islam aleminin "Onbir Ayın sultanı" diye adlandırdığı huzur ikllimin en üst noktada olduğuna hep inandığımız mübarek Ramazan ayının son haftasına girmiş durumdayız ,günler uzun, hava hergün biraz daha ısınıyor, 17-18 saat oruç tutanlar Orucun verdiği mahmurluk bir yana Gürültüden, kamplaşmadan, kavgadan, trafikte meydana gelen hadiselerden, Siyasetçilerin birbirlerine karşı akşam sabah yaptıkları hakaretten, Hiç durmadan bağıran seyyar satıcılardan 81 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yorgun düşmüş vaziyette.
Önceki gün yanımıza gelen bir dostumuz “Abi vallahi billahi perişan olduk, kimseye kaşının üzerinde gözün var diyemiyoruz, en masum taleplerde bile ortalık bir anda savaş meydanına dönüyor, eskiden hiç değilse vatandaşlarımızın Ramazan ayına, oruç tutanlara saygısı vardı, Erkekler şartlar ne olursa olsun bayanların, çocukların hak ve hukuklarına saygı gösterilerdi, şimdi bunlara dikkat eden hiç kimse kalmadı, Biz ne zaman bu kadar kaba bir toplum haline geldik.?” sorusunu yöneltince olup bitenlerden şikayet etme noktasında yalnız olmadığımızın farkına varmış olduk.
Ramazan ayı geldiğinde herkes diğer zamanlara göre biraz daha sessizleşir, Uhrevi günler dolayısı ile vatandaş kavgayı, gürültüyü, tartışmayı en asgari noktaya indirir, çok fazla darlandığı durumlarda a muhatabına “İsterseniz bu durumu iftardan sonra görüşelim Ramazan dolayısı ile sigara içemiyorum, açlık bir taraftan susuzluk diğer taraftan zorluyor, şimdi konuşacağımız meseleyi iftardan sonra çay-kahve içerek daha kolay, kazasız, belasız çözüme kavuşturabiliriz” önerisinde bulunurdu.
Geçtiğimiz günlerde iftar saatine yakın iftarlık pide almak için fırının yolunu tuttuk, “iftara henüz bir saat var, pide kuyruğuna gireriz, o anda tanıdık birisi denk gelirse iftara kadar sohbet etmeye çalışır, zaman geçmeye çalışırız” diyerek kuyruğun en son noktasına bizde kaynak olduk.
Pide kuyruğu yavaş yavaş ilerliyor, kuyrukta pide bekleyen vatandaşlarda bir taraftan geçmiş ramazanlar ile ilgili anılarını anlatırken, bir taraftan da 23 Haziran tarihindeİstanbul'da yapılacak seçimde taraftarı oldukları partiye oy vermesi için konuştuğu kişiyi ikna etmeye uğraşıyor, oy verilmesinin gerekçelerini kendi bilgisine göre birbirinin peşi sıra anlatıp duruyordu.
İftar saatine 15 dakika kala pide sırasına girenlerden homurtular yükselmeye başlayınca fırın sahibi “Sevgili ağabeylerim-ablalarım merak etmeyin, telaşlanmayın, hepinizi iftara kadar elinizdeki sımsıcak ve nefis pideler ile ulaştıracağız, siz medeni insanlarsınız, sizden öncekilerin sırasının önüne geçmek için uğraşmayın, ustalarımız yeteri kadar pide yapıyorlar, hepinize saygılar” duyurusunu yapmak zorunda kaldı.
Süre ilerledikçe İftar sofrasına ramazan pidesi götüremeyeceğini düşünen ve namazında niyazında olduğunu düşündüğümüz 70 yaş ve üzeri amcalar-teyzeler bir anda fırıncıya “Kardeşim bu nasıl bir fırın insan önlem almazmı, İftara on dakika kaldı biz halen pide alamadık, sizi şikayet edeceğim, Allah’tan korkmazlar, kuldan utanmazlar” diye esip savurmaya başladılar.
Hacı amcaların, teyzelerin fırıncıya yüklenmeye başladığı anlarda kendisi ile yaşıt dört kişilik amca-teyze gurubu fırının kapısından girer girmez “Arkadaşlar biz oruçluyuz o yüzden kusura bakmazsanız, hemen pide alıp iftara yetişeceğiz” dediğinde zaten burnundan soluyan Hacı abi bir taraftan “Böyle adalet olurmu, siz utanmıyormusunuz, siz oruçlusunuz da sanki biz değiliz, geçin sıranın en arkasına” dedikten sonra elindeki plastik çantayı sıranın en önüne geçmeye çalışan daha doğrusu kaynak olmayan gruba doğru savurdu.
