Hayatımızda kullandığımız çok yaygın bir söz vardır. “İnsan, umduğundan küser” diye. Ama haklı ama haksız. Hayattan, arkadaşınızdan, dostunuzdan beklentilerinizi ne kadar yüksek tutarsanız hayata o kadar küsersiniz.
Küsmek hayal kırıklığını peşi sıra sürükler. Hayal kırıklığı, bundan sonraki hayatınızda daha emin adımlarla ilerlemenizin önünde hep engel olur, diken olur. Kalbinden kırgınlıkları sök at. Neden gül yetiştirmek varken, pıtrak ekiyorsun.
Unutma ne ekersen onu biçersin. İçinde ne varsa dilinden o damlar. Gül yaraların merhemidir, şifa kokar iyileştirir. Pıtrak, yaraları kanatır, acı kokar, batar uzaklaştırır.
Dostluk, arkadaşlık ummak değildir. Hele küsmek hiç değildir. Sevdiğiniz insanı hiçbir karşılık beklemeden yüreğinizin en müstesna köşesinde tutabilmektir. Hatırda tutmak, hatır tutmaktır. Yani aslında tek taraflıdır. Sevgide böyle bir şeydir. Hep tek taraflı işler. Beni seversen bende seni severim demek bir alışveriştir.
Cemil Meriç “İyilik eden mükâfat bekliyorsa tefecidir” sözü ne kadar derin bir hakikate işaret ediyor. İyilik yapıp karşılığını beklemek, eczaneye para verip, mutluluk hormonu içeren hap istemek gibi bir şeydir.
Aslında bir kez ihlasla, samimiyetle kalbinden çıkıp paylaştığında, sana misliyle geri dönmemiş hiçbir iyilik yoktur. Varlığınla başkalarına mutluluk, huzur verdiğinde sana misliyle dönecektir. İyilik ve güzelliği bir pazarlık konusu yapar, esirger ve cimrilik yaparsan sende mahrum kalırsın.
Küsmek hangi derde çare olmuş ki bugüne kadar. Küsenler hep üzülenler, kaybedenlerdir. Küsenler, yaptıkları iyilikleri gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçirip, karşılığını beklemeye başlayanlardır. Yaptığı iyiliğin karşılığını göremeyince, daha fazla mutsuzluğun, kederin içine gark olurlar. Küsmek hep sizden götürür.
Düşünüyorum da şu geçirdiğim son beş altı yıl ne çok şey öğretmiş bana. İnsan düşerek, kalkmayı öğrenirmiş. Ne çok beklentilerim varmış. Telefonun başında fihristime kayıtlı yüzlerce arkadaşımın aramasını beklemekten canım sıkıldığı, ruhumun daraldığı çok günler oldu.
Bazılarının gelmeyen selamlarına sela okudum. Bazılarını yüreğimde çok iz yaptığı için unutamamışımdır. Umduklarım hep küstüklerim oldu. Oysa küsmek kendi yüreğime bilmeden yüklediğim en ağır yükmüş. Yıllar geçtikçe yaraları iyileştiren, merhem olan rabbime hep dua ettim. Allah’ım kalbimde hiçbir kimseye karşı kin, nefret, kırgınlık bırakma diye hep dua ettim. Yükümü hafifletmeye çalıştım. Gelmeyene gittim. Aramayanı aradım.
Küsmek yüreğe yüktür, ruha sancıdır, vücuda hastalıktır.
Hastalıklardan arınmak, yükümüzü hafifletmek için umduklarımızın yakasını bırakmaya ne dersiniz?