Türkiye’de Din adına fetva vermesi, dini konularda düzenleme yapma yetkisi bilindiği gibi bütçesi pek çok bakanlık bütçesinden daha fazla olan diyanet işleri başkanlığının uhdesinde, Bu kadar geniş bir idari kadro ve bütçe ile çalışmasına rağmen insanımızda başlayan ve bir türlü durdurulamayan yozlaşmanın bütün günahını da ister istemez diyanet işleri başkanlığına yüklemek durumunda kalıyoruz.
Toplumda meydan gelen her türlü dini yada ahlaki sorunlarla ilgili birinci derecede fetva vermesi gereken diyanet işleri başkanlığı bizim bilemediğimiz sebeplerden olsa gerek meydanı boş bırakınca ortaya “din simsarları” denilen ve faydasından milyonlarca kat zarar veren çapulcular ordusu arz-ı endam ediyor.
Ramazan ayına sayılı günler kala göreceksiniz nerede ise tüm televizyon kanallarında bu “insanı dinden eden yarım hocalar “yeniden ortaya çıkacak ve akıllarına gelen gelmeyen ne kadar saçmalık varsa ulu orta anlatmaktan asla geri durmayacaklar.
Dikkat edin son dönemlerde başta diyanet işleri başkanlığının öne çıkmaması sonucu televizyon kanalları olmak üzere yazılı-sesli medyanın hemen hepsinde pıtırak gibi ortaya çıkan “Sözde din adamlarının” hiçbir gerçekliğe dayanmayan açıklamaları yüzünden bu millet doğru bildiği dini bilgileri bile artık sorgulamaya başladı.
Bir türlü önü alınamayan yada daha açık bir ifade ile “alınmayan” bu aklı evvel sözde din adamlarının sanki başka hiçbir işleri yokmuş, vatandaşa aktaracak doğru bilgileri kalmamış gibi işi dolaştırıp “kız çocuklarının dokuz yaşında evlenebilecekleri, Beden eğitimi derslerinde Eşofman ile dolaşan kız çocuklarının erkekleri tahrik edebilecekleri gibi” dangalaklıkları birbiri ardına sallamaya başladılar.
Aklına gelen gelmeyen ve tabanı olmayan ne kadar bilgi varsa kahvehane ağzı ile konuşmaktan çekinmeyen bu sözde din adamlarına “Yahu etmeyin eylemeyin milletin kafası zaten karışık , böylesi bir durumda benzine ateşle gitmenin bir faydası yok” derken geçtiğimiz zamanlarda TRT’de yayınlanan Pelin Çift’in sunduğu Öteki Gündem programında katılan Dr.Yavuz Örnek, Hz. Nuh zamanında Hazreti Nuh’un oğlunu cep telefonu ile aradığını dolayısı ile o günlerin günümüzden çok daha ileri seviyede teknoloji olduğunu ve bir bilim adamı olarak bunları ispatlayabileceğini iddia etti.
Dr. Yavuz Örnek, konuşmasında Nuh Tufanı esnasında Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü savundu. Örnek ayrıca 10 bin yıl önce o dönemde Hz. Nuh’un 400 metrelik dalgalara dayanan çelik levhalardan yapılmış bir gemi inşa ettiğini ve bu geminin nükleer enerji kullandığını söyledi. İddialarının hep bilimsel kanıtlara dayandığını belirten Örnek soru üzerine bunları açıklamakta zorluk çekti.
Dr. Yavuz Örnek ayrıca Nuh’un oğlunun uçan bir cisim kullandığını, Hz. İsa’nın 2 bin yıl önce değil 2 bin 300 yıl önce doğduğunu, Nuh Tufanının bölgesel değil tüm dünyada gerçekleştiğini, gemiye canlı hayvan alınmadığı, Hz. Nuh’un döllenmiş bir dişi bir erkek yumurta sipariş ettiğini ve siparişlerin o dönemde Amerika’dan, Fransa’dan Hz. Nuh’a yollandığını belirtti. Yavuz Örnek'in çok iddialı konuşması üzerine Pelin Çift’in düzeltme çalışmalarını da "ben bilim adamıyım bilim adına konuşuyorum" diye engelledi.
Dr. Yavuz Örnek, Nuh tufanı sonrasında da gemiden güvercin yollanmadığını, uçan bir insansız hava aracı İHA yollandığını söyleyince Pelin Çift dayanamayarak "Hocam bunun bilimsel ispatı var mı? diye sorunca Dr. Yavuz Örnek “Efendim ileri teknoloji varken niye güvercin yollasınlar” diye cevap verdi.
15 Temmuz’da meydana gelen darbe girişimi ile insanların hayatında son derece önemli olan dinin yanlış yorumlanmasının milletleri nasıl bir felakete götürebileceğini tam anlamı ile anlamış olduk, o günden sonra hiç vakit kaybetmeden din eğitiminin sadece devlet eli ile verilmesi noktasında gereken ne varsa yapılacağı yerde üzülerek görüyoruz ki kendisini din alimi sayıp yalan yanış bilgiler ile milleti perişan edenleri sayısı her geçen gün artıyor.
Eğer devlet bu işe ciddi bir şekilde eğilmez ise her geçen gün daha da kötüye gideceğimiz açıktır, aklı başında pek çok bilim adamı “İslamın içi boşaltılıyor” şeklindeki feryadını görmezden gelip bu tür aklı evvellere yol verildikçe sıkıntılarımızın da her geçen gün artacağı artık kesin gibi.
Devlet din eğitimini uygulamalı olarak okullarda kendisi vermeli, çocuk namaz kılmayı, namazda edeceği duaları okullarda öğrenmeli, Bu eğitim sırasında çocuklarımız kesinlikle başka cemaatlerin, tarikatların insafına terk edilmemeli ki yanlış fikirlere kapılmasılar.
Çocuklarımız sözünü ettiğimiz bu bilgisiz-cahil sözde din adamları dolayısı ile gerçekten çok büyük tehlike altındadırlar, Yüzyıllar boyu toplumun önderliğine soyunmuş, toplum tarafından çok büyük bir saygı ve itibar gören din adamlarının arasına karışmış bu aklı evveller dolayısı ile İslam dini gerçekten büyük yara almaktadır.
Bu tür sıkıntılarda başvurulacak yegane merci olan Diyanet İşleri Başkanlığı da yazımızın başında da belirttiğimiz gibi maalesef derde derman olmaktan çıkmak üzeredir, geçen dönem diyanet İşleri başkanı olarak görev yapan Mehmet Görmez’in “Milyonluk Mercedes” dolayısı ile kurunun aldığı yara sonrası bu başkanlıkta görev yapan birkaç kişinin yaptığı akılsızca açıklama yüzünden vatandaşta Diyanet işler başkanlığına doğru bir ön yargı oluştu.
Gözümüz gibi korumamız gereken İslam dini maalesef ağzından çıkanı duymayan sözde bilim adamları yüzünden sorgulanmaya başlamadan, Millet bu sözde alimlere daha fazla diş bilemeden, birisinin çıkıp bunlara “Ya hayır söyleyin yada susun” demesi sonrasında da din eğitiminin devlet eli ile verilmesi adına gereken ne varsa yapılmalı ve içerisine düştüğümüz bu girdaptan milletimiz kurtarılmalıdır.
Yoksa işler iyiden iyiye sarpa saracak.