16 Nisan tarihinde yapılan Referandum önceci “AK Parti teklif getirsin Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini ve Partili Cumhurbaşkanlığı modelini hayata geçirelim” dedikten sonra Türkiye’de çok uzun yıllardır devam eden Parlamenter sistemin değişmesine vesile olan adımı atan MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli hatırlayanlar vardır, seçimden belli bir zaman sonra da “Haydi gelin, Türk gençliğinin ümüğünü sıkan üniversite sınavını hepten kaldırma konusunda da el birliği, güç birliği yapalım.” teklifini yaparak sınav sisteminin beklide kökünden değişmesine vesile olacak bir adım daha atmıştı.
MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli o günlerde var olan ancak kime ve neye hizmet ettiği yıllar yılı belli olmayan sınav sistemi ile ilgili olarak “ Yaşadığımız onca kriz ve açmaz aslında milli eğitim sistemindeki zafiyetlerden türemiştir. Sürekli politika değişikliklerine tevessül etmek yanlıştır. LYS ve YGS kaldırılmıştır. Yeni sistemde evlatlarımız 2 ayrı oturuma katılacaktır. Yeni sınav sistemi ilave sorunların doğmasına neden olmuştur. Öğrencilerimiz huzursuz olmuştur. Yeni sistemin oturması zaman alacak, kaynak ve emek israfına yol açacaktır. 1 milyon kişi başına düşen üniversite sayısı Türkiye'de 2.2 iken, bu sayı ABD, Danimarka, Malezya, Polonya, İsviçre ve Norveç'te 10'u geçmiştir. Türkiye olarak hala makul bir yol bulmaya çalışan ülke olmamız oldukça düşündürücüdür. Üniversite mezunu evlatlarımızın yüzde 35'i işsizdir. Getirilen yeni sistemin birçok sakıncalı yönü ile yine fayda sağlamayacağına dair endişemiz vardır. Sınav sistemlerindeki değişikliklerle günü kurtarmak belki mümkündür ama yarınları kaybedeceğimiz neredeyse kesindir. Geleceğimizi kurtarmanın tam vaktidir. Hükümete teklifimiz şudur; Gelin üniversite sınavını tamamen kaldıralım. Anadolu'nun mazlum çocuklarına tüm imkanları sunalım. Türk gençliği akıllıdır, ahlaklıdır, çalışkandır, imanlıdır, inançlıdır. Fırsat verilsin, dünyayı yerinden oynatacak irfan ve iradeye sahip olduğunu gösterir. İşgale karşı, istilaya karşı çelik gibi bir kuvvet istiyorsak Türk gençliğine bakmamız kafidir. İmkansızlıklara direnen Türk gençliğinin önündeki engelleri kaldıralım. Türk gençliğine inanıyorum, hepsine güveniyorum.Bir el verin, bir ses verin, bir irade gösterin. Üniversite sınavını kaldırmaya var mısınız? Beka mücadelemizi vermekte omuz omuzayız. Zalimlere karşı aynı çizgideyiz. Haydi gelin, Türk gençliğinin ümüğünü sıkan üniversite sınavını hepten kaldırma konusunda da el birliği, güç birliği yapalım.”şeklinde bir açıklama yaparak Türkiye’de yepyeni bir tartışmanın da fitilini açıklamıştı.
Normal şartlarda başta üniversite sınavı olmak üzere daha alt noktalarda yani lise ve dengi okullarda eğitim gören çocuklarımızı adeta birer “yarış atı” haline getiren sınav sisteminin yıllar yılı milyonlarca “diplomalı işsiz” yaratması bir tarafa yarattığı tahribatta bir türlü giderilmiş değil.
Özellikle 2010 yılından itibaren FETÖ vesilesi ile girilen bütün sınavlarında şaibeli olduğu artık dost-düşman herkes tarafından bilinir ve kabul edilirken “diplomalı işsiz” yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayan sınav sisteminin toptan ortadan kaldırılması herkesin faydasına olacaktır diye düşünüyoruz.
“Sınav sistemini kaldıralım ama yerine nasıl bir model konuşlandıralım.?” şeklindeki sorunun cevabı da son derece basit, Türkiye son yıllarda zaten 11 yıllık temel eğitime geçmiş dolayısı ile de rehber öğretmenler daha ilkokul yıllarında öğrencinin bundan sonraki hayatında ne olacağı ile ilgili yönlendirme yapmaya başlamışlardı.
Avrupa ülkelerinin nerede ise tamamında sınav sisteminin olmadığı bunun yerine de “Diploma notunun” olduğu konu ile ilgilenenlerin çoğu tarafından biliniyor.
