Eğitim elbette bir milletin beka davasıdır. Eğitim elbette geleceği doğru okuma noktasında ülkemizin bilim, sanayi ve teknolojide beklentilerini karşılayacak planlamada mevcut insan hazinesini doğru kullanabilme becerisidir.
Eğitimden sağlığa, turizmden sanayiye ve hizmet sektöründen yönetici kadrolara kadar ve çocuklarını fıtratları, becerileri doğrultusunda yetiştirme tecrübesidir.
Evet, ülkemizde 203 üniversite ve akademi var diye övünüyoruz.
Evet, bu yüksek öğretim kurumlarımızda 243 Makine mühendisliği, 42 Kimya mühendisliği, 195 Endüstri mühendisliği, 275 Elektrik Elektronik mühendisliği, 202 Hukuk fakültesi, 200 Tarih, 219 Edebiyat, 114 Türkçe öğretmenliği, 171 FTR Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, 116 İlahiyat bölümümüz; 93 Eğitim Fakültemiz var diye övünüyoruz.
Peki ya, yukarıda sadece bir kısmını zikrettiğimiz üniversitelerimizin bölümlerinden mezun gençlerimize iş bulabiliyor muyuz?
Mesela ülkemizde 243 Makine Mühendisliği bölümünden her sene ellişer öğrenci mezun olduğunda 12150 makine mühendisimize her yıl iş verebilecek sanayi potansiyelimiz var mı?
Elbette ki HAYIR!
Diğer bölümleri varın siz düşünün.
Aslında düşünmeye gerek de yok.
Sonuçlar bugün acı acı yüzümüze çarpıyor.
Bugün işsizlik problemi en fazla üniversite mezunlarımızda. 2020 yılında yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranı % 12,6'ya ulaştı. 2005 yılından 2020 yılına dek % 18,8 arttı.
Bir yandan üniversite mezunlarımız için işsizlik, adeta bir umutsuz kadere dönüşmüşken, öte yandan küçük ve büyük ölçekli sanayicimizin nitelikli eleman sıkıntısı eğitimde korkunç hatalar yaptığımızın adeta ibretlik bir fotoğrafıdır.
Sanayici; kaynakçı, motorcu, frenci, kaportacı, makineci, marangoz… yani zanaat ehli eleman sıkıntısı yaşıyor.
Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu: Gençlerimiz işsizlikten, işletmelerimiz ise niteliksizlikten dert yanmaktadır.
Meslek liselerinin son çeyrekte rağbet görmemesi birçok sektörü etkilemiştir. İşsizliğin ana gerekçeleri arasında olan mesleksizlik, meslek liselerinin göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır.” Diyor.
BALKAN TÜRKSİAD Başkanı Berat Tunakan:” Ülkemizde işsizlik oranlarının yüksekliği konuşulurken, iş dünyasının kalifiye eleman sıkıntısı çekmesi ilginç bir durum oluşturuyor. Bu konuyu farklı açılardan ele alabiliriz; mesleki okulların ve üniversitelerin iş dünyasının isteklerini karşılayamaması, gençlerin reel sektöre uygun olmayan talepleri ve hızlı üretim çağında usta-çırak ilişkisinin artık azalması.” diye feryat ediyor
GESİAD YK Başkanı Kerim Demiral: “Bursa, Türkiye ekonomisine her anlamda en fazla katkıyı veren şehirlerin başında geliyor. Bu açıdan Türkiye’nin üretim başkenti diyebiliriz. Dolayısıyla çok ciddi bir işgücü ihtiyacı var. Özellikle sanayide ‘Ara eleman’ sorunu uzun süredir gündemdeki yerini koruyor. “ diye endişe ediyor.
İŞKUR Çorlu Hizmet Merkezi Müdürü Aslıhan Moğulkoç "Önemle belirtmek gerekirse; 2019 yılı istihdam seferberliği faaliyetleri ile doğrudan bağlantılı olmasa da uzun vadede tüm sektörlerin ihtiyacını ve genel anlamda nitelikli işsizliği veya niteliksiz işsiz yığınlarını azaltmak için tedbir ve hazırlık faaliyetleri de yürütmek gerekmektedir.” diye uyarıyor.
Çorlu TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Bayındır, "Meslek lisesi memleket meselesi projesi, geçmişten bugüne konunun hassasiyetini de ortaya koymaktadır. Sanayiciler olarak hangi sektör olursa olsun ara eleman ihtiyacımızın yetersizliğini, meslek liselerimizin nitelikli ve yeterli sayıda eleman yetiştiremediğini ve bununla ilgili önerilerimizi de her platformda iletiyoruz.” diye serzenişte bulunuyor.
Gelgelelim, memleket meselesi olarak gördüğümüz Meslek Liselerimizin sayısı 2013-2014’te 5931 iken, 2019 yılında 4226’ya geriledi. Yani 5 yılda meslek lisesi sayısı tam 1705 düştü.
Bu dönemde meslek lisesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı ise 30’dan 22’ye geriledi.
Zira Meslek Liselerimizdeki öğrenci sayısındaki kayıp 2018-2019 yılında 174 bin 199 öğrenciye ulaştı.
Şimdi başta Milli Eğitim Bakanlığımız olmak üzere herkes, başını iki elinin arasına alıp saatlerce, günlerce düşünmelidir.
Herkes meselenin; herkesi üniversite mezunu yapmak olmadığını, ülkemizin ilerlemesi, üretim noktasında dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmesi ve gelecek vizyonu içerisinde tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim stratejisi yürütmek olduğunu artık anlamalıdır.
Bunun aksini düşünmek bile istemiyorum.
Yarın berberin, motorcunun, kaportacının, kaynakçının, marangozun, elektrikçinin, makinecinin, tesisatçının vs, vs… olmadığı bu ülkeyi düşünmek istemiyorum. Zira bu işin şakası yok.
Bu sebeple derhal sanayicinin feryadına, ülkemizin gerçeklerine kulak verilmelidir.
Popülist yaklaşımlar yerine, illerimizi, ilçelerimizi yüksekokullarla teselli etmek yerine, yüksekokulları bacasız sanayi gibi düşünmek yerine, henüz geç kalınmamışlığın şans ve moraliyle işinin ehli zanaatçi yetiştirilmelidir.
Devletimiz artık bu noktada kesin ve kararlı adımlar atmalı; ürettikçe büyüyen bir memleket gerçeğiyle yüzleşmelidir.