İnsan bazen öyle anlar yaşar ki içindeki öfke, kırgınlık ve haksızlığa uğramışlık hissi göğsünü daraltır.
Zihni sorularla dolar: "Neden hep ben?" "Neden doğruların karşılığı adaletsizlik oluyor?" İşte tam bu noktada, kimi insanlar isyanı Allah’a yöneltirken, kimi bilir ki asıl isyan edilmesi gereken insanlardır, onların bencilliği, nankörlüğü ve adaletsizliğidir.
Allah adildir. O’nun terazisi şaşmaz. İnsan ise çoğu zaman nefsine yenik düşer, çıkarları uğruna hak yiyebilir, emanetlere ihanet edebilir, güveni suistimal edebilir. Ama bunların hiçbirinde Allah’ın suçu yoktur.
O, insana akıl ve irade vermiş, iyiyi ve kötüyü göstermiştir.
Tercih insana aittir. Haksızlığı yapan da insandır, vefasızlığı gösteren de
Bu yüzden isyanım insanlara…
Söz verip de tutmayanlara,
Seviyorum deyip de vefasızlık edenlere,
Emanete hıyanet edenlere,
İyiliği suistimal edenlere…
Ama Rabbime isyan etmem!
Çünkü bilirim ki O, kalbimdeki her sızıyı görür. Dualarımı duyar, adaletini vakti geldiğinde tecelli ettirir.
Bana düşen, sabretmek ve O’na teslim olmaktır. İnsanların hataları yüzünden Rabbime gönül koymak, O’na haksızlık etmek olur. Çünkü O, her şeyin en doğrusunu bilir.
Ve gün gelir…
Kul, ettiğini bulur,
Kötülük eden kötülüğüyle sınanır,
İyilik eden, iyiliğiyle ödüllendirilir.
Benim isyanım, insanların hoyratlığına, vefasızlığına, bencilliğine…
Ama Allah’a değil! Çünkü O, adaletin ta kendisidir!
İnsan, başına gelen her sıkıntıda isyan etmeye meyilli bir varlıktır. Oysa durup düşünmeli…
Kim sebep oldu bu yaralara? Kim kırdı kalbini? Kim aldattı güvenini? Bunların hiçbiri Allah değil… Bunu yapan yine insanlar…
İnsanların vefasızlığına, çıkarcılığına, bencilliğine ne kadar üzülsek de aslında bu, dünyanın düzenidir. Her insan, hayatında en az bir kez ihanete uğrar, dost sandıklarından darbe yer, en güvendiklerinden yara alır.
Ve en çok da iyilik ettiği, en çok değer verdiği kişilerden…
Ama işte burada imtihan başlar. İsyanı kime yönlendirdiğin, seni ya yüceltecek ya da batıracaktır.
İnsan kendini sorgulamalı önce… "Bu ihaneti hak edecek ne yaptım?" diye düşünmeli ama bir yandan da şu gerçeği unutmamalı:
Kimi insanlar vardır ki, iyiliği de kötülüğü de hak etmezler, çünkü kalpleri mühürlüdür. Onlara ne kadar iyi olsan da fark etmez, çünkü gözleri sadece kendi çıkarlarına odaklıdır.
Ama Allah öyle mi? O, kulunun dualarını duyar. Kalbinin kırıklığını, gözyaşlarını görür. Bazen hemen müdahale etmez, çünkü O’nun zamanında her şeyin bir karşılığı vardır. Gün gelir, yapılan her yanlışın hesabı sorulur. Unutan kul olur, ama Allah unutmaz!
Bu yüzden isyanım,
Menfaati bitince selamı kesenlere,
Sana dost görünüp arkandan kuyu kazanlara,
Verdiğin değeri anlamayanlara,
Kendi hatasını örtmek için başkasını suçlayanlara…
Ama Allah’a değil! Çünkü O, her şeyin en doğrusunu bilir.
Bazen insan, "Neden ben hep sınanıyorum?" diye düşünür. Oysa belki de bu sınav, seni güçlendirmek için verilmiştir.
Allah sevdiği kullarını sınar, onları olgunlaştırır, daha büyük nimetlere hazırlamak için bazı şeyleri alır.
Ama bil ki, senden alınan her şeyin yerine bir başka hayır konur. Belki daha güzel, belki daha anlamlı…
Bu yüzden, hayatın getirdiği haksızlıklara karşı dik durmalı. Haksızlığa uğrarken bile iffetini, edebini ve sabrını kaybetmemeli. Çünkü sonunda kazanan hep sabredenler olur.
Ve unutma…
Allah’tan korkan, kuldan korkmaz.
Allah’a güvenen, kuldan medet ummaz.
Allah’a sığınan, insanlardan umudunu kesmez...
İsyanım, insanların vefasızlığına, adaletsizliğine, ikiyüzlülüğüne…
Ama Allah’a değil! Çünkü O, her şeyi görüyor ve en güzel karşılığı verecektir