Bir anda ortaya çıkan bu gergin duruma sırada beklemekten başka hiçbir suçu olmayan vatandaşlarda tepki gösterip “herkes sıraya girsin bizde burada bir saattir bekliyoruz” şeklinde bağırmaya başlayınca Fırın sahibi de anında “Arkadaşlar madem öyle pide satmıyorum, sizin bırakın kendinize İslam dinine, İslam’ın beş şartından biri olan Oruç’a saygınız, hepinizi burada niyetlisiniz ama daha birbirinize tahammülünüz yok” dediğinde tansiyon iyiden iyiye yükselmiş oldu.
Biz bir taraftan arka taraftan sıraya girmeyenlerin üzerine çantayı atanla onun üzerine yürüyenlerin arasına perde olmaya çalışıyor, bir taraftan da “bu şartlarda size pide satmıyorum” diye efelenen Fırıncıya “Yahu kardeşim etme yapma, Ezan nerede ise okunmak üzere, bir satir burada bekliyoruz, yüzdük yüzdük işin kuyruğuna kadar geldik, sıcacık pideler ile aramızda bir metre kaldı kalmadı, bak elimizi uzatsak pideleri tutacağız, Sen iyi bir esnafa benziyorsun, Eğer pide satmaktan vazgeçersen biraz evvel birbirlerine çanta fırlatan Hacı abiler seni anında “Kafir” ilan ederler, aklını başına al , seri bir şekilde satışa devam et” ricasında bulununca fırıncı da ister istemez “Peki Gazeteci abi sen nasıl istiyorsan öyle olsun ama bu amcalara da söyle önce insan haklarına saygı göstersinler, sırada beklemeyi öğrensinler, Hem oruç tutacaklar hem de mübarek günde kavga edip birbirlerine küfür edecekler,böyle Müslümanlık olurmu lütfen bunları da yaz” cevabını verdi.
Biz hemen yanı başımızda duran pideleri ele geçirmek ve nerede ise okunmak üzere olan Ezandan önce eve pide yetiştirmek adına olabildiğince kibarlaşıp “Fırıncı kardeşim sen bizim işimizi gör, ne dersen öyle yapacağız, ne dersen onu yazacağız, gözünü seveyim Milet barut fıçısı oldu zaten, bir daha tartışma başlarsa çıkacak kavgayı sende bende durduramayız” tavsiyesini yaptık.
Biz büyük bir mücadele sonrası sıcacık iki pideyi koltuğumuzun altına alıp büyük bir meydan muharebesini kazanmış komutan edası ile koştura koştura evin yolunu yarılamıştık ki Ezan okunmaya başladı, “Nasıl olsa ezan okundu” diyerek sımsıcak pidenin nerede ise yarısını yediğimiz anlarda evin kapısından girince herkesi sofranın başında bize “İyi ki bugün pide alma işini sana bıraktık, 10 dakikadır ezan okunmuş biz sofra başında sıcak pide bekliyoruz, böyle Müslümanlık olurmu.?” diye sorduklarında ev halkına “Siz bugün pide kuyruğuna girmiş olsaydınız, görürdünüz Müslümanım deyip bir pide alma uğruna nasıl kavga gürültü yaptıklarına şahit olurdunuz, dua edin ki biraz geçte olsa sağ salim eve gelmeyi ve size bu sıcak pideleri getirmeyi başardım, Allah muhafaza bende oradakiler uysam şimdi onlarda bende karakolda olacaktık, Allah tuttuğunuz orucu kabul etsin” cevabını verdik.
Bizim anlatmaya çalıştığımız bu pide kuyruğu hikayesi ve o pide kuyruklarında hoşgörüsüzlük dolayısı ile cinayetlere kadar giden tartışmalar dolayısı ile hangi durumda olduğumuzdur, Günde 17-18 saat oruç tutan, oruç dolaysı ile daha sakin olunması gerekirken en yakınındakinin kalbini hiç çekinmeden kıran, ağıza alınmadık küfür ve hakaretler eden bir kitlenin hangi zamanda ortaya çıktıklarını bugünlerde daha fazla soruşturmamız gerektiğini düşünüyoruz.
İsmine ister yorgunluk, ister bıkkınlık, ister kargaşa deyin, İçerisinde bulunduğumuz bu son derece zor psikolojik sürecin sona erdirilmesi ile ilgili çözüm yine dönüp dolaşıp siyasetçilere dayanıyor, Siyasetçilerin tabanlarını bloke etme adına sarf ettikleri kırıcı dile hayatımızı zindan eden yüzlerce, binlerce olumsuzluk eklenince ortaya gözü dönmüş bir kitle çıkıyor.
Önce insan olmak lazım.