Dünya da “Polluter pays principle” diye yaygın olarak bilinen ve uygulama bulan “kirleten öder prensibi” ülkemiz de çevre kanununun en temel argümanı olarak önümüze çıkmaktadır. Bu prensip bize işletmelerin mesuliyetten kaçamayacakları, faaliyetleri sonucu ortaya çıkan çevresel etkiler son buluncaya kadar yaptıkları işlerden mesul olduklarını ifade eden bir prensiptir. Çevre mevzuatını çalıştıran ve uygulanabilir kılan anahtar ifadelerden belki de en önemlisidir. Ancak bugünün Türkiye’sinde geldiğimiz noktada sadece bu prensip etrafında kümelenmiş ceza mevzuatı hükümlerine sarılarak çevreyi korumak ve geliştirmenin mümkün olmadığı görülmüştür.

2020’lerin Türkiye’sinde başka yeni prensiplere de önem vermenin artık ihtiyaç değil zorunluluk olduğu ortaya çıkmıştır. Mesela “Sürekli İyileştirme”, “Yalın Doğa”,  “Atıksız Yaşam”, “Sürdürülebilirlik”, “Gerekmedikçe aydınlatma”, “Sessizlik Huzurdur”, “Toprak olmazsa, İnsan olmaz” vb. prensip, politika ve uygulamalar da en az kirleten öder prensibi kadar kıymetli prensiplerdir.

Kirleten Öder.” prensibinin çevre siyaseti bayrağını taşımasının temel nedeni adından da anlaşılacağı üzere bir ödeme içermesi olabilir. Ödeme biliyorsunuz bir müessesin en hassas yeridir. Özenle bakılır, üzerine ayrı bir ihtimam gösterilir. Konu şirketler olunca durum böyle ama konu çevreyi korumak ve geliştirmek olduğunda umarız durum farklıdır.

Seksen milyondan fazla nüfusa sahip bir ülkede çevreyi korumak ve politikalarını geliştirmek için iyi ve sağlam bir çevre bütçesi gerektiğini tartışmaya gerek yoktur. Bu bütçe için kirletenler de ödedi, ama yetmedi derken. İşte tam da bu sırada bütçeye sağlam katkı sağlayacak uygulamaların en yenisi karşımıza çıktı. GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı).

Yıl başında yürürlüğe giren ancak Pandemi nedeniyle ötelenen GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) beyanları için bu yıla özel altışar aylık, sonraki yıllarda üçer aylık periyotlarda yapılacak beyan ve ödemelerin ilki için (2020/I. Dönem) GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) beyannamesinin 4 Ağustos gününe kadar verilmesi ve tahakkuk edecek katılım payının aynı sürede ödenmesi gerekecektir. Bu hatırlatmayı da yaptıktan sonra yeni çevre vergimizi biraz tanıyalım.

Geri Kazanım Katılım Payı olarak karşımıza çıkan bu yeni çevre vergisini tam olarak anlamak istiyorsak biraz geri sarmamız ve uzun süredir yürürlükte olan “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ni kısaca incelememiz faydalı olacaktır.

“Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” hükümleri gereğince firmalarımız iç piyasaya sürdükleri veya ithal ettikleri ürün ambalajlarının geri kazanım hedeflerini tutturmak için ambalaj türlerine göre yönetmelikte belirlenen geri dönüşüm hedefleri doğrultusunda;  

2020 - Malzeme bazlı geri dönüşüm oranı (%) (yeniden kullanıma hazırlama dahil)

