"Ben gidince, üzülmek yok, tamam mı?" dedi,  kapının önünde ayakkabılarını giyen babası.
Küçük sarı saçlı kızını kucağına aldı ve "Gedik" dedikleri yere geldiler. Adamın çantası hemen arkasındaki eşinin elindeydi.

6 yaşındaki kızını araba yolunun kenarında yere koyunca, kız babasını bırakmadan bir kez daha sıkı sıkı sarıldı.


"Gitmek zorunda mısın?" diye sordu babasına.
"Ama gitmesem, çalışamam. O zaman ihtiyaçlarımızı nasıl alırız?" diye cevap verdi babası.
"Bütün babalar çalışıyor mu ki?" dedi küçük sarıkız. 
"Sen bu sene okula başlayacaksın. Defterin, kitabın, elbisen alınmalı..."
Babası hangi gerekçeyi söylese küçük sarıkızın verecek cevabı vardı.
"Baba!" dedi küçük sarıkız. Sustu. Adam dizlerini çöktü ve iki eli ile kızının iki yanağından tuttu, alnından öptü.
"Özle ama üzülmek  yok," dedi babası.
"Özleyeceğim de üzüleceğim de," dedi kızgınlıkla kızı.
Köyün tek arabası gelmişti, gediğin başına. "Ben geldim, binmeyen kalmasın," der gibi havalı kornasına bastı. Adam, sarıkızı annesine verdi, çantasını aldı ve gurbet hayatına başladı.
Baba hızlıca gurbete doğru yola çıkmışken, anne ve kız evlerine dönmüşlerdi. Bir ev, önünde köpek, içinde kedi ve bahçede iş anne ve küçük sarıkızı bekliyordu. Babası ise İstanbul'da yüksek bir bina inşaatında sıva işine başlamıştı. 
Akşam yorgunluktan herkes bir köşede sevdiklerini düşünürken, sarıkız annesinin telefonunu alarak babasını görüntülü aradı.

O sırada gökyüzünde dolunaya bakarak kızını düşünen baba, hemen telefonu açtı. 
"Kızım!"
"Babam!"
Çok söyleyecek söz yoktu.

Bir süre sustuktan sonra babası gökyüzünde pırıl pırıl dolunayı kızına gösterdi.


"Güzel kızım kapının önüne çık ve gökyüzüne bak," dedi. Kız kapıya koşarken annesi arkasından sesleniyordu.
"Kızım nereye?"
Kız kapıyı açmıştı. Geceyi aydınlatan dolunay ışıl ışıl parlıyordu.


"Anne, bak! Babamla aynı aya bakıyoruz."
Kız mutluluktan uçuyordu. Artık her akşam gökyüzünde bir yıldız onların ortak noktası olmuştu.


Havalar soğumuş, aylar geçmişti. Hava kararırken telefon çaldı. 
Sarıkız;
"Anne, babam arıyor!" diye çığlık attı. Annesinden önce telefonu açtı.
"Baba, babacığım!"
"Kızım! Nasılsın?" dedi babası.
"Özledim seni baba." dedi Sarıkız. 
"Aya bakalım mı kızım?" dedi babası. "Haydi kapının önüne çık ve aynı aya bakalım."
Sarıkız koşarak kapıya gitti ve kapıyı açtı, bir çığlık attı.
"Baba! Babam geldi." diyerek boynuna atladı.