Hayat, çoğu zaman güllerle dolu bir bahçe gibi görünür, ama bilmezsin ki o güllerin arasında gizli dikenler vardır. Bazen o dikenler öyle derine batar ki, sadece canını değil, ruhunu da kanatır. İşte acımasızlığa kurban olmak, tam da böyle başlar… Bir gün bakarsın, güven dediğin şey bir cam kırığı gibi elinde paramparça olmuş.

Bir söz vardır ya, “En büyük eziyeti en çok güvendiğin yerden alırsın” diye… Ne doğru bir söz! Çünkü yabancının acımasızlığı canını yakar ama geçer; fakat dostun, kardeşin, sevdiğin insanın acımasızlığı, kalbine saplanmış paslı bir bıçak gibi orada kalır. Her hatırlayışında yeniden kanar.

Acımasızlık, sadece kötü bir davranış değildir; insanın ruhunu, umutlarını ve hayata olan inancını kemiren görünmez bir zehirdir. İnsan, bu zehrin farkına bile varmadan yavaş yavaş tükenir. Daha kötüsü, seni sen yapan iyiliğini elinden almak ister. Çünkü acımasız insan, en çok başkalarının vicdanından rahatsız olur.

Kimi zaman bir iş yerinde, kimi zaman bir aile sofrasında, kimi zaman da bir dost meclisinde yaşanır bu ihanetin sessiz çığlığı. Kimse fark etmez, kimse duymaz; çünkü acımasızlık çoğu zaman bir tokattan değil, bir umursamazlıktan, bir vefasızlıktan gelir.

Acımasızlığa kurban olan insan, önce içine kapanır. Konuşmaz, anlatmaz, çünkü bilir ki anlatsa da kimse anlamayacaktır. Sadece sessizce yarasını sarar, ama o yara kolay kolay kapanmaz. Kapanmış gibi görünse de en ufak bir hatırlayışta yeniden kanar. Gece yatağa uzandığında gözlerin tavanda, aklında binlerce soru vardır: “Neden? Ne yaptım da bunu hak ettim?”

Ve işin en ağır yanı şudur: Acımasızlık, insanın kalbine karanlık bir gölge düşürür. O gölge, günler geçse de kolay kolay kaybolmaz. Ama yine de… Eğer tüm bunlara rağmen kalbini taşlaştırmaz, merhametini koruyabilirsen, işte o zaman gerçek galip sensin. Çünkü kötülüğün en büyük yenilgisi, iyiliğe dokunamamasıdır.

Bazen acımasızlığa kurban olmak, seni öldürmez; aksine yeniden doğurur. Daha güçlü, daha dikkatli ama hâlâ vicdanlı biri olursun. Ve bir gün, senin yaralarından öğrenen kalbin, başkalarının yaralarına merhem olur.