Çocuğun okul öncesi diye bildiğimiz yapıya girmesinden lise son sınıfa kadar olan süre içerisindeki gelişimi, derslere olan ilgisi, bu zaman zarfında öğrencinin sayısalda mı yoksa sözelde mi başarılı olacağı ile ilgili bilgiler zaten gün be gün kayıt altına alınıyor.
Bir memlekette herkesin Üniversite mezunu olması gerekmiyor,
Bizim memlekette,
“Keman çalana da,
Röntgen uzmanına da,
Araba kaportacısına da,
Eğitim almış fırıncıya da,
Ağaç budama uzmanına da,
Elektrik teknisyenine de,
Doğalgaz tesisatçısına da”
Çöpleri toplayacak temizlik görevlisine de
ihtiyaç bulunmaktadır.
Ancak var olan saçma sapan sınav sistemi yüzünden bütün öğrenciler yarış atına çevrildiğinden ortaya çıkan toz duman arasında kimin ne yaptığı belli olmuyor.
Son dönemlerde bu problemin farkına varan uzmanların da önerisi ile geçtiğiz yıllarda çok sayıda ortaklı bir yapıda kurulan OSB’ler bünyesinde hayata geçirilen Meslek okullarında ihtiyaca göre sınıflar açılıyor.
Mesela
Kimyacılar OSB’de açılan Kimya meslek okulundan,
Plastikçiler Meslek okulundan,
Mermerciler meslek okulundan,
mezun olan öğrenci hiçbir engel ile karşılaşmadan mezun olduğu okulun yanındaki bir sanayi kuruluşunda iş buluyor, bu öğrenci bir taraftan ekonomiye katkı sunarken bir taraftan da Üniversiteye giden yoldaki kalabalığın azalmasına vesile oluyor.
Burada sorun birazda Üniversite kapısında meydana gelen yığılmalardır, yukarıda da bahsettiğimiz gibi daha ilkokul yıllarından itibaren rehber öğretmenlerin takip ettiği öğrencilerin bilgi ve becerisine göre yönlendirme yapıldığı takdirde üniversitelere sınavsız girilmesinin yolu da açılacaktır.
Uzun yıllar önce kızımızın devam ettiği okulda görev yapan iki rehber öğretmenden görüşme daveti aldık, Bizi bir odaya alan iki rehber öğretmen “ Yüksel Bey yaklaşık beş yıldır öğrencimiz olan kızınızı takip ediyoruz, Kızınızın yapısı Sayısaldan çok sözele daha yakın, Kızınız Edebiyatçı olur,Tarihçi olur,terapist olur,Öğretmen olur, Doktorluk, Mimarlık, Mühendislik dallarında ise biraz zorlanır,biz kendisi ile ilgili notlarımızı verelim ama neticede tercih sizin” dediler.
Biz gazeteciyiz, Anne öğretmen kızımız ile ilgili ortaya çıkan öngörü de tamamen doğruydu ,Kızımız rehber öğretmenlerin yönlendirmesi ile başladığı ODTÜ’de Psikoloji eğitimini tamamlamak üzere ve bizde bu durumdan keyif alıyoruz.
Yıllar yılı yaz-boz tahtasına çevrilen Eğitim sistemimizde var olan olumsuzlukların cezasını çocuklarımız çekiyor.
18 yaşına gelmiş ve lise öğrenimini tamamlamayı başarmış öğrencinin bütün istikbali 3 saatlik bir sınava bağlanmış durumda.
"Öğrencinin sınava girdiği an psikolojik sorunları olabilir,
Rahatsızlanabilir,
Kafası başka bir probleme takılmış olabilir,"
işte bu kadar olumsuzluk sırasında hayatının kararını verecek bir öğrencinin hayatını karartmak ancak bize has bir durum olsa gerek.
Aradan yıllar geçti, Kamuoyu o günlerde “Sınavsız Üniversiteye” hazır iken ve MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’de fitili ateşlemişken işin doğrusu biz epey bir heyecanlanmış ve “Sınavsız Üniversite” ile ilgili olağanüstü bir beklentiye girmiştik.
İçerisinde bulunduğumuz günlerde özellikle de Korana salgının herkesi perişan ettiği bir süreçte, hayatımızı alt üst eden Üniversite sınavlarının kaldırılması adına bundan daha iyi bir fırsat olmayacağını düşünüyoruz.
Yüzde yetmişlik bir bölümünün okulu bitirdikten sonra zaten işsiz kalacağı bir süreçte sırf çocukları işsiz bırakmak için sınav yapmak gibi bir gereksizlik daha ne kadar devam edecek.?
Doğrusu çok merak ediyoruz..