyi kuran sebep, güç odağı olan Türk Milliyetçiliği fikri parçalanarak güçsüz hale getirilmek istendi. Yüz yıldan fazla süredir manifestosu, bilimsel zemini ve niyayetinde doktrini yazılmış ve belkide dünyanın en anlaşılır ve en kesin kurallı  Türk Milliyetçiliği parçalanarak yok edilmeye çalışıldı.

Ergenekon kumpası ile görünürde ordu tasfiye edilmeye çalışılırken aslında en önemli hedeflerden biriside reaksiyon gücü ve devlet içindeki dik duruşu olan milliyetçi fikir ortadan kaldırılmaya çalışıldı.

Hem orduda hem poliste  devlet için ölmeye hazır bölücülük ve cumhuriyet düşmanı tüm şer odaklarının karşısında durabilen ve bunu yaparken Türk Milliyetçiliği dışında hiçbir odak ve güçten emir almayan  vatan evlatları bir bir tavsiye edildi. Amerikancı ve yeni dünya fikrinin maşası FETÖ örgütübu tasfiyeler sonrası mevzileri ele geçirdi. 

Bu nedenle terör mücadelesi durdu, askeri kapasite geriledi, Türkiye yalnızlığa ve başarısızlığa itelendi. Hain kalkışma sırasında herkes gördü ki ordudan, emniyetten uzaklaştırılan bu milliyetçiler bu hain kalkışmanın önlenmesinde görev yaptı gazi ve şehit oldular.

Türkiye artık bir süredir önemli tehlikeler ile karşı karşıyadır. Ordu ve emniyette yaşanan  siyaset ve cemaat ilişkileri ki tehlikesi  FETÖ olayında ortaya çıkmıştır, Suriye’den, Afganistandan ülkemize kaçanlar ve değişen demografik yapı, PKK ile yapılan mücadelede sapmalar önümüzde ciddi problemler olarak durmaktadır. Devletin reaksiyonları gecikmekte, güçlü devlet algısı maalesef yara almaktadır.

Etrafımızda önemli harita değişiklikleri ve savaşlar vardır. Anadolu bizim ana vatanımız tüm Türk  yüreklerinin Çoban yıldızıdır. Burada bin  yıldan uzun süredir yaşamayı başarmış sanırım tek toplulukta Türklerdir. Anadolu bu nedenle bizim vazgeçilmezimizdir.

Yeni dünya düzeni kumpası galiba son 50 yılın en önemli cambaza bak oyunudur. Amerika ve paydaşları, Ortadoğu ve Arap coğrafyasında ülkeleri parçalayarak, İsrail’in kontrol ettiği yada yönettiği yeni bir  Ortadoğu yaratmak istiyor.

Osmanlıyı yıkan milliyetçilik akımlarını kullanan batı bu sefer milliyetçiliği yok edip, küçük cemaatler ve tarikatlar üzerinden küçük şehir devletleri kurup, kontrolü ele geçirmek çabasında. Bu bölgede hakim tek güç olarak İsrail’i istiyor.

İşte bu sebeple Türk Milliyetçiliği yok edilmeye çalışılıyor. Türkiye’nin ve Türklerin olmadığı, var iseler de türklükleri ile değil başka yapışkanlar ile bir arada tutulmalarının sağlanmaya çalışılması işte bundan. Devletin devamlılığı için gereken Türk mayası bu nedenle sulandırılıyor, ekşitiliyor. Artık burada bize düşen bu oyuna engel olmaktır.

Türk Milliyeçilerinin parti gibi suni ayrımları, kişisel egoları bir kenara bırakma zamanı çoktan geçmiştir. Kısa sürede tabandan başlayarak yüz yıldan uzun zamandır kural ve ideolojisi tek olan ve tüm Türkleri kapsayan Türk Milliyetçiliği fikri etrafında toplanmak artık zorunluluktur.

Siyasi fikri ne olursa olsun üst kimliği Türk Vatandaşı olan herkes bilmelidir ki Anadolu elimizden giderse bu ülkede yaşayan herkesin elinden gidecektir.Bu nedenle partisi, fikri, inancı, cinsiyeti ne olursa olsun bir araya gelmek ve  Türk Milliyetçiliği ile devam etmek tüm partileri kapatıp tek bir tepe partide toplanıp bu kötü gidişe engel olmak gerekmektedir.

Egolar, çıkarlar, küçük fikri ayrılıklar ile uğraşacak zaman kalmamıştır. Etrafımızda gördüğümüz tecrübeler bizi birleştiren gücün ne olması gerektiğini açık açık ortaya koymuştur.

Eğiliniz ey şerefler, ey şanlar,
Ey ırklara altın destan yazanlar!
Biz devlerin, fillerin
Diz çöktüğü kuvvetiz;
Eski, yeni dillerin
Anlattığı milletiz!…  (M. E. Yurdakul)