Çocuğum tablet bağımlısı mı?

Daha birkaç sene önce törenlerle okullarda dağıttığımız tabletin, sömestr tatili öncesi  cuma hutbesine  konu olacağını çok kimse tahmin edemezdi.

Cuma hutbelerinin konularına baktığımızda ise, genellikle toplumun büyük bir kesimini etki altında bırakan davranış, eğilim ve sosyal olaylarının öne çıktığını görürüz.

Öyleyse teknoloji bağımlılığının da artık milyonlarca insanı etkisi altına alan bir sosyal vaka olduğu devlet yetkililerince de kabul edilmiş durumda.

Birkaç yıldır ülkemizde Yeşilay'ın dikkat çekmeye çalıştığı teknoloji bağımlılığının vahameti, ne yazık ki geniş toplum kesimlerince henüz algılanmış değildir.

Aklı başında hiçbir eğitimci veya din adamı, insanlığa hizmet eden teknolojiye karşı çıkmaz. Ancak teknoloji türevlerinin  veya aygıtlarının yeni nesilleri olumsuz etkilemeye ve zihinleri dumura uğratmasına da göz yummaz.

Bu hafta sömestr tatiline başlayan milyonlarca çocuğu evde bekleyen en büyük tehlike, şüphesiz ki anne babalarının kendi elleriyle alıp teslim ettikleri tablet ve akıllı telefonlar olacaktır. Bu tehlikenin hali hazırda madde  bağımlılığından geri kalan hiç bir yanı yok. Gençliğe verdiği zararların bir  kısmı bilim insanlarınca dile getirilmekte ise de, halen bilinmeyen bir çok yönünün de olduğu bir gerçek.

Henüz konuşmaya başlamamış kucaktaki çocuklara dahi kullandırılan bu sinsi aletler, ne yazık ki yeni nesli ciddi derecede tehdit ediyor. Mama yedirme aracı olarak görülen tablet ve telefonun ebeveyn tarafından tercih edilmesi,  aslında bir annenin  kendi eliyle çocuğuna uyuşturucu tattırmasından farklı değildir.

Konuşmaya geç başlayan çocuklar, beslenmeyi bir ekrana bakma şartına bağlayanlar, herkesin etrafında kolaylıkla görebileceği basit hallerden birkaçı. Ancak zaman ve bağımlılık ilerledikçe, etkiler bunlarla sınırlı kalmıyor. 

Sınav gecesine kadar kitap yüzü açmama,  saatlerce odasından çıkmama, aile bireyleriyle iletişime geçmeme, arkadaş edinememe, fiziki duruş bozuklukları, genç yaşta başlayan boyun bel ağrıları, göz bozuklukları, sinirlilik, anlamsız aşırı tepkiler, her bağımlıda görünebilecek belirtilerdir. Kısacası bu belirtilerin birkaçına rastlanıyorsa artık kişi bir bağımlıdır da denebilir. 

O halde ne yapılabilir? 

Bir kere yasakçı yaklaşımla bu sorunla baş edilemeyeceği neredeyse kesin. Oyun için dakika vermek, tableti saklamak, kırmak, şiddet uygulamak sorunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Bununla baş etmek isteyen ailelerin yapabileceği en önemli şey, sınırsız teknoloji ziyafetlerini kısarken, çocuğu grup etkinliklerine, spora, kitap okumaya veya ailece yapılacak etkinliklere yönlendirmesidir. 

Şüphesiz ki bunları yapmak, hem zaman hem de para gerektirebilir. Ancak aileler bunu geçmişte bebeklerini kural dışı yöntemlerle susturduklarına saysınlar. Ayrıca bu durum  bir  hastalık olduğuna göre, her tedavi gibi bu tedavinin de  bir maliyetinin olması gayet doğal.

Öncelikle teşhisi doğru koyabilmek için uzman desteği alınması da şart. Her okunan veya duyulan belirtileri "eyvah bizimkinde de var" yanlışına düşmemek lazım. Okul çağındaki çocuklar için,okulların psikolojik danışman ve rehber öğretmenlerinden yararlanmak mümkün. Bu yaşın üzerindeki genç ve yetişkinlerin ise önce kendi durumlarını  teşhis etmesi, kabullenmesi ve yardım almaya karar vermesi  gerekir.

Maddi durumu profesyonel yardım almaya yetmeyen ailelerin ayrıca başvurabilecekleri YEDAM (Yeşilay Danışmanlık Merkezi)'lar var.

Bütün mesele evimizdeki sinsi aletlerin farkına varmak ve bunun için adım atmak. En azından çocuğuna bilgisayar, tablet ve "akıllı" telefon alarak iyilik yaptığını sanan anne babalardan olmamak.

Aksi halde çok zeki dahi olsalar, bu durumdaki çocukların gerek okul hayatlarında gerek ise de iş ve evlilik hayatlarında başarılı olmaları mümkün değildir. 

Tüm anne ve babalara geçmiş olsun.