Farabi ve İbn-İ Haldun’un “Şehir tipolojisinde İslam Dini ve Şehircilik” başlığı altında verilen bilgilere göre:
“İslam şehirlerinin çekirdeğini teşkil eden en önemli fiziki unsurlar Cami, Pazar,Hükümet konağı (Dar'ül imare) dir , Dolayısı ile Şehir bunların çevresinde kağnı tekeri şeklinde açılır ve büyük yollardan ana kapılara ulaşılırdı. İslam şehirlerinin çoğunda düzensiz, eğri-büğrü, dar ve çok sayıda çıkmaz sokakla donatılmış tıpkı labirenti hatırlatan bir yol sistemi mevcuttu.
Bu labirente benzer yol sistemi, Müslümanlar tarafından inşa edilen, plansız, kuruluş ve gelişimi halkın tasarrufu altında tabii bir halde cereyan eden Basra, Kufe, Fustat ve Kayravan gibi garnizon şehirlerle, Mekke ve Medine gibi Arapların İslam’dan önce de sahip bulundukları şehirlerde daha belirgin olarak ortaya konmuştur.
Çünkü, İslam şehirlerinde belediye kurumları yoktu ve dolayısıyla şehir içi yol sistemini, halkın ortak sosyal ve kültürel anlayışı belirlemiştir. İslam şehrinin merkezini teşkil eden en önemli fiziki unsurlar cami ve Dar’ül imare (Hükümet Konağı) dır.
Bu iki yapıdan özellikle cami, istisnasız bir şekilde her zaman şehir merkezinde yer almıştır. Başka bir ifadeyle, cami İslam şehrinin merkezini belirleyen birinci derecede bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Farabi ve İbn-i Haldun’un söylediklerinden yola çıktığımızda bizimde sınırları içerisinde 1985 yılı itibarı ile ikamet ettiğimiz Gebze’nin tam orta yerinde bulunan ve Yavuz Sultan Selim’in kızlarından Hafsa Sultan ile evli olan Çoban Mustafa Paşa (ö. 935/1529) yaptırılan ve Memlük tarzındaki süslemelerinde kullanılan malzemeleri de Mısır valisi iken bizzat kendisi oradan getirilen Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin etrafında şekillendiğini söylemek yanlış bir ifade olmayacaktır.
Son dönemlerde geleneğin değişip değişmediğini bilmiyoruz ancak biz ve bizim yaşımızdaki nesil Gebze dışından ilçe merkezine gelmek isteyen misafirleri için buluşma noktasını halen daha “Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin önü yada yanı” olarak bildirdiklerini düşünüyoruz.
Gebze’nin adeta sembolü olmuş Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin dört bir taraftan ablukaya alınmış ve şehircilik adına adeta “utanç vesikası” olarak tanımlanan kuşatmanın geçen yıllar içerisinde bir türlü ortadan kaldırılmaması da “Şehir düşkünleri” tarafından “yürek yarası” olarak dillendiriliyor.
Bizim evimiz ile Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin arası bilemediniz 300 metre, dolayısı ile sabah erken saatlerden itibaren evden çıkar çıkmaz Çoban Mustafa Paşa külliyesinin etrafında dolaşmanın bize nasıl büyük bir huzur ve keyif verdiğini anlatacak ifade bulamayanlardanız.
Gebze merkezinin düzenlenmesi, yeniden restore edilmesi herkesin kabul edeceği gibi Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin etrafının temizlenmesi Külliyenin etrafını saran kuşatmadan kurtarılması ile başlayacaktır, bunu kuşatmayı kaldıracak olan kurumlarında Gebze Kaymakamlığı ve Gebze Belediye başkanlığı olduğunu da buradan bir kez daha hatırlatmakta herhangi bir sorun olmayacağını düşünüyoruz.
Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin gerçek kimliğine kavuşmasının birinci yolu çok uzun yıllar tarafından bir aile tarafından “Malzeme Deposu” olarak kullanılan Kervansaray’ın artık gerçek işlevine kavuşturulması olduğunu herkes biliyor, yıllar içerisine sayısız deneme yapılmasına rağmen bir türlü Vakıflar Genel müdürlüğüne kazandırılamayan ve “Malzeme deposu” olarak kullanılan Kervansaray ile ilgili artık daha somut daha samimi adımların atılması gerekiyor.
Kervansarayın Külliyenin bünyesine katılması için mücadele verilirken bu kez de Külliye bahçesinin Özel bir hastanenin Otoparkı olarak bizimde sevdiğimiz bir dostumuza kiralandığını gördük, Geçen süre içerisinde ne olduysa oldu diyerek Kaymakamlık ve Belediye yönetiminin söz konusu kiracı ile konuşup “Biz bu alanı gerçek kimliğine kavuşturmak istiyoruz, Lütfen bize yardımcı olun” dediği andan itibaren Kiracının da asla zorluk çıkarmayacağını düşünüyoruz.
Yine Külliyenin bahçesindeki otopark olarak kullanılan alanın hemen karşısında bulunan ve daha çok “Ayakkabıcılar ve Giyim Çarşısı” olarak bilinen alanında asıl amacı adına kullanılmak adına boşaltılması, boşaltılırken yıllardır orada evine ekmek götürmeye çalışan esnafında mağdur edilmeden aynı işi yapabilecekleri bir alana taşınması için gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor.
Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin etrafının boşaltılması ve boşaltıldıktan sonra da gündüz pırıl pırıl, gece ışıl ışıl bir hale getirilebilmesi adına yapılacak çalışmaların Gebze Belediye başkanı Zinnur Büyükgöz başkanlığında bir an önce başlatılması hem Gebze merkezinin ortaya çıkmasına vesile olacak çok azda olsa trafiğin rahatlamasına vesile olacaktır.
Gebze’nin gerçekten bir şehir olması, merkezin belirlenmesi,Çoban Mustafa Paşa Külliyesi gibi tarihi bir değerin ortaya çıkması adına tüm tarafların iyi niyetli bir şekilde adım atması, yapılacak tüm çalışmaların Gebze adına olduğunun anlatılması var olduğunu düşündüğümüz sorunları da çok kısa bir anda ortadan kaldıracaktır.
Belediye başkan yardımcılığı yaptığı 2004-2009 yılları arasında Gebze şehir merkezinin gerçek hüviyetine kavuşması adına bizimde şahit olduğumuz hatırı sayılır bir çalışma temposu içerisine giren ancak Adnan Köşker’in on yıllık başkanlığı döneminde bu çalışmalarına ara vermek durumunda kalan Zinnur Büyükgöz şimdi belediye başkanı dönemin başkanı İbrahim Pehlivan’da koordinatör olarak görev yapıyor, yani daha güzel daha yaşanabilir bir Gebze için her ikisinin de artık bir bahanesi yok.
Gebze öncelikle Çoban Mustafa Paşa Külliyesinin etrafının açılmasını ve Şehrin sembolünün ayağındaki prangalardan kurtulmasını sonrada herkese saç baş yoldurtan trafik keşmekeşliğinden kurtulmak istiyor.
Kenti yönetenlerinde, yönetimde az çok söz sahibi olanlarında kaybedecek bir dakikaları bile kalmadı.