Söz bazen  en keskin kılıçtan daha  kesici ve yaralayıcı bir alet olur yerini ve sözünü bilmeyen kişi ya da kişilerin söylediği ile…

Söz söylemek aslında bir sanattır da bir çok kez farkına varamaz insan…

Güzel söz  söylemek ayrı bir marifet ve ustalık ister…

 Herkes güzel sözü söyleyemez…

 Bir de yüreği ile söylenen  güzel sözlerin  daha bir etkileyici tarafları vardır…

Güzel söz; doğru, faydalı, sevdirici ve muhatabın seviyesine uygun ve yeterince söylenmiş olan sözdür.

Aslında  sadece sözlerin söylenmesi mesele değildir…

Mesele  o sözlerin kime ya da kimlere söylediğinizdir…

Eğer sizin söylediğiniz söz ya da sözler güzel olsa bile karşı taraf bunu anlamakta güçlük çekip de bu sözleri kavrayamama durumu olursa…

 Ne işe yaradı güzel söz ki?

Ne  işe yarar?

Bir çok kişi ya da kişiler tarafından kavranılmayan sözün doğruluğunun, faydalılığının ve de sevdiriciliğinin bir anlamı olmaz ki güzelliği olabilsin.

Bunun içindir ki, Sevgili Peygamberimiz  (S.A.V.) koyduğu şu ölçülerle bize güzelliğin yolunu açmıştır:

“İnsanlarla akli seviyelerine göre konuşmakla emrolunduk.”(8)

***

Söz bir insanın iç dünyasının aynasıdır…

 Bir insanı söylediği sözlere göre değerlendirirsiniz değil mi bir çok kere…

Evet öyledir…

Bazı durumlarda çok fazla söz söylemek de yarardan çok zarar getirir…

Hele hele söylenmeden önce tartılmadan  ağızdan çıkan sözler ve cümleler adeta yaydan çıkan bir ok gibidir…

Bu sabah yeni bir güne, yeni bir haftaya  uyandıktan hemen sonra  günün anlam ve önemini belirten  ilk cümlemiz ve temennimiz şu oldu:

“Söylenen söz yaydan çıkmış ok gibidir...

Söylemeden önce tartmak gerekir..

Aman dikkat! Herkese sağlıklı bir hafta boyu dilerim!”

***

Son zamanlarda bakıyorum özellikle siyaset  sahnelerinde, kulislerinde hatta kürsülerdeki söylemlerin çoğu hep kalp kırıcı ve incitici…

İnanın buna üzülüyorum…

Dün  bizim bölgede Körfez ilçesinde  bir siyasi partinin kongresinde bizim gazeteci meslektaşlarımıza incitici sözler söylenmiş…

 Ne gereği var?

 Gazeteci oraya keyfinden gelmiyor görevi için geliyor…

 Kongreyi izleyecek ve haber merkezine gidip  haberleştirerek kamuoyuna duyuracak…

Görevi bu çünkü…

Ne gereği var onların kalplerini kırmaya ?

Üzülüyoruz inanın böyle şeylere…

 Yine  Ankara’da dün gerçekleşen bir siyasi partinin il kongresinde de  arkadaşın birisi çıkıyor kürsüye edebiyat yapıyor güya… Amma edebiyat yapıyorum derken bir çuval inciri berbat ediyor ki apar topar adamı kürsüden indirip dışarı atıyorlar…

Öyle ya  orada bazı deyimlerin söylenmesi ve hakaretvari konuşmak niye?

Ne gereği var?

Söz gümüş ise sükut altındır demiş atalarımız…

Çok doğru söylemişler…

Bazen söz bilmiyorsanız bile susunuz ki,  en azından sıkıntı olmasın…

"Fazla konuşmak insanın ne kadar fazla bilgisi olduğunu değil sadece ne kadar geveze olduğunu gösterir."

Çok konuşan insan, ciğerlerine aldığı oksijeni bol keseden harcayan insandır…

Ciğerlerinizdeki oksijeni  konuşarak bol harcamayın ki, o oksijenden  insan beyni de daha çok yararlansın ve sağlığa iyi gelsin!

Sözler elbette söylensin, insanlar konuşa konuşa anlaşır, ancak konuşurken insanlar kırıcı sözlerde bulunmasın ki, kalpler kırılmasın…

İki günlük dünyada hiç kalp kırmaya gelmiyor…

Yarın pişman olunacak hiçbir işi yapamamak lazım…

 Sözleri söylerken tartmak gerekiyor…

Bu vesileyle herkese saygı ve selamlarımızı iletiyor, esenlikler diliyorum.

 SAĞLICAKLA KALIN!