MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında  “Şayet terörist başının tecriti kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin, Türkiye ve Türk milleti için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını söyleyen Bahçeli, “Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın Ne Kandil, ne Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız.” şeklindeki açıklaması ile ilgili “ne yazabiliriz” diye düşünürken aklımıza “ağacı kendi kurduna yedirmek” başlığından başka kullanacak hiçbir ifade gelmedi.

Hatırlatmakta fayda var PKK terör örgütü ilk kalkışmayı 1983 yılında Siirt’in Eruh ilçesinde yapmış ve PKK ile mücadele o gün bugündür hiç durmadan devam etmişti.

PKK terör örgütü ile örgütün yurt içi ve yurt dışındaki işbirlikçileri ile mücadele amansız bir şekilde devam ederken Öcalan 02 Şubat 1999 tarihinde, Yunan Ulusal İstihbarat Teşkilatı mensupları ile Kenya, Nairobi'de bulunan Yunan Konsolosluğu'na özel bir uçakla getirildi.

15 Şubat 1999'da, üst düzey Yunan yetkililerin baskısı sonucu konsolosluktan çıkartıldı ve götürüldüğü Nairobi Havalimanı'na operasyon düzenleyen Türk güvenlik güçlerince yakalanıp, Türkiye'ye getirildi.

Türkiye, Öcalan'ın yakalandığını 16 Şubat 1999'da Başbakan Bülent Ecevit’in yaptığı, “Abdullah Öcalan Türkiye’dedir” açıklamasıyla öğrendi.

Öcalan 30 bin kişinin ölümünden sorumlu olmakla suçlandı. 28 Nisan 1999'da, Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre vatana ihanet suçu gereğince hakkında idam cezası istendi.

"Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçuyla 29 Haziran 1999'da idama mahkûm edildi. Avrupa Birliği'ne uyum yasaları gereğince cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Öcalan o günden bu yana İmralı Cezaevi'nde hapis yatmaktadır.

Türkiye uzunca bir süredir içeride ve dışarıda olağanüstü sorunlar ile boğuşuyor, Sınırlarımızın hemen bitişiğinde meydana gelen olaylar neticesinde sınırların değiştiği bir coğrafyada işin doğrusu var olma yok olma mücadelesi veriyor.

Türk Milliyetçileri Türkiye’nin bölünmesine karşı olağanüstü bir direnç gösteriyor, Hem TBMM’de hem de yurt genelinde uygulamaya konulmaya çalışılan “Çözüm süreci” saçmalığına karşıda tavır göstermekten geri durmuyor.

Geçtiğimiz haftalarda MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’de DEM partili milletvekilleri ile tokalaşmasından sonra başlayan süreç yine Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı yazımızın başındaki konuşması ile bambaşka bir noktaya doğru evrilmeye başladı.

Bundan sonra ne olacak?

Türkiye nasıl bir savrulma yaşayacak?

İle başlayan ve daha yüzlerce soru ile devam edecek süreç ile ilgili günlerce yazılıp, çizilecek, konuşulacak.

Ancak söz konusu sürecin baş döndürücü bir hızla gelişeceğinden hiç kimsenin en ufak bir şüphesi yok.

Bizim de bu konuda söyleyeceğimiz iki önemli nokta var.

1.Golü beklemediğimiz yerden yedik.

2.Belli oldu ki ağacı kendi kurduna yedirecekler.

Allah bu milletin yardımcısı olsun.