Bütün dünyayı kasıp kavuran Koranavirüs salgınının şakaya gelir tarafı olmadığının farkına acı bir şekilde varınca çaresiz bir şekilde hepimiz daha önce çoğunlukla karanlık çökerken “lütfen” uğradığımız evlerimizden 7/24 çıkamaz olduk.
Özellikle şehirlerde ikamet eden aile fertlerinin bir kısmı çalıştığından diğer bir kısmı da eğitim için evden belli bir zaman ayrı kaldığından sabah kahvaltılarında yada akşam yemeklerinde bir arada olma imkanı yoktu, Öğle yemeklerini zaten saymıyoruz zira o saatlerde aile fertlerinden bir kişiyi bile evde bulabilmek nerede ise mucize gibi.
Bizde bu salgın dolayısı ile hane halkına hitaben “Çok değerli ev halkımız, durumun ciddiyetini hepiniz biliyorsunuz, dolayısı ile yetkililerimizin talimatları çerçevesinde ikinci bir talimata kadar hepimiz” Evde Kal” çağrısına uyup belli bir zaman birlikte 7/24 birlikte yaşamaya çalışacağız, şimdiden hepimize hayırlı olsun” çağrısında bulunduk.
Tabi eve kapanmadan önce evde kalacağımız süreyi de bilmediğimizden en az bir haftalık ihtiyaç listesini de hep birlikte yapabilmek adına elimizde kelam kağıt bir masanın etrafında buluşup “verin bakalım ihtiyaç listesini” dediğimizde yazılanları görünce gayri ihtiyarı “Yahu evde topu topu 3 kişiyiz ama bu liste sanki 15 kişilik gibi, acilen listelerinizi güncellemeniz ve tasarruf tedbirlerine uymamız gerek” dediysek te tasarruf tedbirlerinin sadece bizim ihtiyaçlarımızı kapsayacağını anlayınca “tamam bunları aldıktan sonra eve kapanalım” çağrısında bulunduk.
Biz hesabı üç kişi üzerinden yapmaya başlamış tık ki birden eşimizin çalan telefonundan kayınvalidemizin “Valla ben sizi çok özledim, zaten hepiniz evdesiniz, bizimle ilgili altın günü, lahmacun günü, Kuşbaşılı pide günü başta olmak üzere tamamı iptal edildi, gelin beni de alın bende sizin evde kalacağım” sözlerini duyunca ihtiyaç listesini yeniden güncelleme ihtiyacı ortaya çıktı.
Nihayetinde kayınvalide ile birlikte dört kişi olup , ihtiyaç listesini de bir marketten tamamlar tamamlamaz eve giriş yaptık, Sabah kahvaltısını hep beraber keyifli bir şekilde yaptıktan ve kendi kendimize “Bu koronavirsüs salgını berbat bir şey ancak ailenin 7/24 bir arada olmasını sağladığı içinde ortaya kriz/fırsat durumu çıktı, bizde hiç değilse bu vesile ile uzun zamandır bir araya gelemediğimiz aile fertleri ile daha faza birlikte olmanın keyfini çıkartalım” diye düşündük.
Biz böyle düşünmesine düşündük ancak hemen kahvaltı sonrasında televizyonun karşısındaki koltuğa konuşlanıp “bakalım haberlerde neler var” sorusuna cevap bulmaya çalışırken epey çaba sarf etmemize rağmen televizyon kumandasını bulamayınca Evde kalma süresinin bizim için hiçte kolay olmayacağını da acı bir şekilde anlamış olduk.
Bizim dışımızdaki herkes “Şu saatte benim dizim var, bu saatte ben yemek programı izleyeceğim, ben geçtiğimiz gün evden kaçan ve geri dönmek istemeyen Rukiye’nin akıbetini öğreneceğim” şeklinde önce sözlü arkasından da yazılı taleplerini sıralayınca televizyonun bize hiçbir hayrının olmayacağının farkına vardık.
Normal zamanlarda evde tuvalet ve banyo sırası gibi bir sorun yaşadığımızı hiç hatırlamıyoruz ancak bu" Evde Kal" sürecinin başlaması ile birlikte banyo ve tuvalet beklemenin ne kadar zor bir iş olduğunu da anladık ancak yapılacak hiçbir şey yok.
Çok uzun zamandır aynı odada bir saatten bile fazla kalamamış aile bireylerinin birden bire 7/24 bir arada bulunmak zorunda olmaları başta “Kuşak çatışması” olmak üzere pek çok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor, kahvaltılarda birden bire “Benim çavdar ekmeğim nerede” sorusu ile başlayan ve asla bitmeyen tartışmalar, “Çorbanın içine sumak atmazsak tadı çıkmaz” diye yemeğe kaşık vurmayanlar, “İnsan meyve olarak portakal ile elmamı alır, dünyada daha bir sürü meyve var” diye sızlananları dinlerken kendi kendimize “Yahu ben basıl bir işe düştük.?” diye hayıflanmaya başladık.
Bu kadar hangamenin içerisinde ilk birkaç günü geçirdikten ve mecburen belli başlı uzlaşmalara gitme durumu hasıl olduğundan üçüncü gün hane halkını olağanüstü toplantıya çağırıp “Arkadaşlar bu şekilde süreci yürütemeyiz, hepimizin öncelikleri var, en iyisi uzlaşmaya gitmek, hepimiz olmazsa olmazlarımızdan belli tavizler verirsek, bu zor durumdan daha kolay kurtulabiliriz, Neticede belli bir zaman daha bir arada yaşayacağız, lütfen kendi taleplerinizde ısrar etmeyin, böylelikle hepimiz rahat edelim” dediğimizde Kayınvalide “Benim Kanal 7’de Hint dizim var her ihtiyacımdan taviz veririm ama Hint dizisinden asla” söylemine ailenin diğer fertleri de “şu olmazsa olmaz, bu olmazsa olmazlarımdan asla taviz vermeyeceğim” dediklerinde “Ne haliniz varsa görün Alem buysa ben yokum” diyerek görüşmelerden çekildiğimizi ilan ettik.
Şu sıralar evde adı konulmayan sessiz bir çatışma ortamı var, Televizyon kumandasının nerede olduğunu bilen yok, Evdeki herkesin dünyaya açılan penceresi telefonlar aynı marka olunca bu kez de “Telefon şarz cihazı” krizi ortaya çıktı.
Evlerin içerisinde bu adı konulmamış mücadelenin daha ne kadar devam edeceği ve mücadeleden kimin galip geleceği henüz belli değil, bir anda durduk yerde alevlenen ancak anında düzelen çatışmalar bir tarafa işin doğrusu bize Koronavirüs salgını sayesinde ev halkının nerede ise unutmaya çalıştığımız huylarını yeniden öğrenmeye dolayısı ile de yıllar sonra “birlikte yaşamanın ne kadar önemli olduğunu” her geçen dakika kabul etmeye başlıyoruz.
Birkaç gün sonra tüm evdekilerin birbirlerinin huyunu suyunu daha iyi öğreneceklerini , öğrendikten sonrada birbirlerini oldukları gibi kabul edebileceklerini düşünüyoruz zira başka çare yok.
Önümüzdeki günlerde çözmemiz ve kurtulmamız gereken tek konu galiba Kayınvalidemizin Kanal 7’deki Hint dizisi.
“Evde Kal” sürecinde şimdi bu konuya yoğunlaşmış durumdayız, umarız başarılı oluruz.