Bütün dünya ülkeleri ile birlikte bizi de derin endişe ve korku içerisinde bırakan Koronavirüs salgını ile ilgili Sağlık bakanı Fahrettin Koca yönetiminde son derece düzgün bir süreç yönetiliyor, bu aşamadan sonra ne olup biteceğini bilmek zor ancak belirttiğimiz gibi şu ana kadar vatandaşı hayretler içerisinde bırakacak bir olumsuzluğa meydan verilememesi her türlü takdirin üzerinde.

İşin Sağlık tarafında böyle bir süreç yönetilirken Salgından dolayı etkilenen milyonlarca insanın Koronavirüs salgınından en az hasarla sıyrılması noktasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından bir dizi önlem alınıyor ve bu önlemler anında kamuoyu ile paylaşılıyor.

Böylesi olağanüstü dönemlerde vatandaşlarımızı ortaya çıkan olumsuzluklardan korumak adına alınacak ekonomik tedbir paketleri herkes tarafından büyük bir sabırsızlıkla beklenir, İş dünyası başta olmak üzere bütün katmanlara yapılacak destek paketleri devletin en üst noktasında kamu kurum ve kuruluşların vatandaş ile irtibat noktasındaki tüm ilgililere tebliğ edilir.

Kendi dışında gelişen bu tür felaketler karşısında nefes alabilmek ve hiçbir suçu günahı yokken zorluk yaşayan esnaf  böylesi zamanlarda “Baba” diye bildiği devletinden katkı bekler ki  karşı karşıya kaldığı felaketi en az zararla atlatabilsin.

Devleti yönetenler de yukarıda belirttiğimiz gibi aldıkları bir dizi ekonomik tedbirler ile vatandaşını korumak isterler, bu tedbirlerin en başında da bilindiği gibi bankalardan vatandaşlara ,işyeri sahiplerine, sanayicilere verilen az faizli ve uzun dönem ödemeli destek kredileridir.

Ekonomi ile ilgili Siyasetçiler ve bürokratlar birbiri ardına “Karşı karşıya kaldığımız bu felaket karşısında vatandaşımızı ezdirmemek adına bankalara gereken talimatları verdik, müracaat gününün başlaması ile birlikte ihtiyacı olanlar bu kredilerden faydalanabilirler” çağrısını yaparlar.

Bir ömür poyu bin bir güçlük içerisinde kirasını, elektriğini, suyunu, doğalgazını ,depo kirasını vs. ödemek için çırpınan vatandaşta “Helal olsun Devletim bu zor günlerde beni yalnız bırakmıyor, Bankaya gidip devletimin benim için ayırdığı krediyi alayım bu zor günleri atlayayım, ondan sonrada aldığım krediyi uygun şartlarda geri ödeyeyim” diyerek bankanın yolunu tutar.

Buraya kadar her şey normal, Felaket dolayısı ile işleri bozulan vatandaş bankadaki ilgili görevli ile “Selam kelam-Oğlan askerden geldimi, Kızı evlendirdinnmi.? “ faslından sonra bankacıya “Hadi bakalım al evrakları ver krediyi” diyerek evrak dosyasını teslim eder.

Vatandaşın getirdiği üç-dört evrağı anında inceleyen bankacı sanki kaybettiği bir evrağı bulamamanın endişesi ile “-Beyefendi evraklarınız tamam ama SGK ve Vergi Borcu yoktur yazısını getirmeyi unutmuşsunuz, onlarıda getirinde dosyaya koyalım” şeklindeki ölümcül darbeyi vurur.

Bizim yukarıda anlatmaya çalıştığımız Bankacı ile Vatandaş arasındaki diyalog yaşadığımız bütün olumsuz felaketlerden sonra  hiç değişmeden devam eder Bankacı da “Borcu yoktur yazısı” olmadan kimsenin yüzüne de bakmaz kredi ile ilgili işlemlere de asla başlamaz.

Türkiye 15 Temmuzda, ondan sonra meydana gelen deprem ve sel gibi felaketlerde acı üzerine acı yaşadı, Devletimiz meydana gelen böylesi felaketlerin tamamında elinden geldiği kadar destek kredileri açtı ancak bu desteklerin çok büyük bir bölümü bankacıların “Borcu yoktur yazısı” ısrarı yüzünden uygulamaya geçemedi.

Bütün Türk milletini evlerine kapatan koronavirüs salgını sonrası krediler ile ilgili süreçte yine aynı olumsuzluklar yaşanmaya başladı, Devletin açıkladığı destek kredilerinden faydalanmak adına bankaya gitmek isteyen vatandaşların çok önemli bir kısmı “Benim SGK’ya da Vergi dairesine de borcum var, nasıl olsa bankalar bu yüzden bana kredi vermeyecekler, boşu boşuna neden bankaya gideyim ki.?" şeklinde bir çaresizlik içerisindeler.

Türkiye’de ticaret yapıp ta SGK ve Vergi borcu olmayan müteşebbis nerede ise yok gibi iken ve bu durumda devleti yönetenler tarafından en ince detaylarına kadar bilinirken vatandaşı boşu boşuna banka kapılarında umutlandırmak kime ne fayda sağlayacak, merak ediyoruz.

Sözünü ettiğimiz “Borcu yoktur” yazısında ısrar edildiği takdirde bu durum inanın koronavirüs salgınından daha büyük sıkıntılara yol açacaktır, Dolayısı ile yapılması gereken iş bir an önce “Borcu yoktur” yazısına bir çözüm bulabilmektir.

Bunun yolu da “Devlet vatandaşın SGK ve Vergi dairelerine olan borcu silsin” diyeceğiz ama böyle bir talebinde haksızlık olacağını bildiğimizden Ekonomi yönetimini bu yönde bir çözüm üretmeye davet ediyoruz.

Vatandaş “Borcu Yoktur” yazısına acil çözüm bekliyor….