Son birkaç yıldır siyasette öylesine büyük şaşkınlıklar yaşıyor öylesine anlaşılmaz hayal kırıklıklarına uğruyoruz olup bitenleri anlayabilmek ve anladıktan sonrada etrafımıza anlatmakta gerçekten çok büyük güçlükler yaşıyor ve “Acaba yıllar yılı bizim doğru bildiklerimiz kocaman birer yanlıştanmı ibaretmiş” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Son dönemlerde iş başında bulunan siyasetçiler, Belediye başkanları kendileri ile ilgili ifade edilen en küçük bir eleştiri karşısında hemen savunmaya geçiyor “Hz. Ömer’den, Melunlardan, Karunlardan, Haktan, hukuktan, Hadisten, ayetlerden ” söz etmeye başlıyorlar.
Uzunca bir zamandır aklımızdan geçen dile getirmeye utandığımız, çekindiğimiz, yakıştıramadığımız, korkup ürktüğümüz, içimize sindiremediğimiz, üzüldüğümüz daha vahim nedenlere yol açacak, hatta inanç sisteminde tahribatlara yol açacak Allah rızası için yıllarca sokaklarda koşturan insanların sukutu hayale uğratacak bazı noktaları bazı düşünürlerin yazılarını görünce yazmazsak, tarihin bize kötü gözle bakacağını düşündüğümüzden bazı hadiselere kendi penceremizden bakmak ve yorumlamak durumunda kalıyoruz.
Hatırlayınız başlarken bütün siyasetçiler Allah’ın rızasıyla Hz Ömer’in adaletiyle çıkmışlardı vatandaşa hizmet adına.
Dolayısı ile buradan başlamak ve örneklemeyi de bu duruma göre yapmak lazım.
Şam Valisi bir camiyi genişletmek ister, Camiye bitişik arsa bir Yahudi’nindir, Adam arsayı vermek istemez,
Vali arsaya el koyar arsanın parasını da adama yollar, Görünen normal bir durumdur, adamın parası belki fazlasıyla da verilmiştir.
Yahudi durumu komşusuna anlatınca komşusu “Medine’ye Halife Ömer’e git” der.
Adam Medine’ye gider, Halife Ömer’i bulur durumu anlatır, Halife küçük bir deri parçasına “Nuşirevan’dan daha az adil değilim” yazar adama verir “Git Valiye bunu ver” diye de ekler.
Adam Şam’daki idarecilerin ihtişamlı durumlarıyla Medine’deki sade halim selim halifenin durumuna bakar aklı almaz bu durumu.
Şam’a dönünce pekte umudu yoktur bu küçük deri parçasından ama o kadar yol gitmiştir belki bir fayda olur diye valiye çıkar, Deri parçasını verir, Vali yazıyı okur okumaz benzi atar yüzü sapsarı olur.
Donup kalır bir süre olduğu yerde, Yahudi “bu küçük deri parçasındaki bir satır yazı neden sizi bu kadar sarstı dehşete düşürdü anlamadım” diye sorar Vali’ye.
Vali “anlatayım” diye başlar konuşmaya ”Yıllar önce Halife Ömer’le İran tarafına 200 deve alarak ticaret yapmaya gittik. Bir beldeye varınca cirit oynayan gençleri seyrettik. O arada kalabalık bir gurup develerimizi zorla elimizden aldı. Parasız kaldık bir han a gittik hancıya durumu anlattık o da gidip durumu krala anlatın dedi.
Sabah kralın huzuruna çıktık durumu anlattık. Kral Nuşirevan bize birer kese altın verdirdi.
‘Ben bakacağım siz memleketinize dönün’ dedi. ‘Hancıya durumu anlatınca bir yanlışlık olmuş yarın birde beraber gidip anlatalım durumu’ dedi. Ertesi sabah tekrar kralın huzuruna çıktık. Hancı durumu anlatınca Nuşirevanın suratı asıldı. ‘Bize bu kez ikişer kese altın verdirip yarın akşama kadar develeriniz gelecek. Develerinizi alın her biriniz şehrin başka bir kapısından çıkın’ dedi.
Akşam develerimiz hanın kapısına geldi. Hancı develerinize kralın oğlu ve veziri el koydurtmuş. Size tercümanlık yapan durumu tam anlatmamış’ dedi.‘Sabah olunca yola çıkarken hancı bende anlamadım ama siz kralın dediğini yapın ayrı kapılardan şehirden çıkın’ dedi.
Vali anlatmayı sürdürüyor “Ben doğu kapısından çıktım. Kapının çıkışında 2 kişinin darağacında asılı olduğunu görüp korktum da, ‘ Bunlar ne suç işlemişler?’ dedim. Adam dedi ki bunun birisi kral Nuşirevanın oğlu birisi de veziri. Buraya gelen iki Arap’ı soymuşlar ceza olarak ikisini de asmışlar.”
Hz. Ömer in çıktığı kapıda ise bize taraflı tercümanlık yapan adam asılıymış. Halife Ömer deri parçasına " Ben Kral Nuşirevan’dan daha az adil değilim seni asarım” yazmış.
Yahudi bu tutum karşısında Müslüman oluyor arsasını bedelsiz camiye bağışlıyor.
Yola bu düsturla çıkılmıştı Adalet Halife Ömer’in adıyla birleşmişti, Şimdi akşam sabah Halife Ömer’in adaletini anlatan ancak kendileri ile ilgili en küçük bir eleştiriye dahi tahammül edemeyen oturdukları koltukları kendi kişiliklerine değil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücüne borçlu olan belediye başkanlarına “Halife Ömer’in adaletini nereye sakladıysanız çıkarın, Gariban vatandaşı Halife Ömer masallarıyla daha ne kadar oyalayacak daha ne kadar süre ile kandıracaksınız” sorusunu yöneltecek ve cevap arayacağız.
Bu düstur uyarınca yatağına giren gönül rahatlığı ile uyabilen yönetici var.?
Bu kadar yozlaşma içerisinde Adalete değer veren zavallı milletin sıkıntılarını anında çözen onların dertleri ile dertlenen kaç yönetici başkanı kaldı..?
Nerede kaldı Halife Ömer’in adaleti, Eğer sizin yaptıklarınız doğru ise döneminde Hazreti Ömer’in uyguladığı sisteme ne ad vereceğiz.?