Yazı dizimin bu son kısmında özellikle son beş yıldır ülkemizde de göz önünde bulundurulan Çıldır Gölü ile ilgili izlenimlerimi sizlere aktarma ihtiyacı duydum. Bu anlatımın asıl temasını Çıldır Gölü’ndeki turizm faaliyetleri ve turizme katkı sunan tesisler oluşturacaktır. Bu nedenle de Çıldır Gölü’ne dair ana verileri wikipedia vb. resmi kaynaklardan almakta yarar vardır diye düşünüyorum, Araştırmalarımdan edindiğim bilgileri aşağıda paylaşıyorum. Sonrasında da asıl konuya değineceğim.
Aslında öncesinde tamamen Ardahan ili sınırları içerisinde bulunan bir göldü. Çevresinde bulunan sekiz köyün, 23 Kasım 1997 tarih ve 23179 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan İçişleri Bakanlığı'nın 21.11.1997 tarih ve 97/48293 sayılı sınır tespit kararı ile Ardahan ili Çıldır ilçesinden ayrılarak Kars'ın Arpaçay ilçesine bağlanmasıyla Kars iliyle ortak sınır oluşturmuştur. Zaten Çıldır Gölü adını da Ardahan’ın Çıldır ilçesinden almaktadır.
Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan göl, 123 km2 alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metredir. Çıldır Gölü, bir lâv akıntısı ile bir moloz mahrutu tarafından müştereken meydana getirilmiş bir doğal set gölüdür.
Birçok dere ve pınarlarla beslenmekte olan gölün tek çıktısı kuzey batısında yer alan Ermenistan sınırında bulunan Arpaçay kolu olan Telek Çayı'dır. En büyük olanı Akçakale harabelerinin yanında yer alan adadır. Göl etrafında çok az bitki örtüsü gelişmiştir ancak gölü çevreleyen otlaklarda yoğun hayvancılık yapılmaktadır.
Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır. Gölde yakalanan en önemli balık türü Sazandır. Ancak kurak geçen mevsimlerde, göl seviyesi hızla çekilmekte ve bu nedenle sazan gibi türlerin üremesi için gerekli sazlıklar daralmaktadır. Bununla beraber, birçok balıkçının yasaklara uymayarak kontrolsüz avlanmaları balık stoklarını olumsuz etkilemektedir.
Gölün sadece kuzey batısında yapay dolgularla ayrılmış bataklık ve sulak çayırlar bulunur. Genelde göl çevresi mera vasıflı olup, sert bölge iklimi tarıma olanak vermez. DSI tarafından gölü beslemek amacı ile yapılan derivasyon tünellerinin hem diğer havzalardaki kirlilik yükünü göle taşıması, hem de hayvancılık açısından çok önemli çayırların kurumasına neden olması mümkündür.
Ayrıca inşaatı henüz tamamlanmamış olan Kuzey derivasyonunun Çıldır'ın çok önemli çayırlığı olan Karaçay ovasının ot verimini ciddi boyutta etkilemesi söz konusudur.
Göl ve çevresindeki tarım alanlarında kullanılan tarımsal kimyasalların (özellikle de yüksek oranda azot içeren gübrenin) bilinçsizce ve yörenin ekolojik ve iklimsel koşulları göz ardı edilerek kullanılmasının göl üzerindeki kötü etkileri belirtilmektedir.
Kontrolsüz ve aşırı avlanma, erozyon ve yüksek besin girdisi Çıldır Gölü için tehdit oluşturmaktadır. Gölde aşırı bir kirlilik gözlenmemesine rağmen yine de artan bir evsel kirlilik göze çarpmaktadır. Adalardaki insan baskısının artması bu alanları kuluçka için kullanan türleri olumsuz etkilemektedir. Yapımı planlanan otel ise yeniden gözden geçirilmelidir. Son yıllarda artan turizmle birlikte insan baskısı artmış ve turistik tesisler inşa edilmeye başlanmıştır.
Bu kadar resmi bilgi ve verinin yeterli olacağını düşünüyorum. Şimdi gelelim sadede.
-O Çıldır Gölü ki keşfedilmiş veya keşfedilmemiş yüzlerce ya da binlerce canlıya ev sahipliği yapmaktadır.
-Çevresinde bulunan topraklara can suyu olmaktadır.
-Akar gider çarkları çevirir enerjiye dönüşür, elektrik olur aydınlanmamızı sağlar.
-Kara hayvanlarının serinlenmesini ve temizlenmesini sağlar.
-İnsanların birçok eşyalarını ve malzemelerini temizlemek için suyundan yararlanırlar.
-İnsanların yaz aylarında bölgede bulundukları zamanlarda denizi aratmayacak şekilde serinlemelerine ve yüzmelerine olanak sağlar.
-Üzerinde balıkçı teknelerini, kayıkları bulundurarak insanlara ekmek kapısı olur.
-Ürettiği deniz canlılarıyla ülkemize ekonomik girdi sağlar.
-İnsanların görmek, eğlenmek ve dinlenmek amacıyla barınak yeri olur.
-Özellikle yaz aylarında içerisinde bulunan adada festivaller yapılarak binlerce insanın buluşmasına olanak sağlar.
-Kış festivallerinde yine aynı şekilde Eskimoları aratmayacak yöntemle avcılık yapılarak besin olur.
-Çevresine verdiği nemle ve sulama kanallarıyla hayat olur.
Bir de şu yönünü anlatmak gerekiyor. Özellikle son yıllarda bölgeye yapılan turlar ve gezilerle revaçta olmuş bir merkezdir Çıldır Gölü. Hatta kış turizmi için özel sefer yapan Doğu Ekspresi bölgenin canlanmasına katkı sağlamıştır. Gerçi bu turizm faaliyeti henüz Ardahan iline ve Çıldır ilçesine fazla katkı da sağlamamaktadır diyebiliriz.
Yakın zamana kadar bölgede çok fazla dinlenme ve konaklama yerleri bulunmamaktaydı. Ancak yakın zamanımızda Çıldır ilçesi sınırlarında ve Çıldır Gölü kıyısında tesisler faaliyete başlamıştır. Bunlardan sadece yemek ve dinlenme tesisi olarak Atalay’ın Yeri ve Günay Restoranı, Konaklama, yemek ve dinlenme olarak da Kuzey Yıldızı Oteli, Çıldır Gölü Taş Konağı Oteli, Yılmazoğlu Oteli ve Çıldır merkezde bulunan Vurallara ait apartları sayabiliriz.
Yazın Ege ve Akdeniz sahillerini, kışın ise buzla kaplı göl üzerinde turlar yapacağınız atlı kızaklarla İsviçre kışlarını aratmayacak tatillerinizi yapmanıza olanak sağlayacak bir yerdir Çıldır Gölü.
Benim bu göle özgü edindiğim ve gözlemlediğim bilgiler bunlardır. E hadin o zaman ne duruyorsunuz, toplayın bavullarınızı doğru Çıldır’a… Tabi ki yoğun bir kalabalık kitle oluşmamasından dolayı Korona korkusu da olmadan.