12 Eylül 1980 öncesini hatırlayalım, İdeolojinin en üst noktada yapıldığı bir siyasi partiden başka bir siyasi partiye geçişin bırakın ayını nerede ise suç sayıldığı bir süreç yaşanmıştı.

12 Eylül 1983 yılında yapılan ilk yerel seçime “Dört eğilim” anlayışı ile katılan ve seçimden galip çıkan ANAP ile başlayan “ideolojik aşınma” o gün bu gündür tüm hızı ile devam ediyor.

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçim öncesi seçime katılmaya hak kazanan siyasi partiler hemen her gün seçimde aday olacak isimleri düzenledikleri organizasyonlar ile kamuoyuna açıklıyorlar.

Okuyucularımızın da dikkatlerinden kaçmamıştır, Seçime 75 gün kala vatandaş artık kimin hangi siyasi partiden aday olacağını kimin aday gösterilmediği takdirde hangi partiye geçtiğini izlemekten yorgun düşmüş durumda.

Biz belli zaman aralıklarında paylaşırız, Türkiye gibi siyasetin hayatımıza hemen her anlamda müdahale ettiği bir noktada siyasete biraz ilgi duyan birisinin var olan makamlardan herhangi birsine aday olmamak gibi bir şansı kalmıyor.

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçime AK Parti MHP birlikte katılıyor, CHP’nin de yapılacak seçimde belli seçim bölgelerinde DEM ile gireceği ,14 Mayıs ve 28 mayıs tarihilerindeki iki seçime Millet ittifakı ile katılan İYİ Partinin de seçime tek başına katılacağı netleşti.

Zaten 31 mart tarihinde yapılacak seçimde kazanacak adayların çok büyük bir çoğunluğunun da yukarıda belirttiğimiz siyasi partiler içerisinde çıkacağı da biliniyor.

Böyle bir süreçte CHP’nin de AK Parti ve MHP tarafından oluşturulan Cumhur ittifakının da adaylarını olabildiğince öteledikleri daha doğrusu ötelemek zorunda kaldıkları artık herkes tarafından kabul ediliyor.

Sebep son derece belli partiler arasındaki aday geçişleri, Seçimde AK Partide CHP’de şu an görevde bulunan belediye başkanlarının belli bir kısmını tekrar aday göstermek istemiyorlar.

AK Partideki mevcut belediye başkanı birden bire CHP’ye , CHP’de aday gösterilmeyen belediye başkanı da anında AK Partiye geçiş yapamıyor, zira kendileri açısından bu kadar keskin bir geçişinin faydadan çok zarar getireceğine inanıyorlar.

Burada anlaşılacağı gibi en çok tercih edilen siyasi oluşum İYİ partidir, Geçtiğimiz haftadan itibaren AK Partinin ve CHP’nin aday tanıtımlarının yapıldığı andan itibaren her iki partide de başlayan hoşnutsuzluk mevcut başkanları ve aday olmak isteyip başarılı olamayanlar üçüncü yola doğru yönlendiriyor.

YSK seçime katılacak olan siyasi partilerin adaylarını 20 şubat tarihine kadar kabul edeceğini ve seçimin başlangıç takvimi olarak 01 mart tarihini ilan edeceğini açıkladı.

Bu yüzden 15 Şubat tarihine kadar daha köprülerin altından çok suların akacağını hiç tahmin edilemeyen isimlerin hiç tahmin edilemeyen siyasi partilere adaylık için başvuru yapacaklarını biliyoruz.

Partilerin birbirlerine bu kadar benzedikleri bir süreçte söz konusu bu geçişlerinde normal karşılanması gerektiğini düşünüyoruz.

Neticede tüm siyasi partiler İçişleri bakanlığı güvencesinde hayat buluyor.