Her ne kadar şimdilerde bir anlam ifade etmese de “sözüm senettir” ifadesi çok uzun yıllar bizim için adeta bir yol haritası oldu, Büyük kalabalıklar içerisinde çok az sayıda insan parmakla gösterilip “Sözüne güvenilir kişi” olarak kabullenildi.

Söz vermek” yada “Sözünde durmak” ifadesinin en fazla önem kazandığı iki alandan birisi siyaset diğeri de ticarettir, bu iki alanda var olmak isteyen kim varsa “sözüne sadık” olarak hayatlarına devam etmek zorundaydı.

Ticari alanda dünya ile birlikte bizim ülkemizde de meydana gelen gelişmeler ticarette uzun süredir var olan “Sözüm senettir” ifadesini ortadan kaldırdı, İlk önce söz üzerine yapılan alışverişler zaman içerisinde senet ile bir süre sonra “Çek” ile şimdilerde de kredi kartı ama daha çok “ödemeyi İBAN’a gönder”  söylemi ile önemini yitirdi.

Söz ile yol yürümek ticari alanı mecburen terk edince insanoğlu “Sözü dinlenen insanları” sadece ve sadece siyasi alanda görmeye başlamıştı, dikkat edilirse özellikle 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası tekrar demokrasiye dönüşte seçmen sürekli sözüne güvenilir siyasetçi aramaya başladı.

Seçmenin siyaseten beklentisi seçim öncesi iktidara gelmek adına iktidar olunduğunda verilen taahhütlerin yerine getirilmesidir, Kabul etmek lazım ki belli zamanlarda sözü senet olarak kabul edilen siyasetçileri de bu millet gördü.

Ancak başta ticari hayatta olmak üzere pek çok noktada bizi şaşırtan “sözünde durmama” hastalığı özellikle son dönemlerde tavan yapınca  ister ticarette olsun ister siyasette olsun hiç kimse karşısındakinin verdiği söze artık inanmıyor.

Bu durum şimdilerde “Sözün gücü kalmayınca” ifadesi ile hayat buluyor, çok değil daha 14 mayıs 2023 tarihinde yapılan seçim öncesi iktidara gelmek adına seçmene vaat edilenleri bir kenara koyun seçimden sonra yapılanlara bakın sözün gücünün nasıl erozyona uğradığı çok net bir şekilde görülecektir.

Verilipte tutulmayan sözler artık siyasete ve siyasetçiye olan güveni de ortadan kaldırmış durumda, Siyasetçi olağan üstü anlarda toplumun gazını almak, birazda siyaseten kendisine ve partisine prim sağlamak adına herkesi galeyana getirecek bir söylemde bulunuyor bulunduktan sonra da hiç gereği yokken bir süre veriyor.

Vatandaş ta o andan itibaren “Siyasetçi bu sözü söyledi bu taahhütte bulundu ise bir bildiği vardır bize düşen siyasetçinin verdiği süreyi beklemektir bakalım söz konusu saat dolduktan sonra siyasetçi nasıl bir yaptırım uygulayacak.?” diye beklemeye başlıyor.

Süre bitiyor, Siyasetçiden ses yok, zaten Türkiye’de gündem artık saat başı değiştiğinden bir saat önce hepimiz için çok önemli olan bir gündem maddesinin bir saat sonra hiçbir önemi kalmaması da bir noktada siyasetçinin ekmeğine yağ sürüyor.

Hayatımızın her noktasında karşı karşıya kaldığımız bu “değerlerin aşınması” bu gidişle önümüzdeki dönemlerde daha fazla tavan yapacak, sonrada hiç kimse en yakınındakine bir daha asla ama asla güvenmeyecek.

Zira artık sözün gücü kalmadı.