Her insanın yaşadığı sorunlarının yarattığı gerginliğin ardından gelen stres ile var olanı bir anda yıkıp, dökmenin ne olduğunu en iyi bilenlerde yine biz insanlar olduğumuza göre, bunu aşmanın da insanın işi olduğunu unutmamak gerekir...
Evet, aşkta, sevgide, hatta Bıden'in yarattığı strese gerekli cevabı vermediği ileri sürülüp, eleştirilen Erdoğan'ın yüz hatlarından, dilinden, hal ve hareketlerinden anlaşılan tek şey bunca sorun ve gerginliği aşmaktır en büyük insanlık görevi...
Ve bunca sorunun altında kalınsa, gereksiz, bir anlık, hatta iyileşmez yaralar alınsa, kırılıp, dökülse bile, vazgeçmemek ve sonuna kadar direnmek, sevdiğini anlatmak, idealini yerine getirmek ve hedefe ulaşmaktır, insanlığın yaşam denen savaşta bir fert olduğu alandaki en büyük görevi.
Ki bunca sorunun altından kalkmanın en büyük itici güç aşk, arzu, istem ve ideal olursa, karşıda ki sorun ne olursa olsun, limana, hedefe ulaşmak, içinde olan gemi eğer kayalara çarpacağım der ve geriye açılırsa asıl sorun, gerginlik ve ötesi işte o zaman başlar ve bunun adına da yıkım denir...
Bu nedenle ne bana, ne kendinize nede ABD seçimleri sonrası okyanus ötesinden gelen ve gelmeye devam edecek gibi görünen dalgalara sıkışan Erdoğan'a kızmamalıyız.
Çünkü Erbakan gibi MKK'da terlemeden, şu an nerede olduğu ve bana göre Erdoğan iktidarının önünü açan en büyük kişi olduğunu düşündüğüm, Sezer'in anayasa kitapçığını yüzüne yiyen Ecevit gibi olmayı seçmediği ve liderliğini ortaya koyduğu için, 20 yıla yakındır iktidarda bulunan Erdoğan gibi hazır olmalıyız, alandan, aşktan, sevgiden, idealden, kısacası arzuladığımız hedeften kaçmadan zaman zaman tartışıp, kavgada etsek, yaralanıp, kırılsakta direnme psikolojisini kaybetmemeliyiz...