Cam

Plastik

Metal

Kâğıt/Karton

Ahşap

% 60

% 55

% 55

%60

%15

Firmalarımız beyan edilen miktarların ÇEVKO, PAGÇEV, TÜKÇEV ve AGED üzerinden geri kazanım belgelendirmelerini yaparak, çok cüzi miktarlardaki ödemelerle yasal yükümlülüklerini karışılabiliyorlardı. Burada ödenen meblağlar firma potansiyellerinin çok çok altında kalmasına rağmen işletme sahipleri bunları bile ödemekte çok isteksiz davranıyorlardı. Burada firmaların düşük belgelendirme ücretleri ödemelerinde, piyasaya sürdüklerini beyan ettikleri ambalaj miktarlarının doğruluğunun tartışmalı olması neden olarak söylenebilir. Türkiye’de birçok işletmenin ambalaj beyanlarını doğru vermemekte çok maharetli olduğu kısa bir tetkikle hemen anlaşılabilir. Burası mevcut sistemin kanayan bir yarasıydı. İşletme sahipleri için bu sistemde ödenen paraların geri dönüşüme katkı maksatlı kullanıldığı her zaman soru işareti olarak kalmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz süreç ağır aksak son 15 yıldır uygulaması devam eden sistemden bir kesit sunmuştur.

Ne zamana kadar 2020 yılı gelene kadar.

Bu yeni vergi uygulaması çevreyi kirletme potansiyeli olan ürünlerden ve ambalajlarından geri kazanımı desteklemek için katkı payı almak gibi teoride doğru bir yaklaşımı içermektedir. Pratikte ise çevreyi kirletenler sadece bu ürünleri üretip piyasaya sürenler veya ithal edenler mi? Yoksa bu ürünleri, kullanım ömrü bittikten sonra sorumsuzca doğaya atanlar, bu atıklarla ilgili yeterli doğru düzgün çalışan bir geri dönüşüm alt yapısı kuramayanlar mı?

Gibi soruları insanın aklına getiren GEKAP , adında vergi olmayan bir çevre vergisi olarak karşımıza çıkmıştır.

GEKAP beyannamesi plastik poşet, lastik, akümülatör, pil, madeni yağ, bitkisel yağ, elektrikli ve elektronik eşya, ilaç ve içecek üreticileri ile piyasaya sürülen ürün ambalajları için plastik, kağıt/karton, kompozit, cam, ahşap ve metalik türde ambalaj kullanan firmaların kayıtları dikkate alınarak gelir idaresi başkanlığına ebeyanname.gib.gov.tr üzerinden yapacakları veri girişleri ile tamamlanacaktır. Giriş yapılan ambalaj türlerine göre aşağıdaki tablodaki ücret tarifesi esas alınarak bir GEKAP ücreti çıkacaktır.

Plastik

Kağıt/Karton

Kompozit

Cam

Ahşap

Metalik

40 Krş /Kg

20 Krş /Kg

50 Krş /Kg

20 Krş /Kg

10 Krş/Adet

50 Krş /Kg

İşin çok teknik detaylarında sizi boğmak istemem ama bence geri kazanım belgelendirmelerinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığından çıkıp Hazine ve Maliye Bakanlığı kontrolüne geçmesi işin selameti açısından hayırlı olmuştur. Bundan sonra beyanların daha doğru ve ciddiyetle ilerleyeceğinden şüphem yoktur. Bu iş için geride kalan en önemli soru, her beyan döneminde toplanan paraların şeffaf bir biçimde açıklanarak çevre ve geri dönüşüm amaçlı projeler için harcanıp , harcanmayacağı konusu olacaktır. Bu arada Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ambalaj Bilgi Sistemi Uygulaması halen devam etmekte ve geçmiş yıllara ait belgelendirmelerinizi ÇEVKO, PAGÇEV, TÜKÇEV ve AGED üzerinden yaparak beyanlarınızı tamamlayabilme imkânı sunmaktadır.

İşletmelere ciddi maliyetler getiren GEKAP (Geri Kazanım Katılım Payı) konusu daha çok tartışılacağa benziyor. 2020 yılı birçok konuda olduğu gibi çevre açısından da vergilerin yılı oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığı bu konuda ciddi bir kaynak oluşturacağa benziyor. Temennimiz kaynakların amacına uygun kullanılmasıdır.