Özellikle 12 Eylül 1980 ihtilali sonrası kaç tane genel seçim, ne kadar referandum, kaç tane yerel seçim yaşadığımızı inanın bizde unuttuk.

Yapılacak olan her seçim öncesi iktidara gelme umudu taşıyan partinin yöneticileri “Bu Türkiye için son seçim olabilir, Ülkemizin çok büyük felaketler ile karşı karşıya kalmaması için seçmenin oy verirken kılı kırk yarması ve ülkenin bölünmez bütünlüğü için oy vermesi lazım” şeklinde söylem geliştirirler.

Geçmişi araştırmayı sevenler biraz da siyasete meraklı olanlar hafızalarını biraz zorladıkları takdirde aslında her seçim öncesi kullanılan propagandaların nerede ise birbiri ile aynı olacağının farkına çok net bir şekilde varacaklardır.

Bizde siyaset belki de sınırları içerisinde yaşadığımız coğrafyadan olsa gerek daha çok din ve milliyetçilik üzerinden yapılır ve işin garip tarafı her seçimde de bu iki argüman üzerinden seçim kazanılır.

Seçmen son iki seçimdir seçim öncesi siyasetçinin sadece din ve Milliyetçilik üzerinden yaptığı hamaset dolu nutukları dinler ve oy tercihini de bu söylemlere göre yapardı.

Son birkaç seçimdir seçmen daha çok “Siyasetçi benim daha rahat bir hayat yaşamam için neler vaat ediyor?” sorusu üzerinden sandığa gidip oy tercihinde bulunuyor.

Bizimde sınırları içerisinde yaşadığımız bu coğrafya da bilindiği gibi her zaman ve birinci öncelik güvenlik.

28 milyon kilometre karelik bir alandan 780 bin 576 kilometreye gerilemenin verdiği üzüntü ve “Bizi bu topraklardan da sürmeye çalışacaklar” şeklindeki endişe ister istemez güvenlikçi politikaların ve o politikalara bağlı söylemlerin daha çok kullanılmasına vesile oluyor.

Ancak burada temel mesele güvenlikçi politikalar uygulanırken demokrasiyi de elden bırakmamak ihmal etmemektir.

14 Nisan 2023 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimi kabul etmek gerekir ki daha çok güvenlikçi politikalar ve o politikalara bağlı olarak Milliyetçilik ekseninde oluşan söylemler ile geçti gitti.

Acaba Cumhur ittifakına mensup siyasi partiler bugün hayata geçirmeye çalıştıkları “Terörsüz Türkiye” projesini seçim öncesi seçmene anlatsalardı iktidar olabilirlermiydi?” sorusunun cevabı kesinlikle “Hayır” olacaktır.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde genel iktidarda Cumhur ittifakı yerel iktidarda ise büyük oranda CHP var.

Erken yada zamanında yapılacak bir milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl bir sonuç çıkacağı hepimiz için çok büyük bir merak konusu.

-Türkiye’de herkesi yakıp kül eden olağanüstü bir hayat pahalılığı var.

-Faizler bir türlü düşürülemiyor.

-Enflasyon indirilemiyor.

-Döviz almış başını gitmiş nerede ne şekilde duracağı belli değil.

-Çalışan kesimde geçinemiyor.

-Emeklinin hali ise gerçekten perişan.

Siyaset insana daha fazla hizmet etmenin aracı.

Ancak gelinen noktada bizim ülkemizde siyaset hepimizi mutsuz ediyor.

Böyle bir süreçte iktidar dikkatleri iç politikadan çok dış politikaya çekmenin mücadelesini veriyor.

Dış politikada başarı kazanıp bunu iç politikada kazanç elde etmek için çaba gösteriyor.

Bu durumun daha ne kadar sürdürülebilir olacağı henüz belli değil.

Ancak görünen tablonun da iç açıcı olmadığı aşikar.

Muhtemelen iktidar mensupları da artık bir erken genel seçimin kaçınılmaz olduğunu hissediyor, biliyor.

Ancak iktidar açsından şu sıra seçim yapmak pek uygun değil.

Siyasetin bizi getirdiği alan şu sıralar tam olarak problemli bir alan.

Galiba tek yol genel bir seçim.

Erken olması da seçmenin faydasına.

Böylelikle iktidar uyguladığı politikanın ne kadar başarılı olduğunu test ederken

Muhalefette kendi siyasetinin ne kadar tavan yaptığını öğrenmiş olacak.

Karar siyaset makamının.